Mimarlık ve sinema, mekanı kullanarak insanları etkileme hatta onların yaşamlarını değiştirme gücüne sahip sanat dallarıdır. Bu iki sanat dalından sinema için, yıllar önce bir sinema düşünürü ana iki öğesinin “mekan ve zaman” olduğunu söylemiş.

Sinemanın ve televizyonun  insan hayatını büyük oranda etkileme gücü ile mimarinin hayatımızdaki önemi düşünülecek olursa, bu öğelerin bir arada, duyguyu ve olayları yansıtmada kullanılmasının  doğru bir seçim olduğu yadsınamaz. Zaten 1800lerin sonlarından beri bir çok örnekte mimari kullanımının en etkili silahlardan biri olduğunu görebiliyoruz.

Sinema ve mimarlık disiplinlerinin ortak paydası, fikirleri yoktan var etmeleri ve kurguyla harmanlanmış olmalarıdır. Tiyatro sahnesinde ortaya konan kurgu dekorla desteklenirken, sinemada mekanlar kullanılarak desteklenir. Kimi zaman hangi yıllarda yaşadığımızı mekanların stilinden anlarız, kimi zamansa yaratılan mekanların bizde bıraktığı hislerden karakterin analizini yaparız. Böyle birçok amaç için mimariyi oldukça etkili kullanan yönetmenlerden ve filmlerden bazılarını tarihsel süreç içerisinde ele almaya, örneklemeye çalıştım.

1920ler

Dziga Vertov?un ?Film Kameralı Adam?(1929) filmi için ?geçen yüzyılın modern kentleri için sözsüz bir güzelleme” tanımlaması yapılır.

?Sinema-göz? kuramının yaratıcısı olan Dziga Vertov, diyalog ve açıklama imgelerinin olmadığı bu sessiz filminde sosyalist kentin yaşamını, o yılların kentsel mekanlarını kullanarak anlatır. Filmde anlatıcı çoğu zaman içindeki insanlara kurduğu yaşamlarla kentin ta kendisidir…

Fritz Lang?in 1927 yapımı Alman dışavurumcu, bilimkurgu filmi ?Metropolis? ise gelecekte ikiye ayrılan insan türünü, mükemmel şehir tasviriyle seyirciye aktarır. Makinelerin dünyası, başlangıç sahnelerinde müthiş ışıkları ve ezici büyüklükleriyle görünen binalar, çok yükseklerden giden yollar ve benzeri birçok tasvir filme olağanüstü bir mekan anlayışı getirir.

Robert Wiene’ın Alman dışavurumcu, 1920 yapımı filmi ?The Cabinet of Dr. Caligari? korku filmlerinin ilk örneği olarak gösterilir. Bir uyurgezere Dr.Caligari tarafından işletilen cinayetleri konu alan filmde açılı duran duvarlar, açılı vuran gölgeler tasvir edilen mekan dönemin içinde bulunduğu durumu ve filmdeki kasveti yansıtır. Özellikle devlet yapılarındaki (hemen hemen filmdeki tüm yapılardaki) çarpıklıklar birer göndermedir.

1940lar

1941 yapımı ?Citizen Kane? filminin yönetmeni Orson Welles, açılışı can sıkıcı bir mekan olan (ki Kane?in dudaklarından Rosebud kelimesi dökülerek öldüğü sahneye hazırlıktır) şatoyu, uzak bir çekimle güç simgesi halinde göstermeye çalışarak yansıtır. Welles tüm film boyunca, hava çekimleri ve alttan çekimlerle o iktidarı vurgular, mekan ve açıları oldukça başarılı kullanır.

1949 yapımı olan, yönetmenliğini King Vidar?ın yaptığı ?The Fountainhead? adlı film Ayn Rand?in aynı isimli romanından yola çıkarak çekilmiştir. Düzenin aksine kendi doğrularından yola çıkarak binalar tasarlayan, bu nedenle de mimarlık bölümünden kovulan Howard Roark?ın ve onun tam tersi düşüncelere sahip başka mimarların, hem mesleki yaşamlarını hem de aşkları konu alan film, baştan sona mimari anlatılara ve görselliklere dayandırılmıştır.

1948 yapımı ?Germany Year Zero? filminin yönetmeni Roberto Rossellini ilk sahnelerde bize savaştan sonra Almanya?nın içinde bulunduğu durumu şehrin yıkık dökük görüntüleriyle verir, oldukça etkileyici olan bu sahneler savaşın sonuçlarını, yaşamların nasıl etkilendiğini binaların tasvirleriyle gösterir. İnsanlarda binalar gibi yıkık döküktür. Kent gibi aileler de paramparçadır..

