Çehov’un Vişne Bahçesi Sahnede

Çehov’un Vişne Bahçesi Sahnede

  • VişneBahçesi_AfişİBB Şehir Tiyatroları
  • Yazan: Anton Çehov
  • Yönetmen: Engin Alkan
  • Süre: 2 sa 15 dk
  • Oyuncular: Aslı Nimet Altaylar, Başak Erzi, Berna Adıgüzel, Cemal Ahhan Şener, Çağlar Polat, Destan Batmaz, Emre Şen, Engin Alkan,Erhan Abir, H.Samet Hafızoğlu, Hümay Güldağ, Hüseyın Tuncel, Işıl Zeynep Tangör, Murat Üzen, Selin Türkmen, Zafer Kırşan, Zeynep Ceren Gedikali

“Aristokrat bir ailenin son fertleri tüm servetlerini tüketmişlerdir. Ellerinde kalan son şey olan vişne bahçesiyle çevrili çiftlikleri ise borçlarından ötürü satılmak üzeredir. Üretmeye ve çalışmaya alışık olmayan bu insanlar; kapılarını sıkıca kapadıkları evlerinde, servetlerinin son kırıntılarını tüketirken, dışarıda yaşanan büyük değişim, sadece o ünlü vişne bahçelerini değil, eskiden olduğu gibi sürdürebileceklerini sandıkları yaşamlarını da tehdit etmektedir. Çehov, “değişim” denilen süreci sorgularken, 19. yüzyıl sonu Rus aristokrasisinin çözülüşüne ve çöküşüne tanıklığa çağırıyor.”

Şimdiye kadar 10’a yakın oyununu izleme şansı bulduğum ve yeni oyunlarını heyecanla bekleyip, koşa koşa gidip izlediğim Engin Alkan, bana göre Türk Tiyatrosu’nun en önemli yönetmenlerinden. Vişne Bahçesi bu sezon boyunca izlemek istedim, biraz geç oldu ama sonunda bu nefis oyunla buluştum.

Oyuna geçmeden büyük alkış hakeden Cem Yılmazer ve Duygu Türkekol’u yazmalıyım önce. Dekor ve ışık gerçekten çok çok güzeldi. Oyuna bu kadar iyi katkı  yapan dekoru uzun zamandır görmemiştim. Renkler, sahne giriş çıkışları, o mükemmel dal parçalarından heykel ve onunla yakalanan gölgeler ile sahnenin gerçekten bir vişne bahçesine dönüşmesi… Sonra ailenin o bahçeye hapsolduğunu anlatan o koca ahşap duvarlar, hep yenilen içilen harcanan tüketileni anlatan o koca masa… Hepsi çok çok iyiydi. Dekorla ilgili tek yapabileceğim eleştiri masanın yerini biraz uzak bulmuş olmam olabilir. Masanın önünü de kullandılar oyuncular ama biraz daha yakın olabilirdi sanki. (bir de hem miyopum hem astigmatım var, ondan uzak gelmiş olabilir :))

Ayrıca dekorla birlikte kostümler de çok başarılıydı. Oyunun içine girmemize çok büyük etkenlerdi. Değişimin olduğu Rusya’ya ayak uyduramamış aristokratlar pudralı yüzleri ve dönem kostümleri ile sahneye çıkarken, mücadeleci çağdaşlar günümüz kıyaferleriyle sahnedelerdi. (Hatta oyun içinde taraf değiştirenler bile oldu…)

vişne bahçesi

akbahaber.com

vişne bahçesi

oznurdogan.com

Oyuna gelecek olursak, Çehov’un eserini çok uzun yıllar evvel okumuştum. Hatırımda kalan, oldukça ağır bir hikayeye sahip oluşuydu. Engin Alkan’ın rejisi bu ağırlığı olabildiğince yumuşatıp, bazı uzatılan sahneler akışı yavaşlatsa da,  metnin mesajlarını yok etmeden daha rahat seyredebilecek bir hale getirmişler.

Oyunculukları da beğendim. Karikatürize karakterler gayet kararında tutularak, oyunun dengesini çok iyi sağlamıştı. Bunu özellikle tebrik etmek isterim çünkü bu tip oyunlara katılmaya çalışan komedi unsuru çoğunlukla oyundan kopmamıza neden olacak kadar abartılıyor. Bu oyunda denge çok iyiydi. Oyunculuklar deyince Engin Alkan özellikle oyunun sonlarına doğru yükselen performansıyla müthişti. O mükemmel tiradı gerçekten tüylerimi diken diken etti.

