Kısa Kısa #3 – İf2014 – Neposlusni, Under The Skin ve Siddharth

Kısa Kısa #3 – İf2014 – Neposlusni, Under The Skin ve Siddharth

Bu sene İf’in açılışını “İstanbul Hayali” isimli belgeselle yapmıştım. O kadar sevdim ki, ayrı bir yazı olarak ele aldım, hatta üzerine kitaplar alıp okumalar yapacağım. Başka çok seveceğim ve/ya hakkında uzun yazmak isteyeceğim filmler olursa yine ayrıca yazarım, fakat kısa bahsetmek istediklerimi Kısa Kısa serisinde bulabilirsiniz.

Neposlusni / Haylaz

  • neposlusniYönetmen: Mina Djukic
  • Tür: Romantik, Macera,
  • Yapım: 2013, Sırbistan
  • Oyuncular: Hana Selimovic, Mladen Sovilj, Daniel Sike
  • Süre: 106 dk

“Sırbistan’dan gençlik isyanı ve ruh ikizliği üzerine yenilikçi bir film.

Leni ve Lazar, 20?li yaşlarının ortalarında, hayatlarına daha yön verememiş iki eski arkadaştır. Leni hafif depresiftir ve yaz mevsimini babasının eczanesinde çalışarak geçirecektir. Lazar 3 sene yurtdışında kaldıktan sonra kasabaya geri dönmüştür. Bir cenazede karşılaşan iki gencin aralarında bir kıvılcım çakar ve bisikletlerine atlayıp 10 günlük bir gezintiye çıkarlar. Bir yandan çok iyi anlaşıyorlardır, ama diğer yandan ilişkilerinin adını koymazlar. Arkadaşlık ve aşk, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki buğulu bölgede gezinen Leni ve Lazar daha ne kadar böyle devam edebileceklerdir? Dünya prömiyerini Sundance Film Festivali?nde yapan Sırbistan filmi Haylaz, hikâye yerine anlara, tatlara ve hislere odaklanırken, yer yer bir müzik klibini, yer yer bir performansı, yer yer de Terrence Malick filmlerini andırıyor. Mina Djukic?in bu ilk filmi, gençlik isyanı, masumiyet ve özgürlüğe yaklaşımıyla da Çek Yeni Dalgası ve eski Yugoslav sinemasından izler taşıyor.”

Yönetmenin ilk filmi olan Haylaz, diyaloglar yerine vücut dilini ön plana çıkaran bir çocukluk aşkını Amerikan bağımsızları tadında anlatıyor. Haylaz, anı yaşayan, içlerindeki çocukla büyümüş bu ikiliye ilk dakikalarda alışıp, sonrasında yaptıkları bir çok abartı şeyi bile normal karşılayabiliyorsunuz.

İnsanın yüzünde bir gülümse bırakan yolculuk filminin, müziklerini, sinematografisini, oyunculuklarını beğendim. Senaryosu ise kendi içinde dengeliydi ama amacın bir hikayeden çok, hikayenin bir kısmını anlatmak olduğu kanısındayım. Ayrıca filmin içinde zamansız olarak beliren anlatıcıyı da çok sevdiğimi eklemeliyim.

Yönetmenin sonraki filmlerini merakla bekliyorum.

Under The Skin / Derinin Altında

  • under the skinYönetmen: Jonathan Glazer
  • Tür: Gerilim, Bilimkurgu
  • Yapım: 2013, İngiltere
  • Oyuncular: Scarlett Johansson, Antonia Campbell-Hughes, Paul Brannigan
  • Süre: 107 dk

“Jonathan Glazer’ın Birth’ün devamı niteliğindeki bu nefis filminde, ?dünyaya düşen kadın’ Scarlett Johansson’ın ta kendisi.

