Üvercinka; Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Bir Seçki

Üvercinka; Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Bir Seçki

ÜVERCİNKA

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu 
 

                                                              kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                           Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o 
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse  

                                                  değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
 

                                                            diziyorlar
Bütün kara parçalarında
                            Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika hariç değil

  • Borusan Contemporary 
  • 15 Eylül 2018 – 17 Şubat 2019
  • Küratör: Necmi Sönmez

” Son üç yıldan beri Modern Türk Edebiyatı’nın ustalarının yapıtları ışığında Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na bakarken günümüz sanatının farklı tekniklerle sosyal, siyasi, ekonomik olgular karşısında imgelere dayalı nasıl bir
tanıklık geliştirdiğine şahit oluyoruz.

Bu tür tanıklıkları destekleyen Üvercinka sergisi ismini ünlü şair Cemal Süreya’nın ilk şiir kitabından ödünç alıyor.

1958’de yayınlandığında edebiyat ortamında adeta bir bomba gibi patlayan
Üvercinka bünyesinde barındırdığı yeniliklerle Modern Türk Şiiri’nin kült kitaplarından biri. Yirmi yedi yaşındaki genç şair, aşk, sevda, tutku üzerine yazdığı şiirleriyle kendisine yeni bir ifade alanı açmakla kalmıyor, aynı zamanda 1950’lerden sonra gündeme gelen İkinci Yeni akımının da bayraktarlığını üstleniyordu. Süreya daha kitabının isminden başlayarak yeninin, farklının peşine düşerek Türk şiirine yeni bir kanal açıyordu.

Universal Everything sergisi ile birlikte aynı tarihler arasında Borusan Contemporary’de görülebilecek Üvercinka sergisi, Cemal Süreyya’nın şiirine atıf yapan eserleri Necmi Sönmez’in küratörlüğünde bir araya getiriyor.

Gittiğimiz saat itibariyle rehberli tura denk gelince, iki sergiyi de rehber eşliğinde gördük. Hafta sonu 10-19 saatleri arasında açık olan müzede her saat başı, ortalama 1 saat süren ücretsiz rehberli turlar olduğunu da bu sayede öğrenmiş olduk. 

Serginin ilk işleri olan boğaz manzaralı kattaki “Unicus-Cavum ad initium” ve “Jet Hiatus” adlı Kuzey Koreli sanatçı U-Ram Choe’nin kinetik heykelleri. metal ama zarif, kırılgan ama güçlü, hantal ama hareketli görüntüleriyle kuş ile kadın arasında kalan tanımsız varlığı betimleyen Üvercinka’ya anlamlı atıflar yapıyordu. 

Aslında kişiye özgü olduğu söylenen parmak izlerini dijital bir ekranda bir araya toplayarak motifler oluşturan “Nabız Endeksi“, birbirinden çok farklı olduğunu düşündüğümüz insanların tektipleşmesini sorgularken, “Dikilitaş” adlı ışıklı heykel serginin içindeyken binanın dışından görüntüsünü vurgulayarak içeride-dışarıda kavramlarını düşündürtüyor.

Aynalarla kaplı bir kutu içindeki “Vorteks” adlı çalışma, dönen çubukların uçlarında bulunan değişen zamanlarda yanıp sönen ışıklar ile hiptonize eden bir şov sunarken, tüm bu hareketleri katman katman üst üste koyunca ortaya çiçek motifi çıkarıyor(muş).

Dominick Harris’in “Çırpınış” adlı eserinde, eserin önünde bulunan hareket sensörlerine göre hareketlenen bir dijital bir kelebeği deneyimlerken, Marina Zurkow’un kıtalar arası taşımacılığın neden olduğu çevre kirliliğine dikkat çektiği “Daha ve Daha” adlı animasyonu ve sergilediği kutu hem anlaşılır hem de etkileyici bir dil oluşturuyor.

30dan fazla sanatçının birbirinden farklı ama ilginç işlerini deneyimleyebileceğiniz bu sergiyi keyifli bir hafta sonu planına dahil etmenizi rica ederim.

Contemporary İstanbul’da Beğendiklerim

Contemporary İstanbul’da Beğendiklerim

Güzel bir İstanbul gününde sanat fuarına gitmek için yola çıktık. Fakat önce, hazır yolum da düşmüşken Gezi Parkı‘na uğramak istedim. Park; oynayan çocuklar, banklarda oturan amcalar ve kitap okuyan gençlerle doluydu. Olması gerektiği gibi… Parktan sonra yürüyerek İKM (ICC-İstanbul Kongre Merkezi)’ye Cumhuriyet Caddesi tarafından girdik. Girişten sonra B5 katına indik.

Tüm dünyadan bir çok farklı galerinin işlerinin yer aldığı sergide beğendiğim tüm eserleri ve galerileri tek tek not aldım. Aşağıda bulabildiklerimi görselleriyle paylaşacağım. Fakat bir iki not daha aktarayım.Öncelikle fuar girişinde 20 TLye fuar kitapçığı satılıyor fakat almayın, zira galerilerin bazılarında ücretsiz olarak bulabilirsiniz.Bir de PDF hali burada. Ayrıca İKM tarafından fuara girdiyseniz aynı yerden değil Lütfü Kırdar(ICEC) tarafından çıkın. Çünkü fuarın devamı oradaki iki katta devam ediyor.

