Geldik bir etkinlikten öbürüne koşturacağımız aylara. Bu sene maddi durumum yerlerde, o yüzden baya bir ince eleyip sık dokuyacağım malesef. Özellikle de sinema konusunda. Perdede izlemenin ve hatta festival seyircisiyle izlemenin keyfi bambaşka tabi ki ama alternatif ulaşma yöntemlerini bulabildiğimiz alan sinema olunca, film festivali bilet sayımdan feragat edeceğim üzülerek.
Film Ekimi listeleri açıklandı malumunuz. Her festivalde olduğu gibi önce tek tek filmleri inceledim. Kendimce kırmızı , sarı ve yeşil filmler seçiyorum her festival, seçimlerimi yaptım. Kırmızılar; mutlaka festivalde görmek istediklerim. Eğer sayıları 2-3 ten fazlaysa sabah gidip kuyruğa girilecek demektir. Değilse Biletix’e içimden “sevgi dolu” sözler söyleyerek komisyonumu verip internetten alıveririm. Sarılar; izlemeyi istediğim ama kırmızılar kadar tutkulu yaklaşmadığım filmler. Yeşiller ise yakında vizyona gelecekse festival listemden eleyebileceğim, iki kırmızı filmimin arasındaki bir seansta boşluk varsa doldurmak için izleyebileceğim filmler anlamına geliyor. Ve ne hikmetse her festivalde bu pek umutsuz yaklaştığım yeşil filmler arasından mükemmel bir keşif bulmuş, hayran kaldığım bir yapım izlemiş oluyorum.
Nasıl seçtiğimi anlattıktan sonra sıra geldi seçtiğim filmlere ve kısa notlarıma:
Kırmızı Liste:
- İngiliz ressam Turner’ın hayatının son 25 yılı ele alan film Mr.Turner / Bay Turner uzun süredir konuşulan filmlerden. Özellikle başrol oyuncusu Timothy Spall’ın Cannes ödülü ve Oscar’a aday olacağı söylentileri merakımı iyice arttırdı. Ayrıca sanatçıların hayatlarını konu alan filmlere özel bir ilgim var.
- Bu festivalin “izlemezsem çatlarım” kategorisindeki filmi Boyhood / Çocukluk. 12 yıl boyunca aynı oyuncuları izleyen ve onlarla birlikte gelişen film Berlin’den Richard Linklater’e En İyi Yönetmen ödülü ile döndü.
- Festivaller yüzünden ilk bulduğum fırsatta Rio’ya gideceğim. Hiç görmediğim şehre resmen filmlerle aşık oldum ve bu aşkımı pekiştirecek yeni film I Love You serisinin üçüncüsü Rio, I Love You / Seni Seviyorum Rio.
Sarı Liste:
- Ha geldi ha gelecek diye beklediğimiz Clint Eastwood filmi Jersey Boys efsane rock?n?roll grubu Frankie Valli and the Four Seasons?ın yükseliş öyküsünü sinemaya aktarıyor.
- Sene başından beri merakla izlemeyi beklediğim, eleştirmenlerin övgüyle bahsettiği Leviathan, Cannes’dan da ödülü kapınca artık izlemek farz oldu.
Yeşil Liste:
- Hatırlayanlar vardır belki, herkesin pek beğendiği, yerlere göklere koyamadığı ve nihayetinde Oscarlara boğulan film Artist‘i pek beğenmemiştim. Artist’in yönetmeni Michel Hazanavicius’un yeni filmi The Search / Arayış uzun zamandır kulislerde konuşuluyor. Altın Palmiye için de yarışınca ve müthiş fragmanını da izleyince epey dikkatimi çekmişti.
- Acayip bir kadın Björk’ün iki yıllık turnesini ve özellikle son konserini konu alan Björk – Biophilia Live belgeseli, bi ince aklımı cezbediyor. Film kötü bile olsa müziğe doyarız kategorisinden…
- Şeriat geldikten sonra dağılan aileleri anlatan Timbuktu…
İyi seyirler…