Oyunun keyfi damağımda, verdiği mesajları ve alt metni uzun uzun yazamayacağım. Özetle, biraz uzun olması ve zaman zaman akışındaki sıkıntılar haricinde çok keyifliydi. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

İyi seyirler,

Bahçe

Sınıfların yeniden belirlendiği, sermayenin, elitlerden yeni zenginlere el değiştirdiği, para kazanma hırsının alevlendiği, değer yargılarının değiştiği, eski ile yeninin, geçmiş ile şimdinin yaman çelişkisiyle bezeli bir Bahçe’ yi hikaye edeceğiz birazdan.

Bu bahçede geleneğin ve statükonun var ettiği seçkin insanlar yoksullaşmayı ve belki de yok oluşa  katlanmayı göze alsalar bile kemikleşmiş ezberlerinden ödün vermeye yanaşmazlar. Zamanın dayattığı yenilenmeye ayak uydurmayı reddederler. Varlıklarını sürdürebilmenin çözümü kendilerinde olmasına karşın, hiç bir eylemde bulunmazlar. Durmaksızın konuşurlar ama kimsenin birbirini dinlemediği gülünç bir o kadar da acıklı cümleler sarf ederler. Bu bahçede adeta hiç bir cümle tamamlanamaz. 

Seçkinlerimiz, eski güçlerini ve görkemlerini arzularlar fakat varlıklarını borçlu oldukları değerlerin giderek anlamsızlaşmasını görmezden gelme refleksiyle bir çeşit körlüğe sığınırlar. Bu körlük sürekli bir nostalji hissiyle şimdinin boşluğundan beslenir.

Peki, eski olanın çöküşünden  bir ” yeni” var edilebilecek midir? Her dönüşüm ilerleme ile eş anlam içerir mi? Yozlaşma ile ilerleme arasındaki sınır nedir? Bahçedeki dönüşümün öncülleri ilerlemeyi ve çağdaşlığı kültüre dönüştürebilecek bir sistemi var edebilecekler midir? Sözü edilen toplumsal dönüşüm bir yenilenme midir, yoksa topyekûn  bir tepetaklak oluş mu?

Değişim arzusu taşımayan bir toplum yoktur. Statükoya karşı çıkarak çağdaşlaşmayı hedefleyen bir çaba, var olan sistemin yok saydıklarından ihtiyaç duyduğu desteği bulabilir. Ne var ki taşları yerinden oynatacak denli güçlenen tabanın sesi,  kendine bir yer edindikten sonra, yeni bir felsefe yaratmayı seçecek midir? Yoksa gücünü şeklen değişmiş statükonun restorasyonu için mi harcayacaktır?

Biz bu sorularımızın yanıtlarını kendi bahçemizde aramaya devam edeceğiz.”

?Engin Alkan

Dünyanın Sonundan Sonraki Konser ve Büyük Ev Ablukada

Dünyanın Sonundan Sonraki Konser ve Büyük Ev Ablukada

buyukevablukadaBüyük Ev Abluka’dan konser davetiyesi Ekim’de geldi. Gelir gelmez benim gibi grubun sevenlerinden bir arkadaşımla biletlerimi aldık. Büyük bir heyecanla konseri bekliyorduk ki, arkadaşımın gelemeyeceğini öğrendim. Bir iki arkadaşıma sordum, benimle gelecek kimseyi bulamadım. Yalnız konser nasıl ola ki dedim, inat ettim gittim.  İyi ki gitmişim!

Aşağıda önce konserin hikayesini, sonra da Büyük Ev Abluka’da grubu hakkında (olabildiğince) detaylı bilgiyi yazdım. İyi okumalar,

 

21 Aralık 2012 – Büyük Ev Ablukada – Full Faça Albüm Lansman Konseri – Maslak Refresh the Venue

httpv://www.youtube.com/watch?v=qmkHJilmqso

 Maslak Refresh the Venue’deki konser alanı dopdoluydu. Yalnız olmanın avantajıyla en önlere kadar ilerledim. O sırada bir mail geldi. Bir de baktım ki Büyük Ev Ablukada’dan… Konseri canlı olarak web sitelerinden yayınladıklarının haberini veriyorlardı.  (ki 32bin kişi canlı izlemiş!) Süpermiş dedim.Önümdeki kız, arkadaşını aradı, inatla kameraları bulup ona el sallamaya çalıştı. Olmadı.

