Kısa Kısa #8 – 2014’ün TV Filmleri: The Normal Heart, Sherlock: His Last Vow ve Flowers In The Attic

Kısa Kısa #8 – 2014’ün TV Filmleri: The Normal Heart, Sherlock: His Last Vow ve Flowers In The Attic

Senenin öne çıkan TV filmlerinden üçünü izleme fırsatı buldum. Altın Küre ve Emmylerde adından söz ettiren yapımların detaylarına bir bakalım;

The Normal Heart

  • the-normal-heartYönetmen:  Ryan Murphy
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014,Amerika
  • Oyuncular: Mark Ruffalo, Julia Roberts, Matt Bomer 
  • Süre: 132 dk

“Tiyatro oyunu The Normal Heart’ın TV filmi uyarlaması olan yapıtta 80’li yıllarda salgın şeklinde yayılan AIDS virüsüne karşı başlattığı kampanyayla dikkat çeken aktivist yazar Ned Weeks’in hikayesini konu ediniyor. Ned Weeks, erkek arkadaşı Felix ile birlikte bu virüse ve insanların kafalarındaki AIDS imajına karşı esaslı bir başkaldırış öyküsünü ortaya çıkarırlar. Dünyaya göstermeye çalıştıkları şeylerden biri de insanların zannettiğinin aksine AIDS’in eşcinsel birliktelikten doğan bir hastalık olmadığı gerçeğidir. Ned Weeks, kendi adımlarıyla başlattığı bu mücadelede, hastalığa karşı savaşan bir grubu da kurarak önemli bir figüre dönüşür.”

Senenin vizyon filmleri kadar çok konuşulacak işlerinden biri olan Normal Heart gerçek olması nedeniyle daha da acıtan hikayesi ve oyuncu performansları (özellikle Mark Ruffalo!) ile öne çıkıyor. Daha önce ‘Ye Dua Et Sev’ filmi ile pek de parlak hatırlamadığım Ryan Murphy, televizyon/dizi dünyasının bilinen isimlerinden.

Oldukça acıklı olan hikayeyi olabildiğince yalın anlatan yönetmen, oyuncu performanslarını filmin odağına oturtmuş. Filmin başında tanıdığınız ve ısındığınız bir grup insanın film boyunca AIDSten dolayı ölmesi ve buna karşın bir şey yapılamıyor oluşu inanılmaz can sıkıcı oluyor. Bu aşamada filmin empati yaratma kısmını çok iyi başardığını söyleyebiliriz.

Adını unuttuğumda kısaca Hulk dediğim Mark Ruffalo, inanılmaz dozunda oyunculuğuyla şimdiye kadar izlediğim en iyi performansını çıkarmış. Ayrıa Matt Bomer, Julia Roberts ve Joe Mantello’da öne çıkan performansları ile aklımda kalanlar…

Senenin izlenesi işlerinden The Normal Heart. Biraz süresi uzun olsa da sabredip izleyin derim. Duygusal izleyicilere tavsiyem: mendillerinizi yanınızdan ayırmayın!

Sherlock: His Last Vow

  • sherlock-his-last-vowYönetmen:  Nick Hurran
  • Tür: Macera, Dram, Gizem
  • Yapım: 2014,İngiltere
  • Oyuncular:  Benedict CumberbatchMartin FreemanUna Stubbs
  • Süre: 90 dk

Çalınan mektuplarla ilgili bir dava, Sherlock?u en büyük şantaj üstadıyla, Charles Augustus Magnussen?le yaşanacak uzun ve zorlu bir mücadeleye sürükler. Fakat Batı dünyasındaki her önemli insanın zayıf noktasını bilen bir düşmanla nasıl mücadele edilebilir?”

Dizinin 3.sezonunun 3.bölümü olarak yayınlanan 90 dakikalık bölüm/film, Sherlock hayranları için nefeslerin tutulup izlendiği bir bölüm oldu. Özellikle 4.sezonun 2016’da yayınlanacağı söylentileri ile yıkılan hayranlar, dizi bölümünden çok aksiyon filmi tadındaki son bölüm ile önümüzdeki iki sene yetinmek zorunda.

Dizinin çok büyük bir hayranı olmasam da, zira benim için Sherlock Robert Downey Jr.’dan başkası olamaz, bölümlerini izledim. Bu son bölüm ise, özellikle ortaya çıkan bazı sırlar nedeniyle, pek heyecanlıydı. Diziyi izlemiyor olanların da izleyebileceği bu filmi, macera, polisiye ve gizem tutkunlarına tavsiye ederim.

