Okuma süresi: 15-20 dk.

Taksim. Herkes için başka başka yaşanmışlıkları olan bir meydan…

Bugün oylamaya sunulan 3 projeyi elimden geldiğince hem mimar olarak, hem de Taksim Meydanı’nın kullanıcısı bir İstanbullu olarak artıları ve eksileriyle yorumlamaya çalışacağım. Ama önce kısaca benim kişisel tarihimde Taksim’in yerinden ve bir kullanıcı olarak meydandan beklentilerimden bahsetmek isterim. Daha sonra kısaca Taksim Meydanı’nda neler olduğuna ve yarışma sürecine de değineceğim.

Üniversiteye başlayana kadar Taksim, benim gibi bir Tuzlalı için senede bir defa İstiklal Caddesi’ne gezmeye gidilen, tramvaya binilip profiterol yenen bir turistik alandı. Bir de kitap fuarına gittiğimiz zamanlar gezerdik.

Üniversite yıllarımla birlikte, Taksim’in o meşhur müzikli eğlenceli gece hayatının son bir kaç yılına yetişebildim. Kemancıya yetişemedim ama Hayal Kahvesi, Mojo, Babylon, Shaft’ı ucundan gördüm. Gece eğlenmeye, gündüz kitapçılara ve galerilere, film festivali zamanı Atlas ve Beyoğlu sinemalarına, Mısır Apartmanı’nda Dot Tiyatro’nun oyunlarına, 360’ın çılgın gece eğlencelerine, Nevizade’de meyhanelere gittim. Sonra Taksim yavaş yavaş yok olmaya başladı. Oradaki o insan topluluğu Karaköy’e ve Kadıköy’e kaymaya başladı.

Sonra Gezi… Henüz olaylar başlamadan oradaydık, mimar ve İstanbul aşığı olarak ordaydım… Aynı gün konu kapanır sandık, güldük eğlendik durdu dedik. 50 kişi bile değildik ama saatler günler geçtikçe bir ateş topu oldu, büyüdü büyüdü… Gazlar, kovalamalar… Korku, sevinç, üzüntü, gurur, şaşkınlık hepsi birbirine karıştı. Ağaçları kestirmedik ama bizim ruhumuzdan parçalar kesildi, yaralananlar, gözünü, hayatını kaybedenler oldu. Hala anarken gözlerim doluyor, dün gibi o günler aklıma geliyor… 

Şimdi, son 3-4 yıldır Taksim’e, film festivali zamanı hala bizle olmaya direnen Atlas ve Beyoğlu sinemalarında film izlemeye, Akbank ve Yapı Kredi Sanat’ta takip etmek istediğim sergiler olduğunda onları ziyaret etmeye gidiyorum. Sadece dolaşmak, biraz vakit geçirmek, birileriyle buluşmak için Taksim’e gitme devrimiz çoktan kapandı yani.

Taksim Meydanı’nda neler oldu?

Taksim’in bizim için önemli tarihi, Osmanlı Dönemi’nde civar semtlere su dağıtmak için yapılan su deposu, yani Taksim Maksemi (1732) ile başlıyor. Suyun “taksim edildiği” bu yapıdan sonra ise 1800lü yılların başında şimdi Gezi Parkı’nın bulunduğu yere Topçu Kışlası yapılıyor. (Askeri işlevlerinin yanı sıra cambaz gösterileri, at yarışmaları, Rum hacıların konaklaması gibi amaçlarla da kullanılan bina 1940 yılında yeni planlamaya göre yıkılıyor. )

1913’te tramvayla Beyoğlu-Şişli bağlantısı sağlansa da tanımsız ve geniş bir alan olan bugünkü Taksim Meydanı, 1940lı yıllarda yapılan yeni imar planlamalarıyla etrafını saran binalarla sınırlanmaya, Cumhuriyet Anıtı etrafında şekillenmeye başlıyor. 

1960lı yıllarda kalabalık ve olaylı mitinglerin adresi olmaya başlayan, 1969’da Kanlı Pazar’ı, 1977^de Kanlı 1 Mayıs’ı yaşayan ve sonrasında 32 yıl boyunca 1 Mayıs kutlanamayan, 2000 yılında metronun duraklarından biri haline gelen meydan, on yıllardır her kesimden insanda farklı hatıralar ve izler bulunduruyor. 

