sophie hungerAkbank Caz Festivali kapsamında sahne alan Sophie Hunger’dan, bir arkadaşım sayesinde haberim oldu. “Mutlaka dinlemeliyiz, takip ediyorum çok başarılı bir şarkıcı!” dedi. Gittik, dinledik. Babylon’daki performansını izledikten sonra, bir sonraki konser için şimdiden sözleşmiştik.

1983 doğumlu olan İsviçreli şarkıcı ve söz yazarı, çocukluktan itibaren piyano çalmaya başlamış. Performansı esnasında her müzik türünü büyük bir başarıyla yorumlayan şarkıcı, babası iyi bir caz dinleyicisi olduğundan, küçük yaşlarda caz ile tanışmış. İlk gençlik yıllarında hiphop ve blues ile buluşan, sonraları rock ve daha sonraları country, bluegrass ve halk müziği keşfeden Hunger, bir çok farklı grupta yer almış.

httpv://www.youtube.com/watch?v=AyUp1rnv7rY

instagram.com/brcbilgin

instagram.com/brcbilgin

Albümleri, film müzikleri ve single çalışması bulunan şarkıcı sahnede gitar, piyano, armonika ve saksafon çalıyor. Grubun devamında ise Albert Malo davul, perküsyon, glockenspiel, Simon Gerber bas, gitar, klarnet, Alexis Anerilles trompet, flügelhol, rhodes, minimoog, hammond ve Sara Oswald çello, piyano, minimoog ve glockenspiel ile performanslarını gösteriyor. Ayrıca tüm grup vokallerde de bulunuyor.

Albümlerinde de yorumladığı sevilen parçaları 1983, Citylights, Breaking the Waves, Oh my Oh parçalarının da bulunduğu müthiş repertuarını sırayla dinlediğimiz Sophie Hunger, her performansında sesine hayran bıraktı. Fakat Noir Desir‘in halihazırda müthiş olan parçası Le Vent Nous Portera‘yı daha da müthiş hale getiren yorumunu hepsinden ayrı olarak değerlendirmek lazım. Çok iyi bir düzenleme yapmışlar, rock bölümler şarkıyla çok iyi bütünleşmiş ve Hunger’ın sesiyle birlikte şarkı bambaşka bir güzellik olmuş.

instagram.com/enesgez

instagram.com/enesgez

Babylon alabildiği kadar büyük kalabalığı şarkıları dışında sempatik tavırları, sevimli konuşmaları, güzel bakışları ve duru güzelliğiyle de fetheden şarkıcı konser sonunda 3 kere bis yaptı. Sonuncuda, yanda gördüğünüz karedeki gibi mikrofonları bıraktı ekip ve seyircilere oturmasını söyledi. Ve sanki sahilde çalar söyler gibi, mikrofonsuz (yanlış hatırlamıyorsam Tell The Moon parçasını) çaldılar ve söylediler. Büyüleyiciydi.

Konserin sonlarına doğru İstanbul’a ilk defa geldiğini ve ilk defa geldiği bir ülkede böyle bir kalabalığa şarkı söylemesinin çocuklarına bile anlatacağı bir hatıra olduğunu söyledi.

İzleyiciler için de çokça anlatılası bir konserdi bence. En yakın zamanda tekrar geleceği günü bekliyoruz.

Not:Albüm şarkılarını bu adreste dinleyebilirsiniz ve satın alabilirsiniz ama canlı performans videolarını da internetten bulup dinleyin derim.