Kısa Kısa #16- 2014 Komedilerinden Chef, Tammy ve The Interview

Kısa Kısa #16- 2014 Komedilerinden Chef, Tammy ve The Interview

Yeni yılın ilk yazısında izleyenleri keyiflendirecek komedileri ele almak istedim. Mutlu bir sene geçirmenizi dilerim.

İyi seyirler,

Chef / Şef

  • şef Yönetmen: Jon Favreau
  • Tür: Komedi
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Jon Favreau, Sofia Vergara, John Leguizamo
  • Süre: 114 dk

“Carl Casper şık bir restoranda çalışan bir baş aşçıdır. Kendi mutfağına ait yemekleri nefistir ama lokantanın menüsüne bağımlı çalıştıkça yaratıcılığı ve ona bağlı olarak da yemeklerinin lezzeti düşüşe geçer.  Üstelik önemli bir gurmenin yemekleri hakkında yaptığı olumsuz eleştiriler Carl için bardağı taşıran son damla olur. Yeteneğine rağmen kariyerinde düşüşe geçtiğini hisseden Carl’a tam da bu dönem bir teklif gelir: ikinci el bir bir yemek karavanı al ve kendi  işinin patronu ol! Oğlu Percy ve eski bir arkadaşı olan Martin?in yardımıyla Carl Amerika yollarında yemeğe ve yeni lezzetlere ve de en önemişi hayata dair tutkusunu yeniden keşfedecektir.”

Özellikle gastronomi merakı olan seyircileri içine çeken filmi tanımlamak için bence tek bir kelime yeterli: samimi! Hem senaristliğini hem yönetmenliğini hem de baş rolünü üstlendiği filmi ile önce samimiyeti sonra gerçekçiliği yakalayan Jon Favreau, adeta gerçek bir şef olduğuna inandırıyor. Aylarca usta şeflerden ders alarak gösterdiği performans, filmin temel gücü oluyor. Hayallerin peşinden koşmak, idealler, sosyal medyanın gücü ve aile bağları konularının etrafında dönen film ortalama hikayesine rağmen ortalamanın üstünde bir seyirlik olmuş.

Modern Family’den hayranı olduğum Sofia Vergara, her türlü hayranı olduğum Robert Downey Jr. , Dustin Hoffman ve bir miktar Scarlett Johansson ihtiva eden Chef, Iron Man gibi dev prodüksiyonlara imza atmış Favreau’nun kişisel arşivine katmak istediği küçük ama değerli bir parça olmuş.

Özellikle yemeklere ve işin mutfak kısmına ilgi duyanların izlemesini tavsiye ederim.

tammyTammy /Baş Belası

  • Yönetmen: Ben Falcone
  • Tür: Komedi
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Melissa McCarthy, Susan Sarandon, Toni Collette
  • Süre: 97 dk

“Orta yaşlarına yaklaşmış bir kadın hayatına dair ne var, ne yoksa kaybeder. İşi, arabası ve hatta evini dahi elinden kaçırır. Ne yapacağını bilemez halde çare arayan kadın çareyi büyükannesine yanaşmakta bulur. Birlikte yapacakları bir yolculuk her şeyi değiştirecektir.”

İçimizdeki Melissa McCarthy aşkı bambaşka zira sayıları çok fazla olmayan kadın komedi oyuncularından biri. Ülkemizde Mike & Molly ile biliniyor olsa da tüm dünyada özellikle Bridesmaids ile hakettiği ünü kazandı yetenekli oyuncu. Eşi Ben Falcone’un ilk yönetmenlik deneyimi olan Tammy’de başrolü sırtlayan McCarthy dışında, Susan Sarandon, Allison Janney ve Kathy Bates gibi müthiş kadın oyuncuları barındıran film aslında komedi görünümlü bir dram ve yol filmi. Her ne kadar bir dolu ünlü ve başarılı oyuncuyu barındırıyor olsa hikayesinin pek ilgi çekici bir yanı olmayışından tüm film çok havada.