Flower In the Attic

  • flowers-in-the-atticYönetmen:  Deborah Chow
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014,Amerika
  • Oyuncular:   Heather GrahamEllen BurstynKiernan Shipka
  • Süre: 86 dk

“Kocasının ölümünden sonra gitgide paranoyaklaşan bir anne ve sığındığı baba ocağında ondan da takıntılı olan bir büyükanne. Çocuklar henüz kayıp travmasını atlatamadan onları “korumak” niyetiyle çatı katına kitleyen anne her geçen gün hayatlarını biraz daha zindana çevirecektir…”

V.C.Andrews’in ünlü roman serisinin ilk kitabından yola çıkarak çekilmiş film, romanı okuyanlarca pek beğenilmediğinden oldukça eleştiri aldı. Kitabı okumadığım için bu konuda yorum yapamayacağım ama hikayenin konusundan mütevellit içim sıkıştı, fenalıklar geçirdim, filmin içine girip çocukların kaçmasına yardım edesim ve o annenin saçını başını yolasım geldi. Filmin hikayenin gerilim ve huzursuzluğunu aktarmada başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Fakat kurguda bir dolu sıkıntısı vardı filmin. Tek tek yazıp spoiler yapmak istemiyorum ama birincisi çatı arasındaki zaman geçişleri, ikincisi de fırsat olan bir çok zamanda kaçamayışları pek anlamsızdı.

Yine de kurguya pek takılmadan, genç oyuncuların başarısı ve hikayenin sinir bozuculuğuyla sonuna kadar gözünüzü ayırmadan izlemenizi sağlıyor. Gerilim severlere tavsiye edebilirim.

Sınırsızlar Kulübü / Dallas Buyers Club

Sınırsızlar Kulübü / Dallas Buyers Club

  • dallas buyers clubYönetmen: Jean-Marc Vallée
  • Yapım: ABD, 2013
  • Tür: Biyografik, dram
  • Oyuncular: Matthew McConaughey, Jennifer Garner, Jared Leto 
  • Süre: 117 dk

“Film, uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı Ron Woodroof’un hayatından esinleniyor. Ron Woodroof’a 1986 yılında AIDS yüzünden 30 günlük ömür biçilir. Teşhiş sonrası FDA kurumundan yasal onaylı olarak kullanabileceği tek ilaç olan AZT’yi almaya başlayan Ron hızla ölümün eşiğine doğru sürüklendiğini fark eder. Çareyi ABD’de yasal olmayan ama dünyanın dört bir yanında bulunan, doğal ilaçlara başvurmakta bulur. Kendisiyle ilgilenen doktorlardan biri olan arkadaşı Eve Saks’ın da yardımıyla Ron farkıdna olmadan çevresindeki hastalar içinde bir iletişim ve satış ağı kurmuş olur. “Dallas Buyers Club” olarak bilinen bu oluşum FDA’nın tedavisi yerine alternatif tıbbı tercih edenlerin çaresi olur ve dahası hastalar üzerinde onaylı AZT’den daha çok işe yarar. Fakat durum çok geçmeden fark edilir ve ilaç firmaları ve FDA Ron’a karşı büyük bir savaş açar.

Film 30 günlük ömrü kaldı dendikten sonra kendi doğal yöntemleriyle 2191 gün daha yaşamayı başaran Ron Woodroof’un kişisel mücadelesine odaklanıyor.”

Filmografisi pek de kalabalık olmayan yönetmen Jean-Marc Vallee’nin son filmi Dallas Buyers club, AIDS olduğunu öğrenen bir adamın yaşam mücadelesini anlatıyor. Kalan 30 günlük ömrünü kendi yöntemleriyle 2191 güne çıkarıp, ilaç sektörü ve sağlık sistemini ilişkin derin eleştirilerde bulunuyor.

dallas buyers club 2Gerçek bir hikayeden yola çıkan filmde, kuşkusuz en çok konuşulan konu Matthew McConaughey ve Jared Leto’nun performansları. Hali hazırda her ikisine de Oscar adaylığı getiren, hem karakter yönetimi hem de fiziksel değişimleri anlamında zirveye çıktıkları filmi bu iki oyuncunun sırtladığını söylemek yanlış olmaz. Özellikle mimiklerinden çok vücuduyla görmeye alışkın olduğumuz, yakışıklılık kategorisinden oyuncu olduğunu düşündüğümüz McConaughey’in fiziksel dönüşümü (yaklaşık 20 kilo vermiş) ve oyunculuğu hayranlık uyandırıcı. Ayrıca Leto’nun filmin başlarındaki hali ile sonlarına doğru hastalığının artmasıyla kararan ruh halini yansıtışı gerçekten iyiydi.

Filmin başlangıcı biraz uzun, sonucu ise biraz kısa tutulmuş gibi geldi fakat gelişme bölümünün oldukça iyi kotarıldığını söyleyebilirim. Kurgu olarak biraz boşluklu ve zaman zaman dram dozu çok ağırlaşıyor olsa da, izlemesi zor bir film olmamış. Orijinal senaryo, kurgu ve makyaj dallarında da Oscar adayı olan filmin, en iyi filmde bir iddiası olmasa da oyunculuk dallarında ödül alabileceğini düşünüyorum. Ayrıca hem görüntü yönetimi, hem de kostüm-makyaj seçimlerini fena bulmadım.

Vizyonda ve !f Film Festivali’nde yer bulacak filmi izlemenizi tavsiye ederim.

İyi seyirler,