Yukarıdaki konser davetiyesi videosunda bahsettikleri gibi tam 10’da başladı konser. Klasik albüm lansman konserlerinden farklı olarak hep bir ağızdan şarkılara eşlik etmeye başladık. Zira albüm, grubun senelerdir canlı performanslarında sergiledikleri şarkılarından oluşuyordu ve sıkı takipçi dinleyiciler olarak tüm şarkılara çok hakimdik.

Aslında albümü ilk yayınlamaya başladıklarında tüm takipçileri gibi ben de ‘canlı performansları gibi olmamış’  ‘bu düzenlemeleri sevmedim’ gibi homurdanmalar yaptım fakat konserde canlı canlı dinleyince beğenmemek mümkün değildi.

İlk parçadan itibaren herkes olayın tadını çıkarmaya çalışıyordu. Sitelerinde yayınladıkları albüm düzenlemesi ile parçaları seslendirdiler. Konserin en akılda kalan anları ise Canavar Banavar’a siyah bir sütyen atılması ve kendisinin tek elle sütyeni havada kapması, Omçelik’in 3 erkek dansçı ile yaptığı Miami performansı, Yine Canavar Banavar’ın Lililerle’yi Sözlerimi Geri Alamam ile birleştirmesi ve Ne Var Ne Yok şarkısında aşağıdaki videoda görebileceğiniz atraksiyonlardı.

httpv://www.youtube.com/watch?v=6W_z_a44Ieg

Biraz sonra grubu anlatırken bahsedeceğim Afordisman Salihins’in ışık-sahne uzmanlığı konserde kendini göstermişti. Uzun zamandır izlediğim en güzel ışık düzeniydi. Ayrıca salonun ses düzeni mükemmeldi. Konserin keyfini çok yukarılara taşıdı.

Büyük Ev Ablukada Ne Ola Ki?

İsmini İkinci Yeni Edebiyat akımının önemli şairlerinden Turgut Uyar’ın şiirinden alan Büyük Ev Ablukada grubu  2008 yılında Canavar Banavar ve Afordisman Salihins tarafından kuruldu. Takma isimleriyle ve röportaj vermemeleriyle dikkat çeken grup, konser performansları ve internette yayınladıkları videolarıyla tanınmaya başladı. Üniversite yıllarından beri müzikle ilgilenen ve “Birkaç arkadaş kafamıza göre müzik yapıyoruz” diyerek yaptıkları müziği tanımlayan grup, ‘Olmadı Kaçarız’, ‘Ay Şuram Ağrıyo’ isimli konserleriyle dinleyici kitlelerini arttırdılar.  Sitelerine üye olan dinleyicilerine konser tanıtımlarını sesli kayıtlar veya videolarla gönderen grubun müzik tarzı alternatif rock, indie, grunge gibi tanımlanabilir.

?Büyük Ev Ablukada, 2000?li yılların hepimize yaptığı kıyaktan faydalanıp internet?e koyduğu şarkılarla insanlara ulaştı.Yılllar içinde bi şekilde Büyük Ev Ablukada?yı bilen bildi, duyan duydu, seven sevdi, sevmeyen sevmedi illa ki. Canavar Banavar ve Afordisman Salihins  Cihangir?de bir evde halının üstünde bağdaş kurarak başladıkları bu macera şimdi şaşırarak artan bir heyecanla devam ediyor. İkili  akustik olarak yaptıkları şarkıları elektrikli bi şekilde çalmak için bir gruba dönüştü. Orada burada bir yerlerde çalmaya başladılar.. Evde başlayan bu macera şimdi kendi stüdyolarında devam ediyor. Bu yaz kendi plak şirketleri Olmadı Kaçarız?ı kurdular ve ilk allbümlerini kaydettiler. Bundan sonra kendi kayıtlarını yayınlayıp kendi konserlerini düzenlemek gibi  bi fikre kapıldılar.  Bugüne  kadar albümü olmayan grup olarak karizma yapan grup, albüm fikri konusunda artık ? ne fark eder ki moruk ??  aşamasında. ?Nasılsa internetten beleş bi şekilde dinlenilmeye devam edilicek bari pikapta da çalsın bu şarkılar?  şımarıklığı grubun yeni coolluk felsefesi. 21 aralık 2012?de Maslak Refresh The Venue?de Dünyanın Son Konseriyle hayal ettikleri bu dönem başlıyor.? (kaynak:radyoeksen)

