Kısa Kısa #3 – İf2014 – Neposlusni, Under The Skin ve Siddharth
Bu sene İf’in açılışını “İstanbul Hayali” isimli belgeselle yapmıştım. O kadar sevdim ki, ayrı bir yazı olarak ele aldım, hatta üzerine kitaplar alıp okumalar yapacağım. Başka çok seveceğim ve/ya hakkında uzun yazmak isteyeceğim filmler olursa yine ayrıca yazarım, fakat kısa bahsetmek istediklerimi Kısa Kısa serisinde bulabilirsiniz.
JR, Sokak Sanatı ve İnside Out: People’s Art Project / Tersyüz: İnsanların Sanat Projesi
Hep söylüyorum: Festivallerin belgesel bölümleri benim için en önemli olan bölüm. Çoğu zaman galalar, ödüller daha az umurumda oluyor zira her seferinde acayip insanlarla ve dünyalarla tanışıyorum. İşte onlardan biri:
Şehrin Planlamasına Tarihsel Bir Bakış: İstanbul Hayali
Türkiye’nin ilk şehir plancısı Aron Angel’in (1916-2010) onurlu yaşamı çerçevesinde, yaptığı planlar, çalışmalar ve İstanbul örneği ile Türkiye’de şehircilik anlatılıyor. erken Cumhuriyet döneminden günümüze kadar şehirlerimiz, özellikle İstanbul nasıl bir değişim geçirdi. Huzurlu bir kent yaratmaya nereden başlamalı?
Nebraska
Öncelikle hikaye, senaryo çok başarılı olmuş. Hiç dile getirilmese de Alzheimer olduğunu sandığımız Woody’nin bir piyango peşinden gidiş esnasındaki yolculuğunun eşiyle, çocuklarıyla, geçmişiyle, hayatının son anlarına bakışıyla yüzleşmesi halini alması gerçekten çok ince düşünülmüş detaylarla doluydu. Spoiler olmaması açısından başka detay yazmıyorum.
Philomena
Oscar ödüllü İngiliz oyuncu Judi Dench’i en son The Best Exotic Marigold Hotel’de izleyip, yine hayran kalmıştık. Philomena’da bu hayranlığım iki katına çıktı diyebilirim. Yine kendisinden beklenildiği üzere mükemmel bir performansa imza atan oyuncu, tüm filmi Steve Coogan ile birlikte sırtlamış.
Kısa Kısa #2 – Oscar’14 Adayları: Blue Jasmine, August:Osage Country ve Before Midnight
İlk Kısa Kısa yazısından sonra ikincisi ile karşınızdayım efenim. Malum Oscarları kimlerin kucaklayacağını öğrenmemize az kaldı. Hal böyle olunca günde 1-2 film izleme ortalamasıyla yaşamaya başladım. Üstüne bir de !F başlayacak. İşim çok dolayısıyla… O nedenle hakkında uzun uzun yazmayı düşünmediğim filmleri tek bir yazıda irdeleyeceğim.
Kısa Kısa #1 – Dot’tan Makas Oyunları 1, Altın Ejderha ve Yüksek
Dot Tiyatro’nun izlediğim son üç oyunu. Artık bildiğiniz üzere Karatavuk ile başlayan Dot maceram hız kesmeden devam ediyor. O oyundan bu yana hemen her oyunlarını izledim. Aşağıda bahsedeceğim üç oyunu da muhtelif zamanlarda izledim. İzledikten sonra yazılarımı yazmıştım fakat derleyip yayınlamak bugüne kısmetmiş.
Yılın En İyi Filmlerinden: Aşk / Her
Çok beğendiğim filmlerin yorumunu yazarken zorlanıyorum, zira ne kadar iyi olduğunu izlemeden anlamanız zor gibi geliyor.
Spike Jonze senenin en beğendiğim, en çarpıcı ve en melankolik filmlerinden birine imza atmış. Senaryo bence kusursuz. Derdini, anlatmak istediklerini öyle temiz ve nokta atışlarıyla anlatıyor ki, ne bir eksik, ne bir fazla.
Senenin Bağımsızlarından: Short Term 12
Bu senenin bağımsızları arasında çok konuşulan film, çocuk bakım evinde çalışan Grace’i merkez alarak hem merkezdeki çocukları ve sorunlarını, hem de kadının kendi sorunlarını ele alıyor. Giriş ve kapanış sekanslarına bayıldığım filmin yönetmeni ve senaristi kısa filmleriyle ünlü Destin Cretton.