Sadece oyunculuklar için izlenebilecek bir film…

theinterviewThe Interview 

  • Yönetmen: Seth Rogen, Evan Goldberg
  • Tür: Komedi, Aksiyon
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: James Franco, Seth Rogen, Lizzy Caplan
  • Süre: 112 dk

“İlgiyle izlenen bir talk show programı, piyasaya yeni giren yapımcıyla ve karizmatik sunucusuyla yayınlandığı televizyon kanalında başarıyla devam etmektedir. Televizyon dünyasının durmaksızın üreten fabrikası, işlerken pek çok sırrı örter ve karanlık ilişkileri gizler. Tutunmaya çalışırken bir dakikada boğazına kadar batılabilirken tuhaf olaylar da etrafında gelişmeye başlar. Yapımcı ve sunucu da şov dünyasının kendileriyle ilgili yaptığı planlardan habersizdir.  Bu planların içinde Kuzey Kore’nin başındaki diktatörün suikast komplosu da yer almaktadır.”

Sanıyorum bu senenin en ciddi polemiğini yaratan film oldu The Interview. Kuzey Kore ve ABD arasında devlet başkanlarının da dahil olduğu ciddi bir kriz yaratan filmin yapımcısı Sony, krizi fırsata çevirip, artan merakı kullanarak filmini internet üzerinden seyircisiyle buluşturdu ve ciddi sayıda seyirciye ulaştı.

Filmi izleyince Kuzey Kore’nin filme tepkisini anlıyor olsanız da, işin bu denli tehditkar bir boyuta ulaşmasının saçma olduğunu fark edeceksiniz. Zira her ne kadar Kuzey Kore lideriyle ilgili çok fazla aşağılamaya dayalı mizah barındırıyor olsa da Amerikan görsel medyasıyla ilgili de çok önemli tespit ve eleştiriler mevcut. Fakat her şeyin ötesinde film komik.

Şahsen absürd komediyi çok nadir komik bulan biriyimdir ama The Interview’da özellikle James Franco’ya kahkahalarla güldüm. Bu bakımdan amaçlarına ulaştıklarını ve çok fazla şey beklemeden, sadece gülmek isteyen absürd komedi sevenlerin keyifli vakit geçirmek için izleyebileceğini düşünüyorum.