1960lar

1965 yapımı Jean-Luc Godard?ın yönetmenliğini yaptığı Fransız yeni dalgasının önemli filmlerinden olan ?Alphaville? bir bilimkurgu filmidir.

Uzaydaki bir gezegende bulunan Alphaville şehri, tüm tasvirlerde Paris?i oldukça andırır. Kim bilir belki yönetmen çok uzak gelebilecek olan başka bir gezegeni, aslında tanıdık olana benzetmeye çalışıp mekana alışmamızı sağlamaya çalışmıştır?.

1980ler

1987 yapımı ?Der Himmel über Berlin? filmi yönetmen Wim Wenders?in bölünmüş Berlin?den insan ve yapı manzaralarını bolca kullandığı bir çok ödüle layık görülen yapıtıdır. Filmde, Berlin?in, meleklerin izledikleri hayatlara arka plan oluşturduğunu görürüz.

Ridley Scott?ın yönetmenliğini üstlendiği ?Blade Runner? filminin konusu ise 2019 yılında geçer. Yine konusu gelecekte geçen birçok bilimkurgu filminde olduğu gibi, gelecekte olduğumuzu uçan arabalar, devasa binalar ve güneş gözlüğü takmış robot adamlardan anlarız.

1990lar

Andrew Niccol?ün 1997 yapımı bilim kurgu filmi  ?Gattaca? insanoğlunun milenyum hakkındaki düşüncelerinden yola çıkar ve ileriki yüzyılda daha çok önem kazanılacağı düşünülen ?gen? ve kusursuz insan kavramlarını irdeler.

Filmin büyük çoğunluğu, ünlü mimar Frank LLoyd Wright? ın tasarladığı en büyük binalardan olan Marin County Civic Center?da geçer. Mimarın ustalıkla tasarladığı birçok detay filmdeki birçok sahnede oldukça etkileyici bir biçimde kullanılmıştır.

2000ler

Steven Spielberg?ün 2045 yılında geçen bilimkurgu filmi ?Minority Report?(2002) bize geleceğin Washington?unun mekanlarını animasyon kullanarak yansıtır. Dikine yol alan arabalar, inanılmaz hızla giden taşıtlar, büyük oranını yolların kapladığı metropol zihnimizde geleceğin mega kentleri hakkında bir hayal dünyası çizer. Filmin gelecekte geçtiğiyle ilgili ipuçlarının neredeyse tümünü bu mekan kurgusundan alırız.

Kátia Lund ve Fernando Meirelles imzalı, 2002 yapımı ?Cidade de Deus (Tanrı kent)? filminde ise başrol oyuncusu olarak Brezilya?daki Tanrı kent isimli sosyal konutlar öne çıkar. Yaşanmış olaylardan yola çıkarak çocukların bile ellerine silah alıp insan öldürdüğü yaşamları anlatan filmde, oyuncular da mekanlar da gerçektir ve oldukça fakir ve korkunç bir yaşantının sürdüğü bu konutlar filmin içine girebilmemizde önemli rol oynar.

Yönetmenliğini Wolfgang Becker?in yaptığı ?Good bye Lenin? filminde, 1990ların Almanya?sında,  Berlin duvarının yıkılmasıyla Doğu Almanya?nın geçirdiği değişimi ve bu değişimi sosyalist annesinden saklamaya çalışan bir çocuğu izliyoruz. Başrolde tüm bu yaşananları anlatan Berlin kenti ve sokaklarının olduğu film 2003 yapımıdır.

Kaynakça:

  • http://www.yapi.com.tr/turkce/Haber_Detay.asp?NewsID=49477
  • http://mimarlikdevrimi.blogspot.com/2007/08/sizce-mimarlk-ve-sinemann-ne-tip-ortak.html
  • http://forum.arkitera.com/mimarlik/14105-mimarlik-utopya-ve-sinema.html
  • http://www.bursamimar.org.tr/htm/mimar_babam.htm
  • http://www.ytumimarlik.com/sf-announces-of-YTu_Mimarlik_Fakultesi_Sinema_Mimarlik_Haftasi-anid-11-cp-456.htm
  • http://www.netkitap.com/kitap/65879/sinemada_mimari_acilimlar_halit_refig_filmleri.htm
  • http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=15661
  • http://www.yapikitabevi.com/kitap_detay.asp?kitap=9789758716401