2000li yıllarda AKM’nin yıkılması (çok şükür yerine AVM yapılmaması), yayalaştırma projeleri, otobüs duraklarının kaldırılması, Kışla’nın tekrar yapılmak istenmesi ( ve çok şükür yapılamaması), nedeni bilinmez bir şekilde cami yapılması, Tarlabaşı’ndan Maçka’ya olan yolun yer altına alınması gibi bir çok değişikliği yaşayan meydan günümüzde artık tanımsız koskocaman bir beton denizi. 

Yarışma süreci nasıldı ve ne olacak? 

Yeni belediye başkanımız seçildiğinden beri başlayan süreci yakinen takip ediyorum. Önce bir buluşma istasyonu tasarlanıp hem oradan hem de online anketlerle sorunları ve ihtiyaçları belirlemeye çalıştılar. Sonra çok aşamalı bir yarışma süreci geçirildi. Soru cevaplar tartışmalar derken 20 proje seçildi. Projelerin tamamını inceledim, hepsinin çok güzel özenli fikirleri vardı. Daha sonra sona kalan 3 proje, kolokyum ve projeler üzerine konuşmalar derken şimdi işin halk oylaması ayağındayız.

Halk oylaması sonucu seçilen proje direkt uygulanmayacak. Bu 3 projenin içinden jürinin de seçtiği bir birinci var. Ayrıca bir başka ekip de teknik konuları görüşüp oyluyor. Dolasıyla karar mekanizması 3 ayaklı. Tüm bu işlemler tamamlandıktan sonra Türkiye’nin belki de en önemli meydanlarından biri için tarihi bir karar verilmiş olacak. 

Açıklanan tarihlere göre 16 Kasım’da proje netleştirilip, 2021’de çalışmalar başlanacak. Hızlıca tamamlanması öngörülüyor. 

Meydanın sorunları neler?

Projelerin detaylarını konuşurken aslında hangi sorunlara hangi çözümleri getirdiklerine de değineceğim fakat yine de önden bir sıralama yapıp, mevcut duruma göz atmak istedim.

1- Meydan çok tanımsız. Ne demek tanımsız? Kocaman bir sert zemin var ve etrafı Gezi Parkı hariç binalarla çevrili. Bu binalardan nitelikli, yani bir mimari/tarihi/kültürel değeri olanlar çok az. Binaların çoğu görüntü olarak niteliksiz, plansız, sakil durduğundan mekan hem yatayda hem düşeyde kocaman bir iç sıkıntısı halinde.

2- Kaos hakim. Her yerden her yere giden yayalar, otel önünde bekleşen taksiler, tramvay, sesler, yakıcı güneş., ıslatan yağmur… 

3- Eskiden Taksim Meydanı bir buluşma mekanıydı, etkinlik ve ses çıkarma yeriydi. Artık değil, artık o kocaman alan sadece bir gelip geçme mekanı. İşlevi ve çekiciliği yok. 

4- Bu tanımsızlık, işlevsizlik ve kaos nedeniyle Gezi Parkı ve çevresi, şimdi yeni yapılan yer altı yolu özellikle belli bir saatten sonra tekinsiz.

Genel bir özetten sonra şimdi artık projeleri incelemeye ve yorumlarıma geçiyorum efenim. Tamamı bana ait, beni bağlayan yorumlar. Tüm ekiplerin aylarca deli gibi çalıştıklarını ve çok emek verdiklerini biliyorum. Zaten göreceksiniz, hepsinde beğendiğim fikirler var ama eleştirmek de biraz mesleğimizin doğasında var. Kararımı doğru vermek için kendimce projeleri masaya yatırdım. Buyurun bakalım:

Not: Altında toprak olmayan bir yerde bu kadar ağaç ( bir de ellerini korkak da alıştırmamışlar, hepsinde ağaçlar 15-20 metre upuzun ve gür) nasıl yetişecek sorusu benim de aklımda…

“Birkaç ağaç” için tarihe günlerce süren bir direnişi yazanları tabi ki anmak istiyorlar fakat meydanın bir beton denizi olmasının çözümü ağaçla doldurmak mı? Düşünmeliyiz.