Scarlett Johansson dünyaya erkek otostopçuları yakalamak için gönderilmiş bir uzaylıyı oynuyor. Ne kadar donuk ve buz gibi görünse de, dolgun kırmızı rujlu dudaklardan kürk mantosuna noir filmlerinden çıkma bir femme fatale?den çok farkı yok aslında. İskoçya?nın ıssız mahallelerinde araba süren bu seksi kadının neyin peşinde olduğu ya da kim olduğu hakkında bir fikrimiz yok. Kült filmleri ve videolarıyla tanıdığımız Jonathan Glazer uzun yıllar sonra gene tuhaf ve görselliğiyle zihin açıcı bir filmle karşımızda. Halüsinatif ve rüya gibi sıfatlarını sonuna kadar hak eden film, sosyal gerçekçi bir arkaplanda oldukça tensel ve duyusal bir biçimde sizi yavaş yavaş içine çekiyor. Michel Faber?in aynı adlı kült romanından uyarlanan film, insan olmaya ve hissetmeye dair bir meditasyon adeta. Yarattığı etkiyle uzun bir süre derinizin altında kalacağı kesin!”

Bu filmi sevmeyenler olarak ana akım sinema insanı, deneysel ve sanatsal işlere kapalı kişi yaftası yiyeceğimizi biliyorum ve herkesin fikrine sonsuz saygılıyım ama sırf sinematografisi güzel diye bir filmi beğenemeyeceğim. Çok sıkıldım. “İnsana dair her şeyi anlatıyor” denilen konusundan hiçbir şey anlamadım, insana dair bir çıkarım da yapamadım. Tek ilgimi çeken Johansson’un oynadığı karakterin geçirdiği değişimi izlemek oldu.

Deneysel bir şeyler izleyeceğimizi bilerek gittik tabi ki ama en azından bir senaryosu olsaydı da o güzelim görüntüler, teknik açıdan çok başarılı sahneler ve Scarlett Johansson gibi bir oyuncu anlam kazansaydı.

Siddharth

siddharth_ver2_xlg

  • Yönetmen: Richie Mehta
  • Tür: Dram,
  • Yapım: 2013, Kanada
  • Oyuncular: Rajesh Tailang, Tannishtha Chatterjee, Geeta Agrawal Sharma, Naseeruddin Shah
  • Süre: 96 dk

“Oğlunun peşindeki bir babanın bitmek bilmeyen arayışı, hiç gitmek istemeyeceği bir yerde mi sonlanacak?

Sokaklarda fermuar tamiri yaparak hayatını kazanmaya ve iki çocuğuyla karısına bakmaya çalışan Mahendra, kendini bir anda ülkenin öte yanında bir yerlerde, karanlık sokaklarda oğlunu ararken bulacaktır. Mahendra, evin geçimine yardım etmesi için 12 yaşındaki oğlu Siddharth?ı başka bir kasabadaki bir fabrikaya kaçak işçi olarak göndermiştir. İki hafta sonra dönmesini beklediği oğlu gelmeyince, Mahendra kendini sokaklara vurur. Siddharth belki de çocuk tacirlerinin elindedir. Ebeveynlerin çocuk sevgisinin sınırsızlığını, umutsuzluk çizgisini umuda çevirmeye çalışarak anlatan film, Hindistan?ı köşe bucak dolaşan bir babanın, gerçeği asla kabullenememe hikâyesini anlatıyor. Film, yönetmen Mehta?nın bir taksiciyle gerçekleştirdiği sohbetten esinlenerek beyazperdeye uyarladığı gerçek bir olaya dayanıyor.”

Digiturk Galaları kapsamında gösterilen filmi yönetmeni ile birlikte izledik. Film başlamadan önce “Çok kişisel bir hikaye gibi görünebilir, ama değil. Dünyaya dair bir göndermesi yok gibi gözükebilir, ama var.” diyerek ipucu veren yönetmenin ne demek istediğini, film boyunca anladık.
Hepimizin elimizden telefonunu düşürmediği bir çağda, kaybolan oğlunun bir resminin bile olmaması, oğlunu kaçırdıklarını tahmin ettiği pek bilinmeyen bir bölgeyi sora sora öğrenme çabası, çocuk işçiler, çocuk kaçırılmaları, parasızlık ve geçim sıkıntısı gibi konuları hikayenin odağına alan film, oldukça hüzünlü, bir o kadar da düşündürücü bir çalışma olmuş.
Yılın En İyi Filmlerinden: Aşk / Her