Sınırsızlar Kulübü / Dallas Buyers Club
Filmografisi pek de kalabalık olmayan yönetmen Jean-Marc Vallee’nin son filmi Dallas Buyers club, AIDS olduğunu öğrenen bir adamın yaşam mücadelesini anlatıyor. Kalan 30 günlük ömrünü kendi yöntemleriyle 2191 güne çıkarıp, ilaç sektörü ve sağlık sistemini ilişkin derin eleştirilerde bulunuyor.
Scorsese’nin Son Filmi: The Wolf of Wall Street / Para Avcısı
Amerikan borsasında komisyoncu olan Jordan Belfort’un biyografisinden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Martin Scorsese var. Çalışkan yönetmen her filminde üzerine bir şeyler koyuyor ve her seferinde seyir keyfi daha da yükselen filmler yapıyor sanki.
12 Yıllık Esaret / 12 Years A Slave
Hunger ve Shame filmleri ile ne kadar iyi bir yönetmen olduğunu kanıtlayan Steve McQueen, yine çok başarılı bir yapımla karşımızda. Gerçek bir olayı anlatan kitaptan yola çıkarak çektiği film 12 Yıllık Esaret, özgür bir adamın köle olmasını ve geçirdiği 12 yılda yaşadıklarından kesitleri sunuyor. McQueen’in gerçekçi tarzı, uzun sayılabilecek film boyunca defalarca gözlerinizin dolmasına, boğazınızın düğümlenmesine neden oluyor.
Ortalama-Vasat Arası Bir Film: Kaptan Philips/ Captain Philips
Bu seneki Oscar’ın balonu da bu film sanırım. Olduğunun 10 katı abartılan filmi, aslında fragramanından bile neler olacağını az çok kestirerek izledim. Yine bir “God bless America” yapımı, yine ortalama oyunculuğuyla Tom Hanks, yine bilindik son. […]
Oscar’ın Bol Adaylısı: Düzenbaz / American Hustle
David O.Russell filmleriyle ilgili yorum yazarken zorlanıyorum. Çünkü neyi ne kadar beğendiğimi kafamda oturtamıyorum. Ama sırayla gidelim. […]
Günübirlik Brugge Gezisinin Beklenmedik Süprizleri
Allah sevdiği kulunun ayağına getirirmiş sevdiği şeyleri… Brugge’a giden herkes kanalları, harika korunmuş mimariyi anlatıyor. Benim bu sevimli yerden anılarım Picasso, Dali, Miro, Matisse, Rodin dolu… Şaka değil, gerçek! […]
Birer Günde Amsterdam – Rotterdam (Hollanda)
Belçika’dan gittiğimiz iki günlük Paris macerasından sonra, bu defa yine Belçika’dan iki günlüğüne Amsterdam ve Rotterdam’a yola çıktık. Brüksel’den Amsterdam’a hızlı tren ile gittik. Oldukça erken saatte Amsterdam Merkez İstasyonu’na (1) vardık. […]
İstanbul’u Görmeden Gezmek: Karanlıkta Diyalog
Etkinliği duyduğum andan itibaren gitmek ve bu deneyimi yaşamak istedim ama internet sitesinde yazan bir dolu açıklamaya, insanların paylaştığı deneyim hikayelerine rağmen o kapıdan girene kadar başıma tam olarak ne geleceğini kestiremedim. […]
13. İstanbul Bienali’nden Kalan Notlar
Aylar geçti, ben ancak yazabiliyorum. Bütün şehrin bienale dönüştüğü zamanlardan geçtik, geçiyoruz ve maalesef bu yazıyı bienalin hemen sonrası yazmaya fırsat bulamadım. Ama yazmasam da olmazdı. Sizlerin okuması için geç olmuş olsa bile, kendime Antrepo’dakini 3 kere gezdiğim bienalle ilgili notlarımı kaydetmeliyim. […]
Bol Ödül Hakeden Bir Deneyim Filmi: Yerçekimi / Gravity
Filmi sinemada 3D olarak izleyip etkilenmeyen birilerinin olabileceğini sanmıyorum. Konuya böyle bodoslama girdim ama son yılların en iyi açılış sekansını izledik. Net. Ve uzun yıllar geçse de unutulmayacak bir deneyim oldu. Uzayda, yer çekimsiz ortamı iliklerimize kadar hissedip gerim gerim gerildik.
Aralık 2013 / Bu Ay Neler Var?
Bu ay hem soğuklar yüzünden evlere kapanmaca, hem de biraz yılbaşı telaşıyla geçecek gibi. Yine de bir iki güzel etkinlik seçtim. Es geçmeyin derim.
Sanat dolu günler ve şimdiden iyi seneler,