• Dot Tiyatro
  • Yazan: Hakan Günday
  • Yöneten: Murat Daltaban
  • Oyuncular: BERRAK KUŞ , CEMİL BÜYÜKDÖĞERLİ, EMEL ÇÖLGEÇEN, ELVİN AYDOĞDU, İBRAHİM SELİM, MERT CAN SEVİMLİ, ONUR ÖZTAY, PINAR TÖRE, RIZA KOCAOĞLU, TUĞRUL TÜLEK

Malafa, Dot’un 17.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali için hazırlanmış ve 28 Mayıs 2010’da festival kapsamında prömiyer yapmış oyunu.

Yazar Hakan Günday’ın kendisi tarafından oyunlaştırılan ‘Malafa’, “Kara Tavuk” ve “Pornografi” oyunlarında tarafımdan tam puan almış Dot Tiyatrosu’nun Mısır Apartmanındaki o müthiş ‘karakutu’ sahnesinde oynanıyor.

Gittiğim diğer iki oyunundan fevkalade zevk aldığım grup, yüzüne tiyatro anlayışını meşhur İngiliz oyunları ile yapmaktaydı. Sezon açılışında Türk bir yazarın oyunu olduğunu duyduğumda hem şaşırmış hem de büyük bir önyargı ile beklentilerimi aşağı çekmiştim. Fakat izlediğim oyun milliyetçi duygularımın kabarmasına neden oldu.

İnsanı içine çeken bu oyun başlangıcında yeni sahne düzeni ile şaşırttı. Kara kutumuzda bu sefer sahne ortadaydı ve seyircileri karşılıklı oturtacak şekilde bir düzen vardı. Ve tam bir buçuk saat boyunca kan ter içinde kalarak müthiş performans gösteren oyuncular iki seyirci grubuna birden hakim olmayı başardılar.

Murat Daltaban, Engin Alkan ile beraber benim gönlümdeki yönetmenler bölümüne bu oyunun sonunda tamamen yerleşti. Daltaban, seyirciyi nasıl oyunun içine dahil edeceğini ve nasıl büyüleyeceğini çok iyi biliyor. Dot’un izlemediğim iki oyunu “Punk Rock” ve “Alışveriş ve Sikiş”i en kısa zamanda izleyeceğim.

Oyuncular her zamanki Dot oyunlarında olduğu gibi müthiştiler. Enerjileri müthişti. Yakınlarda izlediğim ‘Başka Dilde Aşk’ filmindeki dramatik adamı ve ‘Mükemmel Çift’ dizisindeki gay rolünü oldukça başarılı bir şekilde canladıran Tuğrul Türek, Malafa’da Topaz Jewellery’nin tezgahtarlarından biri. Oyunun en enerjik oyuncusu ve bir nevi anlatıcısıydı kendisi. Ter içinde kaldı sahnede, emeğine sağlık, çok başarılıydı.

‘Pornografi’ oyununda hayran kaldığım, ‘Kavak Yelleri’ dizisi ile haklı bir üne kavuşan Cemil Büyükdöğerli, yine gözleriyle oynadı. Yine hüzünlere götürdü, yine süperdi.

Son olarak ‘Ezel’ dizisinde çizdiği psikopat portresiyle herkesi etkileyen Rıza Kocaoğlu, fiziğini rolün içine sokabilmesi ile beni benden aldı. Elleri, gözleri, hareketleri karakterine inanılmaz bir derinlik kattı.

Ve müthiş sesli adam İbrahim Selim… Oyunu yukarılardan aldı, ayaklarını yere bastırdı. Anlatılan kara komedinin gerçek olduğunu hissettirdi. Tüm ekip ve oyuncular inanılmaz başarılılardı.

‘Malafa’ beni daha önce okumadığım için su anda çok pişman olduğum yazar Hakan Günday ile tanıştırdı. Hemen kitapları alına ve okunula.

Yeni bir Dot oyununa kadar bu oyunun verdiği haz bana yeter. Herkese kesinlikle tavsiye olunur.

Konusu:

Topaz Jewellery Center, Türkiye?nin en büyük kuyumcusudur.

Her biri yedi yüz metrekare olan dört katta, tonla mücevher alıcılarını bekler. Alıcılar, turistlerdir.

Satıcılara ise tezgâhtar denir.

Malafa, turistlerle tezgâhtarların çarpışmasını anlatır.

Bu çarpışmada havaya saçılan altın tozlarının ışığında atılan bin bir tezgâhı anlatır.

Topaz?da tezgâh, hayattır. Satmak için her şey yapılır. Şiddetten şehvete kadar, bütün yollardan gidilir.

Yol kalmayınca yenisi açılır…

Malafa, satmanın ve satın almanın öyküsüdür.

Satmak için kendilerinden vazgeçenlerin, satın almak için kendilerini kaybedenlerin öyküsü.

İnsanların değil, ancak paranın yolculuğu olan turizmin öyküsü.

Tezgâhtarların sattıkça, sattıkları mallara dönüşmeleriyle ilgili.

Turistlerin satın aldıkça, nefret ettikleri iş hayatlarından intikam almalarıyla ilgili.

Malafa, her şeye inanmak için valizini toplamış olanla, her şeye inandırmak için yatağından kalkanın karşılaşması.

Topaz adındaki dev kuyumcuda mücevherler küçük bir ayrıntı.

Önemli olan, içine her şeyin dahil olduğu ?tatil? adındaki zaman diliminde, turisti, şehvet, şiddet ve eğlenceye boğmak.

Önemli olan, gerçek hayatla turistin arasına, altından bir duvar örmek.

Önemli olan ne varsa unutmak isteyen turiste, bir tezgâhın ardından, hayatının gösterisini sunmak.

Sonra da bütün bunların bedelini ödemek için yanında para yoksa taksit yapmak.

Satmak, daima satmak.

Sattıkça delirmek.

Delirdikçe de satın almak.