Kim Ki-duk’tan izlemesi zor film: Moebius!

Kim Ki-duk’tan izlemesi zor film: Moebius!

  • moebiusYönetmen:  Kim Ki-duk
  • Oyuncular:  Cho Jaehyun, Seo Youngju, Lee Eunwoo
  • Yapım: Kore, 2013
  • Tür: Dram, Şiddet
  • Süre: 89 dk
“Konusu nedeniyle ülkesi Kore’de sansür tartışmaları yaratan ve zar zor gösterim izni koparan Moebius, Kim Ki-duk’un geçen yıl Pieta ile Altın Aslan’ı kazandığı Venedik Film Festivali’nde Eylül’de ilk kez izleyici karşısına çıktı. Bir ailenin parçalanmasını cinsellik üzerinden ele alan Moebius, arzularına teslim olan bir baba, babasını kıskanan bir oğul ve ikisinin de trajik bir sona sürüklenmesine neden olan bir anneyi izliyor. Anne, kocasının sadakatsizliğini oğlunun cinsel organını kesip, onu yaralayarak cezalandırır. Suçlulukla ezilen baba, tüm bu felaketlerin kaynağı olan kendi cinsel organını keser ve kendini oğluna adar. Yaralar iyileşir, fakat felaketlerin sonu gelmez.”
  • -“Deneysel seviyoruz tamam da bu nedir yahu?!”
  • -“Bir daha film izleyebilecek miyiz acaba? Sinemaya küsmüş olabilirim!”
  • -“Neden?!?!”

Bunlar filmden çıktığımızda söylediğimiz ilk cümleler!

Kim-Ki-Duk izlemeye bu filmle başladığım için mutsuzum şu an. Zira Acı (Pieta) , Zaman (Shi gan) ve İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış… Ve İlkbahar (Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom) filmlerini bir çok kişiden duydum fakat henüz izleyememiştim. Şu saatten sonra da izleyebilir miyim bilemiyorum. 

Hiç bir sanat eğitimi olmaması ve 30lu yaşlarında ilk filmini izlemesine rağmen Uzak Doğu’nun en önemli iki yönetmeninden biri sayılan Kim Ki-Duk’u tek bir filmiyle değerlendirmemeliyim belli ki ama… ama…

Öncelikle Moebius izlemesi çok çok zor bir film. Yanlış anlaşılmasın, zorluğu konuşmanın olmamasından değil. Hatta konuşmasız olmasından hemen hemen hiç rahatsız olmadım. Yönetmenin de belirttiği gibi ağlama, gülme ve bağırmalar diyaloglardan daha fazla şey anlatabiliyor.  Zorluğun nedeni, filmin uç konuları (ensest, tecavüz, yaralama, kavga…vb) bir araya getiren ağır mı ağır bir senaryoyu oldukça sansürsüz bir biçimde ve hatta gözümüze sokarak anlatıyor olması. Sahnelerin hemen hemen tamamında kan ve şiddet vardı.  Bahsettiğim kan ve şiddet sahnelerinde penis kesildi, acı ile de orgazm olunabileceği öne sürülerek sırta bıçak saplanarak bir çeşit seks yapıldı, anne ile çocuk arasındaki ensest ilişki gösterildi… Zaten film, bu ve benzeri sahnelerin sıralanmasından mütevellitti.

Salonun hemen hemen tamamı ilk 15 dakikadan sonra habire fısıldaştı. Ama bu sefer ben bile kızamadım. Zira filme konsantre olmayı bırakın elimi yüzümden çekmeden izleyemedim resmen. Bir kere anlatılan hikaye parça parça düşünüldüğünde bile, yani sadece ensest, sadece tecavüz, sadece penis kesilmesi, sadece aldatma… başlı başına dikkat çeken konularken, bunların tamamını tek bir aile üzerinde toplama çabası oldukça zorlama duruyordu. Yönetmenin seyirciyi zorlamak istediği aşikar ve tabi ki dozajı yüksek bir film izleyeceğimizi bilerek gittik ama bir noktadan sonra gerçeklikten o kadar uzaklaştı ki her şey, seyirciler olayı şakaya vurup gülmeye başladı. (Ben gülmekten ziyade elimdeki bir yudum alıp gerisini içemediğim ice teanin içine kusmayı planlıyordum. Anne, oğlunun penisini uyurken bıçakla kesti, üstüne bir de dikilmesin diye yuttu!! Bu yazıya rağmen okumak isteyen olur diye giriş sahnesinden örnek verdim. Yarı spoiler! )

Hadi filmin konusunu bir kenara bıraktım diyelim, bir hafta da mı çekilmiş anlamadım ama en az bir düzine devamlılık hatası vardı. Ve bilerek yapıldığını umuyor olsam da titreyen görüntüler, orantısız çekimler, zoomlar çok rahatsız ediciydi.  Amaç buysa; tebrikler! Film genel olarak rahatsız edici olmuştu!!!