Fuarın tamamını, hızlı sayılabilecek bir tempoda, yaklaşık 4 saatte gezdik. Bir bütün günü ayırmanızı tavsiye ederim, zira gerçekten gezilecek çok yer var. Bir de bazı galerilerin standlarının önünden iki kere geçtik, bir baktık ki bazı eserler değişmiş. Satılanların yerini yenileri alabilyor bilginiz olsun.

Son bir not olarak da, fuara mutlaka ve mutlaka çocuklarınızı götürün. Minikler için sanat atölyeleri kurulmuş. Hem orada çalışmalar yapıyorlar, hem de onlara özel rehberlerle fuarı gezebiliyorlar.

Notlardan sonra gelelim benim galeriler ve eserlerle ilgili notlarıma. Biz fuara dediğim gibi İKMden girdik. Oradaki galeriler ve beğendiğim eserlerle başlıyorum:

Sergiye girişte video artların sergilendiği bir bölüm vardı. Benim pek ilgimi çeken bir dal olmadığında orayı hızlıca geçip Gallery Senda (Barselona, İspanya) ile başladık. Medya ve teknoloji kullanarak alternatif eserler üreten Amerikalı Sanatçı James Cların NASDAQ (Amerikada özel bir borsa) verilerine göre hazırladığı, Ekim 2007den Şubat 2011e kadar bu çember üst noktadan başlayıp saat yönünde devam ediyor.  2008 krizinde bir kırılma yaşayan ekonomik veriler 2011de başladığı düzeye erişiyor. Floresanlar üzerine filtrelerle yaptığı 220cm çapındaki bu çalışma gerçekten dikkat çekiciydi. Aynı galeride yer alan ışığın üstüste binmesiyle Sheep-Wolf yazan yine floresan çalışma da bir hayli güzeldi.

jamesclar

James Clar – NASDAQ Recursive Loop

Yavuz Fine Art (Singapur)’da bulunan Uttaporn Nimmalaikaew‘e ait Empty adlı çalışmasında 3-4 katman düz tel, arasında kıvrılmış teller ile katmanlı bir iş yapmıştı. Üç boyutlu gibi görünen bu 120 x 150 cm boyutlarındaki eseri pek beğendim.

Uttaporn

Uttaporn Nimmalaikaew – Empty

Yer alan hemen hemen tüm eserleri çok beğendiğim, dünya çapında çeşitli şubeleri de olan  Opera Gallery ( Cenevre, İsviçre)’de en beğendiğim eserlerden biri Amerikalı Sanatçı Robert Longo ‘nun karakalem çalışması köpekbalığıydı. 228.6 x 152.4 cm ebatlarındaki büyük eserde balığın o kaygan derisi gerçek gibi resmedilmişti.

Hayran olup “neyse parası verip alalım!” dediğimiz bir diğer çalışma ise, rengarenk çalışmalarıyla bilinen İzlandalı Sanatçı Katrin Fridriks’in Piece of Cake -Silver adlı 150 cm çapındaki eseriydi.  Renk kullanımı ile hayal gücünün ve  yaratıcılığın sınırını zorlayan bu kompozisyona hayran kaldık.

Aynı galeride Umberto Ciceri‘nin milimetrik olarak plakaları sıralayarak oluşturduğu 3 boyutlu gibi görünen çalışması, Alman Sanatçı Anselm Reyle‘nin renkli camlar ve parlak yüzeylerle oluşturduğu boyutlu çalışması ve İskoç Sanatçı David Mach‘ın dikenli teller ile yaptığı birebir boyutlardaki enfes kaplan heykeli gerçekten çok güzeldi.

robert longo - shark

Robert Longo – Untitled

Katrin Fridriks - Piece of Cake -Silver

Katrin Fridriks – Piece of Cake -Silver

Anselm Reyle - Untitled

Anselm Reyle – Untitled

David Mach - Tiger

David Mach – Tiger

Fuarın devamında Michael Schultz Gallery(Berlin, Almanya)’de Koreli Sanatçı Bong-Chae Son‘un Migrants serisinden bir çalışma dikkatimi çekti. İki katman olarak çalışılan ağaçlardaki derinlik hissi çok hoştu.

bong chae son

Galeri New (İstanbul, Türkiye)’de minimal çalışmaları ile  Sanatçı Nermin Er vardı. Katman katman kağıtları keserek yaptığı eserlerinin hemen hepsini çok beğendik.

Nermin Er - Untitled

Nermin Er – Untitled

Fuarın benim için en ilgi çekici çalışmalarından bir kısmı İsland 6 (Şanghay) adlı galerideydi. Normal bir tablo boyutlarındaki bu çalışmalarda dijital teknoloji kullanılmıştı. LED kullanılan tabloda çaydanlığa konan kuşlar beni büyüledi cidden. Daha bir çok dijital çalışma vardı. Buradan aşağıda fotoğrafı olan çalışmayı, şuradan ise galerinin diğer çalışmalarını izleyebilirsiniz.

