testosteron

 

  • Oyun Atölyesi /
  • Yazan: Andrzej Saramonowicz /
  • Yöneten: Kemal Aydoğan /
  • Oyuncular: Metin Coşkun, Onur Ünsal, Emre Karayel, İnan Ulaş Torun, Mert Fırat , Timur Acar, Tuna Kırlı /
  • 2 perde, 140 dk /

“Rezervuar Köpekleri filmindeki, soygun için bir araya gelen, ama birbirlerini tanımayan beş erkeğin masanın çevresinde oturup kendilerini yöneten testosteron hormonu üzerine yaptıkları sohbet sahnesinin barkovizyon sunumuyla başlıyor oyun… Filmin bu sahnesinde karakterlerin erkeklik sorgulaması yapmasına neden olan Madonna’nın “Like a Virgin” (Bakire Gibi) adlı şarkısını dinleyerek ilk sahneyi izlemeye başlıyoruz… Hemen ardından testosteron fazlalığının şiddete yönlendirdiği Garson’la (Tuna Kırlı) tanışıyoruz ve bingo! Testosteronun bizi götüreceği ilk erkek modeli karşımızda… 

Skandal nedeniyle gerçekleşememiş bir nikah töreni sonrasındayız… Nikahın en önemli anında gelin hayır cevabını verip, davetliler arasından birini işaret ederek – ki o Gazeteci Tretyn’dir (Mert Fırat)- kalbinin başkasında olduğunu söylemiş ve kalkıp onu öpmüştür. İşte o noktadan sonra damadın çevresindeki bütün erkeklerin müstakbel gelin konumundaki kadına ne sıfatlar taktıklarını ve nasıl “erkekçe bir kapışma”nın tam ortasında kaldıklarını tahmin etmeniz zor olmasa gerek… Kavga sonrası, gerçekleşemeyen düğün yemeğinin yenileceği restorantta bir araya gelmek zorunda kalan yedi erkek, gelinin hayır demesinin nedenleri üzerine bir hesaplaşmaya girişirler… Fiziksel ve psikolojik şiddetle başlayan bu yüzleşme, genellikle ikiden fazla erkeğin bir araya geldikleri her ortamda olduğu gibi, tipik bir “erkek muhabbeti” ne dönüşür. Çapkın Baba Stavros (Metin Coşkun), Kuş Bilimci Kornel (Onur Ünsal), Gazeteci Tretyn (Mert Fırat), Müzisyen Fistach (Emre Karayel), Avukat Yanis (Timur Acar), Mikrobiyolog Robal (İnan Ulaş Torun) ve Garson Tytus (Tuna Kırlı) karakterleri, erkeğin kadına ve cinselliğe bakış açısını esprili bir açıdan dile getirirlerken, kadını elde edilebilir cinsel obje olarak görme yanılgısına düşen ve gücün kendisinde olduğunu düşünen erkeklerin aslında tamamen kadınların kontrolünde olduklarını gözler önüne seriyorlar…(Başak Sakızlıoğlu)”

Uzun zamandır görmek istediğim oyunu nihayet izleyebilmenin sevinci içindeyim. Yanda gördüğünüz Dali çalışmasından esinlenen bir sahneye yukarıda anlatıldığı şekilde bir girizgahla giren hepsi birbirenden başarılı, hepsi başrol oynayan oyuncular geliyor.  Ve oyun başlıyor. Testestoranları “erkeklikler”ini belirleyen bu adamlar başlıyorlar muhabbete. Kadınlardan bahsediyorlar aslında ama içkiler gırla.. ve kavgalar…

Çok iyi düşünülmüş bir sahnede, müthiş oyunculuklar. İnanılmaz bir metin. Süper müzikler… Gülmekten karın ağrılarıyla geçen 140 dakika…

Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

İyi seyirler,