Yazabileceğim pek bir şey yok. 2 esas mekan vardı. Çekimler kötüydü. Oyunculuklar eh işteydi. Bir an evvel unutmak istiyorum. Kalan tek sözüm: İzleyeceklere şimdiden sabır diliyorum!

Seoul (Güney Kore)

Seoul (Güney Kore)

Üniversitedeki değerli hocalarımdan Doç. Dr. Canan Girgin Hocam, geçtiğimiz günlerde Seoul’e gitmiş ve gezisinden bazı notları facebook profilinde bir fotoğraf albümü ile paylaşmıştı.

Güney Kore’nin başkenti ve en büyük kenti olan Seoul, dünyanın en kalabalık şehirlerinden. 2009 verilerine göre 10 milyondan fazla insanın yaşadığı şehir, 3 Unesco dünya mirası ( Changdeokgung, Jongmyo Shrine ve Joseon Hanedanlığı’nın kraliyet mezarları ) sahibidir.

Dünya’daki ekonomik ve finansal merkezlerde ilk onun içerisinde yer alan ve Samsung, LG Grup, Hyundai Grubu ve Kia gibi önemli holdinglere ev sahipliği yapan şehire 16-23 Eylül 2011 tarihlerinde giden Canan Hocam’ın fotoğraflarını ve değerli notlarını, kendisinin de izniyle, aşağıda paylaşıyorum.

Hocama tekrar teşekkürler. Sizlere de iyi okumalar,

Seoul semaları, inişten önce-1  ? Uçak’ta.

Seoul semaları, inişten önce-2 Seoul civarında çok sayıda irili ufaklı ada var, resimdekiler bunlardan bir kaçı. ? Uçak’ta.
Seoul Incheon havalimanından çatı-cephe birleşimi

Incheon havalimanını Seoul’a bağlayan denizde set ile çevrili kazanılmış bataklık bölge (Saemangeum) -wetland- (34 kilometre boyunca geniş bir alanda ve 2006 yılında oluşturulmuş)

Haritada görünen bahsettiğim gri bataklık bölge. Samsung firması 7.6 Milyar $ yatırımla 2021’e kadar bu bölgeyi kazanarak, büyük bir Yeşil Enerji Kompleksine dönüştürmeyi planlıyor. Kolay gelsin.

Seoul’un biraz dışındaki tarım alanları (açık alanlar da var eşdeğer şekilde). Seoul’da elma, portakal, üzüm vb meyveler tane ile değil kilo ile satılıyor, yani üretim yeterli, ama fiyatı bizdekinden fazla (kilosu bizim paramızla ortalama 6-7.5 TL) ama onların bütçesi için çok normal.
Seoul’da (ortada Han nehri var) çok sayıda köprü mevcut ve herbirinin tasarımı farklı-1
Seoul’da (ortada Han nehri var) çok sayıda köprü mevcut ve herbirinin tasarımı farklı-2
Seoul’da gördüğüm eski ve yeni tüm köprülerde depreme karşı sismik taban izolasyonu uygulanmıştı (Bu uygulama özellikle 1999’dan beri hız kazanmış). Tabi Kore, Japonya kadar güçlü bir sismik aktiviteye sahip değil, düşük ve orta düzeyde depremler sözkonusu. Ancak son yıllarda sismik aktivitedeki artış bu tip radikal kararların alınmasına neden olmuş.
Seoul’daki ev tipi genellikle bu şekilde, eski yapılanlar 15 kat, daha yeniler 35 kata kadar. Bina formu bol camlı, bina renkleri aşağı yukarı hep aynı. Şehirin konut binalarının % 85’inde renk ahengi var.
Bir konut yapısının yan görünümü, konut yapılarının genellikle ismi değil numarası var.
Nadir de olsa konut yapılarında böyle değişik uygulamalar var.
Seoul’da tipik bir ofis binası (onların ismi var)
Samsung Jongno Tower, ofis binası
Eğrisel form ile alt geçide geçiş
Seoul’da ekonomik otomobil tiplerinden ziyade, geniş kasa çok sayıda araç var, özellikle H….. firmasının (reklam olmasın) Türkiye’de üretmediği, M……. veya B.. tarzı ilk bakışta o imiş izlenimi veren üretimleri (resimdeki gibi) çok popüler, ithal pahalı araçlar sayıca oldukça az, kendi ülke üretimlerini kullanmaya özen gösteriyorlar.
Şehri boylu boyunca geçen 1 km genişliğindeki Han nehri’nin kıyıları spor alanları olarak yeniden kazanılmış (resim : burada spor yapan çocuklar)
Han nehri kıyısı rekreasyon alanları, diğer bir resim (bu defa Internet’den)
Hazin Kore savaşı. Savaşın hüznünü unutmamak ve gelecek nesillere aktarmak için, anısına, Seoul merkezinde fotoğraflar ve savaşa katılan bayrakları onursal olarak koymuşlardı.
Kore savaşına katılan ülkeleri 4 grupta boylu boyunca dizmişler. Bayrağımız, onca ülke içinde, ne mutlu ki, baştan 5.sırada idi (İlk iki bayrak Kore ve Birleşmiş Milletler).
Gündüz gözü ile diğer ülkeler
Seoul’lu okul öğrencileri, çok sevimliler (hele de küçükleri). Bu arada Seoul’da gözlük kullanım ortalaması çok yüksek, sanırım nüfusun % 50’si gözlük kullanıyor, çok okuyorlar ve/veya genetik olarak gözleri bozulmaya meyilli olabilir.
İnsanlar çok saygılı ve sizi hiç yadırgamıyorlar. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Yol tarifi sorduğunuzda yardımcı olmak için çırpınıyorlar (yollarını değiştirip göstermek için birlikte geliyorlar). Ama tabi anlaşabilmek büyük problem, tarzancanız gelişiyor. Az da olsa ingilizce bilen ise kelimeleri doğru telaffuz etmediği için yine anlaşamıyorsunuz. Giyimleri oldukça sade, dikkat çekmeyen renklerde. Kızlar blue-jean pantalon veya mini şort, erkekler ise blue-jean pantalon giyiyor genellikle. Dolayısı ile kıyafet almak niyetinde iseniz Seoul iyi bir tercih değil.
Seoul’da geniş bir yeraltı meto ağı var bu şekilde araç trafiğini önemli ölçüde rahatlatmışlar. Metroya bindiğiniz zaman insanlar ya kulaklık ile radyo dinliyor ve özellikle 15-40 yaş kuşağı geniş ekranlı cep telefonlarından (Genellikle S…..G…..II ve ……-4 ellerinde, bir de i-padlar tabi) film izliyor mesela. Cep telefonu fiyatları onların 3 kat alım gücüne karşılık bizim burası ile yaklaşık aynı, üstelik de taksit de yok.
Yeni yapılan alışveriş merkezi
ve diagrid cephesi
Itaewon’da yürürken ülke tanıtım plakaları mevcut. Bizimki..
Turistik Itaewon bölgesinde bizden üç tane kebapçı da var.