İsland 6

İsland 6

Art on 56th (Beyrut, Lübnan) adlı galeride yer alan Sanatçı Bassam Geitani‘ye ait Merry-Go-Around adlı çalışmada; ortada bir paslanmaz çelik koni, etrafında ise çeşitli malzemelerden yapılmış bir kompozisyon vardı. 15.000 Euroya alıcısını bekleyen 102×97 cmlik çalışma dikkat çekiciydi.

Bassam Geitani - Merry-Go-Around

Bassam Geitani – Merry-Go-Around

Kare Art Galeri (İstanbul, Türkiye)’de yer alan Sanatçı Rüstem Kasapoğlu‘nun 90×120 cm boyutlarında yağlı boya olarak çalıştığı hiperrealist tablosu inanılmazdı. Dibine girip bakana kadar fotoğraf sandım!

Rüstem Kasapoğlu - Stolen Childhood İstanbul

Rüstem Kasapoğlu – Stolen Childhood İstanbul

16th Line (Rusya) adlı galeride bulunan Sanatçı Sonya Suhariyan‘ın rengarenk kompozisyonlarını çok sevdim.

Sonya Suhariyan

Sonya Suhariyan

Marina Gisich Gallery (St.Petersbug, Rusya) ‘de çok değişik çalışmalar vardı. Rus Sanatçı Alexeeva Marina‘ya ait lightbox içindeki bu video sanatlarda minik birer mekan maketi üzerine, animasyon çalışmalar yansıtılıyordu. Görmeden anlamak biraz zor. Aşağıda bir video buldum. Minik bir kutunun içine bakınca gördükleriniz bu:

 httpv://www.youtube.com/watch?v=YrDuH1cmFqA

Andipa Gallery (Londra, İngiltere)’de yayınlanan bu çalışmayı sevdim. Zira Sanatçı Damien Hirst tarafından yapılan 67x100cm  boyutlarındaki bu sevimli kuru kafanın dişlerine pırlanta tozu serpilmiş, parıldıyordu.

Damien Hirst - The Skull Beneath the Skin

Damien Hirst – The Skull Beneath the Skin

Galeria Filomena Soares (Lizbon, Portekiz)’de Alman Sanatçı Peter Zimmermann‘ın Telly adlı kompozisyonunda parlak malzemeyi görünce ne olduğunu merak ettim. Meğer tual üzerine epoksi kullanmış!

Peter Zimmelmann - Telly

Peter Zimmelmann – Telly

Heis Gallery (Fukuoka,Japonya)’de Sanatçı Emi Uchida‘nın kompozisyonları vardı. Mondrian renkleri, Kandinsky çizgileri…. Ba-yıl-dım çalışmalarına!

Emi Uchida

Emi Uchida

İKM’de beğendiğim eserler bunlardı. Bu kattaki gezintiden sonra Lütfi Kırdar’a doğru giderken bir ara kattan geçiliyor. Kafeterya gibi düzenledikleri bu alanın bir bölümünde de İKSV’nin, Patika Sanatevi’nin ve bazı diğer mağazaların satış standları vardı.

Buradan geçip bir üst kata çıktığımızda Burhan Doğançay için hazırlanmış, müzesinden parçaların ve hediyeliklerin olduğu özel bir bölüm vardı. Ustanın eserlerine tekrar hayran oldum görünce.

Bu bölümden sonra ise Lütfi Kırdar’daki iki katı gezdik. Son olarak oralarda beğendiğim çalışmaları da ekleyeyim.

Marlborough Gallery (Newyork, Amerika)’de sergilenen İspanyol Sanatçı Juan Genoves‘in minik adamları gerçekten çok başarılı bir teknikle yaratılmıştı. Çok beğendik.

Juan Genoves - Orchestra

Juan Genoves – Orchestra

Juan Genoves - Orchestra

Juan Genoves – Orchestra

Olcay Art (İstanbul, Türkiye) Galeri’de sergilenen, Bedri Rahmi Eyüboğlu‘nun öğrencilerinden ünlü Ressam Devrim Erbil‘in İstanbul tablolarından 150×100 cm boyutlarındaki Turuncu Yakamoz  adlı olanını çok sevdik.

Devrim Erbil - Turuncu Yakamoz

Devrim Erbil – Turuncu Yakamoz

C24 Gallery (Newyork – Amerika)’de çok sevdiğim Türk Sanatçılardan İrfan Önürmen‘in eserleri vardı. Daha önce kendisinden bu yazımda bahsetmiştim. Yine katman katman tüllerle yaptığı çalışmaları çok orijinal ve güzeldi.

İrfan Önürmen - Focus 3

İrfan Önürmen – Focus 3

Sanatla, özellikle videoart, resim ve heykelle ilgili olanların, koleksiyonerlerin ve çocukların fuara gitmesini tavsiye ederim.

İyi gezmeler,