• Devlet Tiyatroları
  • Yazan: Boris Vian
  • Yöneten: Hakan Çimenser
  • Oyuncular:  Celal Kadri Kınoğlu, Mine Tüfekçioğlu, Sevinç Erol, Orhan Kurtuldu, Oya Okar , Uygar Özçelik

Aslında bu oyunla ilgili tüm yorumlarım benim grotesk oyunları sevmememden kaynaklanabilir ama içine girmekte zorlandığım, anlatmak istediğini anlamakta zorlandığım ve zaman zaman neden kulağımızı bu kadar tersten tutturduğunu anlayamadığım bu oyunla ilgili iyi şeyler yazamayacağım.

Oyun anlatmak istediklerini o kadar kapalı bir metinle anlattı ki oyun çıkışında büyük bir çoğunluk oyunun ne denli saçma olduğundan bahsediyordu. Ben ise ilk 5-10 dakika olayları anlamlandıramadım (Konusunu okumamıştım oyunun). Sonrasını ise, kendimi her hareketten bir anlam çıkarmaya zorlayarak izledim.

Sahnede dev bir dolunay, yuvarlak bir platform ve bir köşede kapı vardı. Bu kadar “aykırı” olmayan çalışan bir oyuna bu sadelikte bir dekor yeterli gelmedi bence. Hiç bir esprisi yoktu , hiç etkilemedi, bir katkıda bulunmadı.

Sesler çok yorucuydu. Silahla olan sahne çok gereksizdi. Şümürzler iticiydi.

Oyunculuklar iyiydi. Hatta salonun yarısı boş gözlerle, esneyerek ve yer yer fısıldaşarak izlerken bu kadar konsantre şekilde devam edebilmeleri alkışlıktı.

Boris Vian’ın her düzene “anti” bakış açışını ve grotesk tavrını seviyorsanız izleyebilirsiniz.

İyi seyirler,

Var olan sistemi koruma çabasıyla, korkularıyla yüzleşemeyen bir burjuva ailesinin yaşamlarının anlamsızlaşan boşluğu…Burjuva toplumunun içi boşalan değer yargıları, bireyin yalnızlığı ve kent insanının paranoyası üzerine grotesk bir Boris Vian oyunu.