15 nolu Proje – Taksim Kolektifi

Müellifler :  Şerif SÜVEYDAN/ Burcu SEVİNÇ YILMAZ / Rıfat YILMAZ / Süleyman YILDIZ / Sezer BAHTİYAR/ Murat GÜVENÇ / Herman SALM

Danışmanlar : Gülsün TANYELİ / Uğur TANYELİ / Evrim GÜREL SÜVEYDAN / Duygu ÇAKIR / Gürden GÜR / Erdem ÖZLÜ / Cantekin TURAN / Hakan MİNTAŞ / İpek DUBEN / Cem KOZAR / Özkan ÇALIŞKAN / Ertuğrul AĞAOĞLU / Ömer ALTUN / Duygu ERTEN / Bilge KOBAŞ / Zeynep UŞŞAKLI

Taksim Kolektifi adlı proje ana hattında Taksim Meydan’ı ve çevresini etkinliklerle dolu bir buluşma mekanı haline getirmeyi hedefliyor. Bunun için ; Gezi Parkı’nı Maçka Parkı’na bağlayan bir yaya köprüsü ve köprüye bağlı etkinlik alanları, Talimhane girişine bir etkinlik amfisi tasarlayıp, tramvay hattını Gezi Park’ı çevresini kapsayacak şekilde uzatıyor.

Projenin Olumlu Yanları

– Diğer 2 projeden farklı olarak yer altı ile yoğunlukla ilgilenmiyor. Meydanın bir toplanma ve söz söyleme alanı olmasına, tarihteki önemine ve bunun geliştirilmesine kafa yorulup, bu rotada bir konsept geliştirilmiş.

– The Marmara Oteli Önüne denk gelen hizaya, araç yolunun geçtiği kısma, diğer projelerde de olduğu gibi ağaçlandırma yapılmış. ( Araç yolu ile meydanı ayırmak meydanda hiç bir şey yapılmasa bile bence şu an direkt yapılması gereken bir şey. )

– Meydanda geniş tanımlı büyük bir alan bırakılmış, ki Taksim’in hafızasında olan o toplanma, miting, söz söyleme etkinlikleri için yeter bir büyüklükte.

Tramvay rotası Gezi Parkı’nın etrafını dolaşacak şekilde uzatılmış. Şu anda nostaljik ve turistik olarak görülen tramvayın gerçek bir işlev kazanmasına yardımcı olacağını ve bu hattın çokça kullanılacağını düşünüyorum.

– Cumhuriyet Caddesi ağaçlandırılarak o tanımsız geniş yol anlamlandırılmış., ayıca Gezi Parkı’nın cadde tarafındaki eteğini kaldırıp oraya mağazalar, info merkez vb. işlevleri olan bir aks yaratılmış, ki şu anda ruhsuz görünen caddeyi canlandırmak için iyi planlanmış.

– Yer altındaki otobüs duraklarının bulduğu Talimhane tarafındaki köşeye konumlandırılan amfi o alanda ışık alan bir galeri boşluğu yaratıp o bölümü işlevlendirmek için çok güzel düşünülmüş.

Projenin Olumsuz Yanları

– Hali hazırda kaos içinde olan meydana çok fazla şeyi bir arada katmaya çalışarak daha fazla kaos yaratıyor. Organize kaos denebilir ama meydanın gerçekten buna ihtiyacı var mı?

– Üst kottan giden turuncu yaya yürüme yolu oldukça vizyoner, modern ve etkili gözüküyor fakat proje görsellerindeki gibi etraftaki binalar beyaz kutular değiller. Zaten etrafta her tarz her şekil bina varken bir de bu alana bu köprü yolu ekleyip, üzerine bazı kesişim duraklarına değişik tarzlarda etkinlik yapıları eklemek meydanı ve çevresini keşmekeşe dönüştürüyor. (Moda tabir ile overdesigned durumu var projenin)

Belki proje sadeleştirilerek, bu üst kottaki köprü de daha az göz yorucu, parka daha uyumlu, daha çok işlevli olup, daha sade bir rota ve tarz belirleyip seyir terası, çocuk oyun alanı gibi işlevler yerine sadece yürüyüş yapma, ulaşım ve üst kottan meydanı izleme işlevleri ile tanımlansa çok daha uygun olabilirdi.

– Meydanın tamamına konumlandırılan yerden su fışkırtma sistemini (adı ne ise artık) ise ekstra gereksiz buldum. Evet insan bir su ögesi arıyor meydanda ama bu artık modası geçmiş sistem mi olmalıydı gerçekten, emin değilim.