Yılın En İyi Filmlerinden: Aşk / Her

  • herYönetmen: Spike Jonze
  • Yapım: 2013, ABD
  • Tür: Dram, Romantik
  • Oyuncular: Joaquin Phoenix, Scarlett Johansson, Amy Adams
  • Süre: 120 dk

“Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte nadir bulunan bir şeye dönüşecek olan el yazımı mektupları yazarak kazanmaktadır. Ve bugünlerde artık insanların işlerini bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka sistemi sunan yeni bir telefon modeli, onu son derece çekici bir kadın olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan Samantha, Theodore’u dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla bambaşka bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla arasındaki ilişki de gitgide tuhaflaşır.
1999’da Being John Malkovich filmiyle Oscar adaylığı kazanan çok yönlü sinemacı Spike Jonze’un son uzun metrajlı filmi, yalnızlık ve yaratıcılık sıkıntısı çeken bir yazarın dram ve komediyle yoğrulan öyküsünü beyazperdeye taşıyor. Filmin başrolünde Joaquin Phoenix yer alırken, Scarlett Johansson da gizemli bilgisayar uygulamasına sesiyle hayat veriyor.”

Çok beğendiğim filmlerin yorumunu yazarken zorlanıyorum, zira ne kadar iyi olduğunu izlemeden anlamanız zor gibi geliyor.

Spike Jonze senenin en beğendiğim, en çarpıcı ve en melankolik filmlerinden birine imza atmış. Senaryo bence kusursuz. Derdini, anlatmak istediklerini öyle temiz ve nokta atışlarıyla anlatıyor ki, ne bir eksik, ne bir fazla.

Bilmediğimiz bir yakın gelecekte geçen film, Los Angeles’ın silüetiyle tamamlanmış ama bilim kurgu gelecekleri gibi abartılar yerine daha sade bir gelecek tasarlanmış. Hem mekan seçimleri, hem kıyafetler (yüksek beller ve ana renkler geri dönmüş, malum moda tekrar eder), hem teknolojik gelişmelerle yaratılan bu geleceği hemen içselleştirmemiz için harika görüntü yönetimi yapmış Hoyte Van Hoytema. Hem iç mekan çekimlerinde, hem dış mekanlarda ışık kullanımı çok başarılıydı. Hele finalde gün ışığında uçuşan o toz zerrecikleri…

İnsanın boğazına koskoca bir yumruk tıkayan filmde halihazırda çok beğendiğim Joaquin Phoenix inanılmaz bir iş çıkarıyor. Film boyunca beni defalarca ağlatan Phoenix, karşısında bir oyuncu olmadan aşkı maksimum bu kadar iyi anlatabilirdi diye düşünüyorum ve Oscar adaylığı almamasına inanamıyorum! The Master’daki performansını da çok çok başarılı bulmuştum ve henüz kısa bir zaman geçmişken, Thedore rolüyle kendi başarısının üstüne çıktığını düşünüyorum.

Filmin naif, romantik, melankolik ve sade haline hizmet eden Arcade Fire grubunun imzası bulunan müziklerini filmden bağımsız olarak mutlaka dinlemelisiniz. Ayrıca Scarlett Johansson ve Phoenix’in beraber söylediği The Moon Song, gerçekten hem filmi, hem filmin vurguladığı yalnızlık duygusunu öyle bir anlattı ki… Aşağıya ekledim.

Her şeyini beğendiğim filmde Scarlett Johansson’a ayrı bir parantez açmalıyım. Zira hiç görünmeyip, sadece sesiyle var ettiği Samantha’ya öyle bir ruh veriyor ki film boyunca hiç sorgulamadan inanıp izliyorsunuz (dinliyorsunuz). Amy Adams ise duru oyunculuğu ile bekleneni veriyor.

İzledikten günler sonra bile kafamı meşgul etmeye devam eden, büyük bir boşluğa düşüren bu filmi mutlaka izleyin. Senenin ve belki uzun yılların başyapıtlarından olduğunu düşünüyorum.

