Kısa Kısa #14 – 2014 Bilim Kurgular: Dawn of the Planet of the Apes, X-Men: Days of Future Past, Edge of Tomorrow ve Divergent
2014 filmlerine izlemeye bilim kurgularla başladım. Özellikle Maymunlar Cehennimi’ni izlemek büyük keyifti. Buyurun yorumlarıma:
Kısa Kısa #13 – 2014 Fantastik Filmler: Winter Tale, Maleficent, The Amazing Spiderman 2
Nasıl başarıyorum bilmiyorum ama fantastik ve bilim kurgu filmlerden pek hazetmememe rağmen, sene içinde öne çıkan hemen her yapımı izliyorum. Bir de utanmadan yorum yazıyorum. Buyurun:
Kısa Kısa #12 – 2014 Animasyonları: Justin and The Knights of Valour, How to Train Your Dragon 2, Muppets Most Wanted
2014’de beklediğimiz yapımlar sene sonuna sarkınca vaktimi bol bol animasyon, fantastik ve bilim kurgu izleyerek geçirdim. İşte o animasyonların devamı:
Kısa Kısa #11 – 2014 Animasyonları: The Lego Movie, Rio 2, MrPeabody and Sherman
Bu senenin filmlerini izlemeye animasyonlarla başladım. Bir hayli de izledim. Bir kısmı bu yazıda:
Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi
Asker bir babanın erkek vücudunda doğan kadın ruhlu çocuğu Umut. Ailesi ve toplum tarafından dışlanan, seks işçiliği dışında bir şey yapamayan, dövülmesi normal, öldürülmesi daha da normal olanlardan trans Umut’un hayatından ve çocukluğundan kesitleri izliyoruz…
Pek Yakında ile Cem Yılmaz
Cem Yılmaz’ın tıpkı Yılmaz Erdoğan’ın olduğu gibi bir tarzı oluşmaya başladı. G.O.R.A, A.R.O.G ve bir miktar da Yahşi Batı gibi güldürmeye çok odaklı filmleri dışında, Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz gibi hikayeyi ön plana çıkaran işleri artık Cem Yılmaz sinemasının alışıldık tarzı.
Pek Yakında, aynı diğer hikayeye odaklı filmlerinde olduğu gibi bazen güldüren, bazen hüzünlendiren ve sonunu merak ettiren sevimli bir hikaye filmi olmuş.
ArtInternational’da Beğendiklerim ve Keşfettiklerim
Uzun yıllardır gittiğim fuarlar arasında en çok eser beğendiğim fuar olarak aklıma kazıldı ArtInternational. Gerçekten her galeri çok özenli parçalar getirmişti ve fuarı gezen kitlenin tüm bu özene ilgisi büyüktü. Ben de her seferinde olduğu gibi beğendiklerimi, araştırmak istediklerimi, gördüğüm detayları fotoğrafladım ve not aldım. İşte fuarda en beğendiklerim:
FilmEkimi’nde Neler İzleyeceğim?
2014 Film Ekimi’nde izlemek istediğim ve önerdiğim filmler.
Kısa Kısa #10 – Kabare, Kapıların Dışında, Michalengelo, İsim Şehir Hayvan ve Alevli Günler
Bu oyunları izleyip yazılarını yazalı çok oldu ama paylaşmak bugüne kısmetmiş:
Vermeer Sanatçı Mıydı Yoksa Mucit Mi? : Tim’s Vermeer / Tim’in Vermeer’i
Şimdi ilk cümle olarak festivallerde keşfettiğim belgeselleri öveceğim ve siz bıkacaksınız ama, diğer filmleri bir şekilde(!) bulup izleme şansımız oluyor ama belgeselleri festivaller dışında izleyebilmek çok zor. O nedenle yakalamak ve izlemek için büyük çaba sarf ediyorum ve sonunda çok önemli şeyler öğrenmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Tim’s Vermeer’de bu filmlerden biri oldu.