 

 

 

Projeyi inceleyip, oy vermek için : https://istanbulsenin.org/meydan-oylama/taksim/15-sira-numarali-proje/

Projeyi daha detaylı incelemek için: https://konkur.istanbul/taksim/15/

16 nolu Proje – Herkesin ve Her Şeyin Meydanı Taksim

Müellifler: Bünyamin DERMAN / Dilek DERMAN / Mehmet KADIOĞLU / Redife KOLÇAK

Danışmanlar: Mustafa AKKAYA / Gülay ZORER GEDİK / Neşe YÜĞRÜK AKDAĞ / Sibel SARIKAYA / Nur URFALIOĞLU / Emre ILICALI / Yeşim DEMİR / Britta NAGEL / Serhan ÇAYCILAR / Yusuf TIMBIR / Selahattin ÖZDENİZ / Tanju ÖZELGİN / Günnur ÖZSOY / Semih ALTIN

Yardımcılar: Berk ÖZDEMİR / İsmail Hakkı TUNÇAY / Hasan ÖGÜT / İdil DERMAN

Herkesin ve Her Şeyin Meydanı Taksim adlı proje ana hattında Gezi Parkı’nın ağaç yoğunluğunu arttırıp, bir kaç yıl önce yer altına alınan Cumhuriyet Caddesi araç yolunu tekrar zemine alıp, yolun etrafını ağaçlandırıyor, atta kalan kısmı ise Taksim Bellek Müzesine dönüştürüyor.

Projenin Olumlu Yanları

– Projenin odağına tekinsiz yer altı yolunu alıp, o alanı bir müzeye dönüştürerek işlevlendiriyor. Kent planında Cumhuriyet Caddesi’nde yakalanan bu dilin Mete, Sıraselviler ve İnönü Caddesi için de aynı şekilde uygulanması öngörülüyor. Açıkçası Avrupa şehirlerine gidince hayran olduğumuz o yol düzeni, bizdeki Bağdat Caddesi ve Dolmabahçe Caddesi gibi, semtin havasını kesinlikle değiştirir.  

– The Marmara Oteli Önüne denk gelen hizaya, araç yolunun geçtiği kısma, diğer projelerde de olduğu gibi ağaçlandırma yapılmış. 

– Meydanda geniş tanımlı büyük bir alan bırakılmış, ki Taksim’in hafızasında olan o toplanma, miting, söz söyleme etkinlikleri için yeter bir büyüklükte.

– Taksim’in adına konu olan “su”yu hem Maksem’in yanındaki su deposu cephesinde bir su duvarı oluşturarak, hem de AKM önüne bir havuz koyarak meydana dahil etmeleri, meydana su ögesini kazandırmak açısından güzel.

– Meydana bir müze kazandırma fikri oldukça olumlu.

– Gezi Parkı’nın göbeğinde bulunan alandaki ağaçları taşıyarak o alanı büyük bir etkinlik alanı olarak bırakma fikri, parka yeni bir kimlik kazandırmak için oldukça güzel. Konserler, açık hava sinemaları gibi etkinlikler için böyle bir alan biçilmiş kaftan olacaktır.

– Tarlabaşı Bulvarına doğru meydana bakacak şekilde konumlandırılmış kafe fikrini çok sevdim. Meydana bakan kafede oturma keyfini hissettim içimde. (Fakat arkasında yaratılan o mini ormanın teknik olarak yapılabilirliğinden emin değilim. ) 

Projenin Olumsuz Yanları

– Özellikle tarihinde büyük mitinglerin alanı olarak geçen bir meydana kocaman bir havuz yerleştirmenin hem meydanı bölmesi hem de güvenlik açısından değerlendirilmesi gerek.

– Halihazırda bir kaç yıl önce yer altına alınıp milli servetten para harcanmış bir alanın, güvenlik endişesiyle tekrar zemin kota alınması maalesef kaynak kaybı. Acaba bu sorun daha önce bir çok tartışmada da konuşulduğu şekilde düzgün aydınlatma, kamera sistemleri vb. bazı ufak detaylarla çözülemez mi? Ayrıca bunun zeminde yaratacağı tek etki maalesef yeşil bir araç yolu aksı.

Yine konusu gelmişken yaratılması planlanan yeşil akstaki ağaçların kökleri için projede bırakılan o minik “saksı” nın ağaçlar için yeterli olamayacağı da aşikar.

Projenin genelindeki bu “çok” yeşil kocaman ağaçların büyük bir kısmının, meydanın altı toprak olmadığından gerçekçi olmadığını da belirtmek gerek. Bu açıdan proje görselleri, tıpkı 15 nolu projede etraftaki binaların beyaz kutu olması gibi, her yeri yemyeşil yaparak bizi aldatıyor maalesef.