Sarayın içinden görünüş
Sarayın çatı birleşimi (çatlağı görmesem olmaz !)
Sarayın tavan süslemesi
Sarayın ahşap ve taş mesnet birleşim bölgesi
Mesnet bölgesi yakın görünüm
Sarayın yerden ısıtma sistemi, ilginç, 15. yy. tasarımı
Sarayın bahçesinden bir görünüm
Saraydan bir kapı detayı
Sarayın bahçesinden, ağaç her türlü zor şartta böyle çıkar !
Saray bahçesindeki kurtçukların yediği ağacın içine beton dökerek ağacın canlı kalmasını sağlamışlar.
Uzakdoğu’da orjinal saç rengi siyah. Seoul’da (belki de diğer uzakdoğu ülkelerinde de) erkeklerin kuaföre gitme sıklığı bayanlara göre daha fazla. İş hayatına henüz girmemiş bazı gençler saçlarını boyatıyor, değişik stillerde şekil verdiriyorlar. Bayanlar ise erkeklerin aksine oldukça sade. Hiç saçı dökük koreli ile karşılaşmadım, bir tane bile 42 bedenin üzerinde bayan veya erkek görmedim. İncecikler. Ayrıca gözlemlerime göre, saçları da bize göre yaklaşık 15 sene sonra kırlaşmaya başlıyor.
Kore’nin geleneksel yemeklerinden biri : Galbi Sığıreti kaburgası enine kesiliyor ve ızgara pişiriliyor. Tabi üzerine soya sosu, tam tarifi internet’te mevcut. Yemeğin en ilginç özelliği serviste bıçak yerine makas veriliyor elinize. Kolay gelsin. (Kore yemeklerinde tuz yok, onun yerine soslardan kaynaklı -özellikle soya- tatlı tat alıyorsunuz. Turşularında bile tuz yok ve tadı çok hafif)
Grand Park’taki sincap ailesi
Grand Park hayvanat bahçesi’nden
Seoul Grand Park’ta ziyaretçilere poz veriyor ! Hayvanat bahçesi 7 milyon km2 üzerinde ve 1984’de açılmış ve 3200 canlıya ev sahipliği yapıyor.
ve dönüşte Seoul semalarında görmediğim bir manzara. Dumanaltı İstanbul semeları  ? Atatürk havalimanına iniş hazırlığında’da.

Halen Yıldız Teknik Üniversitesi Yapı Bilgisi Anabilim Dalı’nda görev yapmakta olan Doç.Dr.Canan Girgin, lisan, y.lisans ve doktora eğitimlerini İstanbul Teknik Üniversitesinde tamamlamıştır ve ulusal,uluslararası bir çok araştırma, makale ve ödüle sahiptir.