Kısa Kısa #9 – Snowpiercer, Enemy ve The Grandmaster
Yine geçen seneden filmler var Kısa Kısa bölümünde: Snowpiercer, Enemy ve The Grandmaster
Televizyonda Ne İzlesek? #4
Artık dizilerin ve showların sezon anlayışları değişti. Kimse eylül-ekimi sezon başlangıcı olarak takmıyor, muhtelif zamanlarda, muhtelif sürelerde ellerindeki işe göre yayınlıyorlar. Kendi beğenilerimi yazdığım “Televizyonda Ne İzlesek?” yazılarımda, bu sefer bir sezonu değil tüm seneyi yazıyor olacağım dolayısıyla.
Kısa Kısa #8 – 2014’ün TV Filmleri: The Normal Heart, Sherlock: His Last Vow ve Flowers In The Attic
Senenin öne çıkan TV filmlerinden üçünü izleme fırsatı buldum. Altın Küre ve Emmylerde adından söz ettiren yapımların detaylarına bir bakalım;
Kısa Kısa #7 – 2014 Filmlerine Giriş – Jamesy Boy, Noah ve Leave The World Behind
2014’ün filmlerini izlemeye başlayalı bir hayli oldu. Şimdiye kadar izlediklerimi hızla aktarmaya çalışacağım, zira bundan sonrası çok daha yoğun geçecek. İşte başlıyor;
Kısa Kısa #6 – Oscar Animasyon Adayları’14 – The Wind Rises, Frozen, Croods, Despicable Me2 ve Ernest&Celestine
Yazmak enteresan bir duygu hali. Bazen durmadan sayfalarca yazasım geliyor, bazen cümle kurmakta zorlanıyorum. Bir süredir cümle kurmak zor geliyordu ve blogu kurduğumdan beri verdiğim en uzun araydı bu. Yazacak çok şey birikti. Şimdi kısa kısa onları aktarmak istiyorum. İlk olarak Oscar’ın animasyonları:
86.Oscar Töreni Adayları (Tam Liste), Yorumlar ve Kazananlar
Ve bir Oscar heyecanı daha başlar… Adaylar açıklanırken bu yazıyı yazmaya başladım ve her kategoride tüm filmleri izledikçe benim gönlümden geçenleri sıralayacağım. Sonra 2 Mart gecesi hep beraber uykusuz kalıp kazananları göreceğiz..
Kısa Kısa #5 – Oscar Adayları’14 – The Hobbit(2), Iron Man(3) ve The Lone Ranger
Artık bir çok adayı izledim ve yazdım sayılır. Bugün sırada görüntü ve görsel efekt dallarında aday olan bazı filmlerle ilgili yorumlarım var:
Müzik ve Dram: Inside Llewyn Davis / Sen Şarkılarını Söyle
Coen Biraderler filmlerinin yolunu gözlediğim yönetmenlerdenler. Henüz fragramanlar yayınlanmadan, bilgiler gelmeye başladığı andan itibaren heyecanlanıyorum, acaba bu sefer nasıl bir dünyaya götürecekler diye düşünüyorum.
Kısa Kısa #4 – Oscar’14 Adayları: All is Lost, The Great Gatsby, Star Trek ve Prisoners
Henüz adaylar açıklanmamışken tahminler üzerinden izlediğim bazı filmler vardı. İzledikten sonra önemli dallarda aday olamayacaklarını anlamıştım ve düşündüğüm gibi bazı yan dallarda aday oldular. Bu yazıda sıra onlarda:
Mutlaka İzleyin! Al Midan / The Square / Meydan
Fragramanı tekrar izledim ve kalakaldım. Yazmaya başlayamadım. Film bittiğinde de salonda böyle kalakalmıştım.
Bu belgeseli 28 Mayıs 2013’ten önce izlesem çok farklı düşünürdüm belki fakat Gezi Parkı’nda toplandığımız o ilk günden beri, nedensiz yere biber gazı yediğimiz, uykusuz geceler geçirdiğimiz, öldürüldüğümüz o günlerden beri aynı kişiler değiliz.