İlk albümleri Full Faça grubun internet sitesi buyukevablukada.com adresinden dinlenebiliyor ve CD ya da Plak olarak sipariş verilebiliyor. Ben heyecanla kargoyu bekliyorum.

Grup Üyeleri

bartu Ses teli ve gitarda : Canavar Banavar / Bartu Küçükçağlayan

Bartu Küçükçağlayan’ı ilk olarak Çoğunluk filminde tanıdım. Av Mevsimi‘ndeki kısacık rolünde ise bayılmıştım. Aslında Binbir Gece’de izlemişliğimiz varmış ama çok sonra farkettim. 1983 doğumlu, İstanbul Devlet Konservatuarı mezunu ve Çoğunluk ile Altın Portakal’da En İyi Erkek Oyuncu, Altın Kelebek Ödüllerinde En İyi Komedi Oyuncusu, Afife Tiyatro Ödüllerinde Kumarbazın Seçimi ile Tiyatroda Yeni Kuşak Özel Ödülü başta olmak üzere birçok ödülü olan oyuncu, Tiyatro Krek’te Berkun Oya yönetiminde oynadığı oyunlar ile tiyatro camiasında, ünlü TV dizisi Yalan Dünya’da oynadığı Orçun karekteri ileyse tüm halk tarafından beğeni toplamakta.

Büyük Ev Ablukada da ise gitarının ve sesinin dışında cool tavırları ve esprili sohbetleriyle beğenilmektedir.

cemyılmazerSes teli, gitar, klavye ve bazen davulda: Afordisman Salihins / Cem Yılmazer

1977 doğumlu, MSÜ Sahne Tasarımı bölümü mezunu Cem Yılmazer’i Büyük Ev Ablukada ile tanıdım sanıyordum. Oysaki çok beğendiğim bir çok oyunun ışık ve dekorlarını kendisinin yaptığını öğrendim. (Örneğin; Van Gogh, Şark Dişçisi, Karatavuk..)

Grubun kurucularından ama pek konuşmayanlarından. (Bir de gözleri pek gözel =))

httpv://www.youtube.com/watch?v=TcSfp8wG16I

benteksizhepinizGitar : Ben Tek Siz Hepiniz / ?

Kendisinin Eskişehir doğumlu, İstanbul’da yaşayan bir mimar olduğuna dair bilgiler var ekşide ama… Başka bir bilgi bulamadım…

Bass : Bariton / ?

Valla ne bir bilgi ne bir tek resim yok kendisine ait. Bulan olursa paylaşsın =) Bas gitar çalıyor kendisi.

TFF 2009 Portrait Studio At The DIRECTV Tribeca Press Center - Day 3Klavye ve ses : Omçelik / Onur Ünsal

1985 doğumlu İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunu oyuncu ilk olarak Eğreti Gelin filmindeki başrolü ile tanındı. Ben ise kendisini Oyun Atölyesi’ndeki Testosteron ve Antonius ile Kleopatra oyunlarından biliyorum.

Gruptaki Miami performansı ile bir fenomen haline gelmiş oyuncunun konserdeki dans edişine hayran kaldım. Videoya alamadığım için çok üzüldüm zira tarif etmem imkansız. Nasıl bir enerjisi var anlatamam. Bir sonraki sefere kesin kayıttayım. (Bu twitter adresi. )

alicantezerDavul: Gelicem Nerdesin / Alican Tezer

Aynı zamanda grafiker olan baterist Ayyuka ve Athena gruplarıyla vakti zamanında müzik yapmış.

httpv://www.youtube.com/watch?v=sknj-wA0WqU

okan yalabıkHissiyat-ı istesem çalarım ama kaydıma bakarım : Balon suyladadolar / Okan Yalabık

1978 doğumlu oyuncu, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu. Birçok film, tiyatro oyunu ve dizide rol alan oyuncu şu sıralar Muhteşem Yüzyıl’daki Pargalı İbrahim Paşa karakteri ile ses getirmekte.