 

 

 

Projeyi inceleyip, oy vermek için : https://istanbulsenin.org/meydan-oylama/taksim/16-sira-numarali-proje/

Projeyi daha detaylı incelemek için: https://konkur.istanbul/taksim/16/

19 nolu Proje – Obruk

Mükellefler: Kutlu İnanç BAL / Hakan EVKAYA / Barış EKMEKÇİ / Münire SAĞAT / Olgu ÇALIŞKAN

Danışmanlar : Selen CAMBAZOĞLU / Figen Kıvılcım ÇORAKBAŞ / Pınar EVRENOSOĞLU / Yasin İLEMİN / Levent Y. İNCE / Pınar ERSÜ

Yardımcılar: Yasemin KILIÇ / Serhat ÇAKIR / İpek GÖNÜLLÜ / Kıvanç MUTLU / Lal Gülten ÖNER / Eda Nur MOTCU / Sevi ÖZDEMİR / Sina ÇİFTÇİ / Berke CANBAZ

Obruk adlı proje ana hattında AKM önünde olacak şekilde yer altında bir sanat kompleksi yaratmayı planlıyor. Cumhuriyet Caddesi ve Talimhane tarafında zemini kaldırarak altına yeme içme alanları yerleştiren ve üzerlerini yeşil çatı olarak tasarlayan proje, yer üstünde beton meydanı yeşile kavuşturup, yer altında sanatı çoğaltmayı hedeflemiş.

Projenin Olumlu Yanları

– Projenin yeşili alıp Gezi Parkı’nı meydana doğru ilerletmesi, Talimhane tarafına doğru saçak/yeşil çatı ile yeşil zemin yaratması, vakit geçirilecek yeşil alanlar yaratmak açısından olumlu.

– The Marmara Oteli Önüne denk gelen hizaya, araç yolunun geçtiği kısma, diğer projelerde de olduğu gibi ağaçlandırma yapılmış. (Bu projedeki biraz geniş duruyor)

– Cumhuriyet Caddesi’ne bakan parkın eteğini kaldırıp zemin altına yeme içme alanları eklemek, o caddeyi canlandırıp işlevlendirmek açısından olumlu.

Projenin Olumsuz Yanları

– Meydanda Taksim’in asıl hafızası olan miting, toplanma, söz söyleme alanı çok azaltılmış. Ayrıca bir toplanma alanına böyle büyük ve açık bir çukur eklemenin her açıdan yanlış olduğunu düşünüyorum.

Dahası bu açılan çukura sanat kompleksi yerleştirmenin, her türlü sanatsal aktivite alanı açısından, hele AKM’de tamamlanınca, oldukça zengin olan bir bölgede gereksiz olduğu kanısındayım. Tabi ki her zaman daha çok sanat üretim/sergileme alanlarına ihtiyacımız var ama o yer AKM’nin hemen dibi değil bence.

– Beton alanı projede rengini değiştirerek sempatikleştirme hamlesi maalesef o sert zemini yok etmiyor.

– Talimhaneye bakan kafe fikir olarak güzel fakat yönlenmesinin meydanın aksine olduğundan biraz tanımsız olduğunu düşünüyorum.

– 16 nolu projedeki gibi projenin genelindeki bu “çok” yeşil kocaman ağaçların büyük bir kısmının, meydanın altı toprak olmadığından gerçekçi olmadığını da belirtmek gerek. Bu açıdan proje görselleri, tıpkı 15 nolu projede etraftaki binaların beyaz kutu olması gibi, her yeri yemyeşil yaparak bizi aldatıyor maalesef.

Projeyi inceleyip, oy vermek için : https://istanbulsenin.org/meydan-oylama/taksim/19-sira-numarali-proje/

Projeyi daha detaylı incelemek için: https://konkur.istanbul/taksim/19/

Bütün bu inceleme ve değerlendirmelerden sonra geldiğim nokta bu şekilde.

Projeleri elimden geldiğince detaylı okumaya ve bakmaya çalıştım, ayrıca 4,5 saatlik o müthiş kolokyumu ve diğer yayınları da takip etmeye çalıştım. Umarım atladığım bir şey olmamıştır.

Şimdi üzerine düşünüp oyumu bu değerlendirmelerim ışığında vereceğim. Ama oyumu verirken projelerin direkt uygulanması ihtimalini değil de geliştirilebilme potansiyelini de göz önünde bulunduracağım.

Dilerim 1-2 yıl sonra yeni meydandan yine bloguma yazıyor olurum. 

=)