İyi seyirler,

httpv://www.youtube.com/watch?v=Ml00a-o6VDI

The Other Boleyn Girl ? Boleyn Kızı

The Other Boleyn Girl ? Boleyn Kızı

  • Tür : Romantik / Dram / Tarihi
  • Yönetmen : Justin Chadwick
  • Yapım : 2007, ABD / İngiltere
  • Oyuncular: Natalie Portman, Scarlett Johansson, Eric Bana, Jim Sturgess, Mark Rylance , Kristin Scott Thomas , David Morrissey , Benedict Cumberbatch, Oliver Coleman , Ana Torrent, Eddie Redmayne

Kitabını aldığım ve filminin vizyona girdiği tarihi yıllar öncesini gösteren Boleyn Ailesi ile ancak tanışabildim. Kostümler ve yaratılan gri hava ile İngiltere Krallığının geçirdiği dönemleri aktarma konusunda oldukça başarılı olan film, bir tarih filmi olmaktansa aşk üçgenine odaklanıyor. 15yıl süren olayları 2 saat içerisinde anlatmaya çalışan Chadwick, gelişmeleri oldukça hızla aktarıyor ve daha olanları hazmedemeden seyirciyi final ile karşı karşıya bırakıyor.

Beklentileri yüksek tutmadan yüksek kaliteli bir ekranda izlemenizi tavsiye ederim.

Konu:

Bu iki kız kardeşin arasına giren tek birşey var: Bir Kraliyet!

Bir krala duyulan aşk, iki kardeşi ancak bu kadar birbirinden ayırabilirdi.

Kadınların kaderini babalarının belirlediği bir dönemde iki kız kardeşten biri kurallara uyarken bir diğeri boyun eğmedi.

İstediğiniz herşeye sahip olmak için tek yapmanız gereken en çok sevdiğiniz kardeşinize ihanet etmek olsa ne yapardınız?

Iron Man 2

Iron Man 2

  • Orjinal İsim: Iron Man2
  • Tür: Aksiyon
  • Yönetmen: Jon Favreau
  • Yapım: 2009, ABD
  • Süre:
  • Oyuncular: Scarlett Johansson, Robert Downey Jr., Sam Rockwell , Samuel L.Jackson,  Leslie Bibb, Mickey Rourke, Gwneth Paltrow, Jon Favreau, Don Cheadle,  Clark Gregg, John Slattey

“Yönetmen Jon Favreau ve Oscar?a aday gösterilen Robert Downey Jr?ı tekrar bir araya getiren ?Iron Man 2?de, milyarder mucit Tony Stark?ın zırhlı Süper Kahraman Iron Man olduğu tüm dünya tarafından bilinmektedir.

Teknolojisini orduyla paylaşması için hükümetten, basından ve halktan baskı gören Tony, bilginin yanlış ellere geçmesinden korktuğu için Iron Man zırhının sırrını açıklamak istemez.

Yanında Pepper Potts, ve James ?Rhodey? Rhodes ile birlikte, Tony yeni ittifaklar kurar ve yeni büyük güçlerle yüzleşir.”

Robert Downey Jr.’ın enerjisine bayılıyorummm! Kendisini bu sene Sherlock Holmes’ta izlediğimde inanılmaz etkilenmiştim.. O yüzden İron Man 2’ye koşa  koşa gittim. (Üstelik serinin 1.ci filmini izlememiştim!)

Ve iyi ki gitmişim…

Müthiş oyunculuk.. inanılmaz başarılı efektlerle dolu 1,5 saat geçirdim. Film bi 10 saat daha sürse izleyebilirdim.

F1-Monaco pistindeki “The Wrestler'”dan sonra yeniden doğduğuna inandığım Mickey Rourke ile olan sahneler nefes kesiciydi.

Mutlaka tavsiye ediyorum.

Not: Filme beraber gittiğim sevgili arkadaşımın Robert’a hayranlığı sebebiyle yaptığı araştırmalarda bulduğu Elton john klibini de sizlerle paylaşmak isterim. Video için tıklayınız.