(Son konserde gözükmeyen oyuncu, gruptan ayrıldı mı bilemiyorum. ?)

httpv://www.youtube.com/watch?v=C_US0jNlSxw

galvaniz

Ses : Galvaniz gelbiraz / ?

Grubun tek kadın üyesi olan solist, Çıldırmıycam parçasının da bestecisiymiş.

httpv://www.youtube.com/watch?v=a4jjzOrSPmw

berkunoya

Bazen ver bi laf bazen ver bi ses : Baksen Oyalama / Berkun Oya

Kaç işi yapabiliyor bilmiyorum. Yazar, yönetmen, oyuncu..Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunu. Krek Tiyatro Topluluğunun kurucusu. Kuruluşundan itibaren onun yazdığı yönettiği oyunları oynuyorlar. Bir dönem televizyon programları yapmış, belgesel çekmiş. Yönetmeni olduğu İyi Seneler Londra isimli filmi birçok ödül almış. Radikalde köşe yazarı. TV dizilerinde senarist….

Büyük Ev Ablukada’da konser davetiyelerini seslendiriyor, şarkılarda “Şa lalala” bölümlerinde öne çıkıyor ve konser kapanışlarını yapıyor.

Çok acayip bir adam. Kafası başka. Takipçisiyim.

Son olarak grup ilginizi çektiyse aşağıda Radyo Eksen’de yaptıkları bir programın kaydı var. İzleyin/dinleyin derim. Bir de Turgut Uyar’ın şiirini merak edenler olursa diye onu da ekledim.

İyi dinlemeler,

httpv://www.youtube.com/watch?v=GWLfrI41stk

Büyük Ev Ablukada

…(ekmek vardı tereyağı vardı utanılacak bir şey yoktu
……bir şey daha yoktu ama kavrayamıyordum)
işte böyle olmak en iyisidir olmakların
bir küçük çocuğu tuttum otobüsten indirdim
……(indirmiştim
……yok olan önemli bir şeydi allah kahretsin)
tüm kavgasız tüm duruk tüm başıboş
üç sayı kötü bir sayı iyi şiir dinledim
çıkıp okudular durup dinledim
bitmeseydi daha dinlerdim kötü mötü
saat kaç diye sordular birisi beş yani dedi
……(ha kavgada ha aşkta
……bu gök bomboş ha kavgada ha aşkta)
göğe baktım yerli yerinde
haydutlar dalavereciler yerli yerinde
vurguncular hayınlar vurdumduymazlar öyle
iyi dedim içim rahatladı
düzen bozulmamış dedim sevindim
tenhaca bir bölgelerinden şehre girdim
……(ben herkese varım
……başka türlü olmuyor inanmayın)

bakın bu şehri ben kurdum ben büyüttüm ama sevemedim
……(ekmek vardı tereyağı vardı söylemiştim önemlidir
……utanılacak bir şey yoktu kime anlatmalıyım)
ben sevemezsem sevmek kimselerin elinden gelemez
bizi tutkulara çağırdı otobüse sosise buzdolabına
telefona sinemalara radyolara bir sürü kancık sevdalara
sürü sürü mutsuz alışkanlıklara
yalana dolana itliklere keten elbiselere
……(sonra karısı öldü o çocuğun
……yalnızdı güçsüzdü herkesler gibiydi
……kirlendi kötülendi sarhoşladı pis karılara dadandı
……anladık onu ölenden başkası kurtaramaz
……ölen de kurtarmamıştı)

bak ben seni nerenden kurtaracağım şaşacaksın
şimdi bu taşları biz çektik değil mi ocaklardan
bu asfaltı biz döktük biz onardık değil mi
bu yapıları on iki kat yapmak bizim aklımızdı
biz kurduk istersek umursamayız ya
……(abluka burada başlıyordu çünkü)
ekmek yiyelim tereyağı yiyelim çocuk büyütelim
sen beraber yatacağımız yatakları hazırla
sen bir onu yap yeter bak göreceksin.

Turgut Uyar