İyi seyirler,

Maymunlar Cehennemi: Başlangıç – Rise of the Planet of the Apes

Maymunlar Cehennemi: Başlangıç – Rise of the Planet of the Apes

  • Yapım: 2011 ~ ABD
  • Tür: Aksiyon,  Bilim Kurgu,  Dram,  Macera
  • Yönetmen: Rupert Wyatt
  • Süre: 2 saat
  • Oyuncular: James Franco,  Tom Felton,  Freida Pinto,  Andy Serkis,  Don Cheadle,  Brian Cox, John Lithgow
” İlki 1968 yılında çekilen Planet of the Apes serisinin en yeni filmi olan Rise of the Planet of the Apes, safkan bir bilimkurgu/aksiyon…San Francisco’da ve günümüzde geçen hikayede genetik mühendislerinin, maymunların beyinlerini geliştirmek için yaptıkları deneyler sonucunda maymunların insanlar üzerinde üstünlük kurmak için açtıkları savaş konu ediliyor.Filmin kadrosunda geçtiğimiz yıl Oscar’a aday olan James Franco’nun yanı sıra,Freida Pinto, John Lithgow ve Brian Cox gibi isimler de var.Rupert Wyatt’ın yönettiği film, önceki orijinal filmlerin senaryosundan devam etmiyor ama onlardan bazı etmenler alarak daha da orijinal bir yeni hikaye yaratıyor. Mitolojinin bir kısmını ele alıyor diyebiliriz. Film aynı zamanda devamının çekilebilmesine yardımcı olacak öğeler de içeriyor.”
*
1968 yılında  Franklin J. Schaffner tarafından ilki çekilen ve sinema tarihinin en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olan Maymunlar Cehennemi’nin eski versiyonlarını çok önce izlemiştim. Fransız yazar  Pierre Boulle’nin kitabından uyarlanarak sinemaya aktarılan serinin yeni başlangıcını bu film açıyor.
Filmin başlangıcı çok güzel. İlk sekanstan itibaren oldukça seri ve hızlı gelişiyor olaylar. Herşey dozunda ve abartılmadan, gereksiz hiç bir sahne olmadan başarıyla gidiyor. Sadece, film sırf maymunlar ve erkeklerden oluşmasın diye, Slumdog Millioner’deki rolüyle tüm dünyayı etkileyen Freida Pinto’nun dahil edilmeye zorlandığı sahneler gereksiz ama allahtan kısa olduğundan çok rahatsız etmiyor.
*
İlk yarıda maymun Ceasar’ın annesinin ölümü, yanında kaldığı aileyi korumak isterken kafese kapatılması ve Harry Potter’daki Draco Malfoy karakteriyle aklımıza kazınan ve yine oldukça kötü bir karakterle karşımızda olan Tom Felton’un tarafından işkence görmesi sahneleri çok acıklı. Bir bilim kurgu yapımından beklenmeyecek derecede duygusu olan filmin bazı sahnelerinde gözlerim yaşardı, yüreğim ağzımda izledim.
*
Konu itibariyle “bir grup bilim adamı deney yapar ama sonuçları ve yan etkileri istedikleri gibi değildir” şeklindeki binlerce filmden biri gibi dursa da, hemen her sahnede verdiği mesajlar ve metaforlarla bu kategoriden ayrılan film, ciddi bir “düzen  eleştirisi” bombardımanı yapıyor.
Oyunculuklar için, söylenecek sözlerin tamamını maymun Ceasar rolünü “performans yakalama” tekniği ile gerçekleştiren, deyim yerindeyse gözleriyle oynayan  Andy Serkis’e söylemeli. Zira hem teknoloji anlamında, hem de oyunculuk bakımından inanılmaz bir iş çıkmış. (Aşağıda, yapılan işin önemini ve güzelliğini anlayabileceğimiz bir video mevcut.)
En son kayaların arasında sıkışmış halde 127 Saat’te, sonrasındaysa Oscar töreni sunumunda bıraktığımız James Franco ise standart bir oyunculuk performansı sergiliyor. Hiçbir gerçek hayvanın kullanılmadığı filmdeki tüm maymunlar ise inandırıcılık açısından inanılmazlar. Tüm fiziksel özelliklerin  birebir maymunlarla eşit olduğu filmde, gelişmiş zekaları vurgulamak için insan gözleri kullanılmış. Filmi izleyen birçok kişi maymunlarda insan gözünün inandırıcılığı azalttığını düşünse de, benim fikrim tamamiyle tersi yönde.
*
Hemen herkesin gözüne batan, özellikle üretilen ilaçlarla ilgili bölümlerdeki mantık hatalarını, hızlı kurgusuyla unutturan film, senenin en başarılı Hollywood yapımlarından biri bence. Hem sunduğu görsel şölen, hem anlatılan hikayenin alt metnindeki mesajlar açısından herkese izlemesini tavsiye ediyorum.
İyi seyirler,
*
Not: Gece seanslarını oldukça severim. Bu sefer genelde gittiğim Capitol yerine Nautilus’ta izledim filmi. 00.00 seansına gittiğimde üstkat giriş kapatılmış, yürüyen merdivenlerse çalışmıyordu. Çıkıştaysa sadece bir otopark çıkışı açık bırakılmıştı. Hem gece seansına film koyup, salonun yarısını doldurmak, hem de düzgün yönlendirmeler yapmayıp çalışmayan merdivenlerden bir aşağı bir yukarı dolandırmak olmuyor. Nautilus-Cinebonus yöneticilerinin Capitol’e gidip bir gece seansı izlemelerini ve çıkışta nasıl yönlendirme levhaları ve bariyerlerle misafirlerini yormadan kontrol altında çıkışlara yönlendirdiklerini görmelerini tavsiye ederim.
127 saat – 127 hours

127 saat – 127 hours

  • Tür : Dram /
  • Yönetmen : Danny Boyle /
  • Yapım : 2010, ABD / İngiltere /
  • Süre: 93 dk. /
  • Oyuncular: James Franco (Aron Ralston) , Kate Mara , Lizzy Caplan (Sonja) , Amber Tamblyn ,Clémence Poésy /

“Genç bir dağcı olan Aron, Utah yakınlarında büyük bir kaya parçasının arasına sıkışır ve 5gün boyunca hayatta kalma mücadelesine giren Aron Ralston’un gerçek hikâyesi… 5 gün boyunca kolu kayaya sıkılmış, susuz ve aç kalan Aaron, arkadaşlarını, sevgilisini (Clémence Poésy), ailesini ve yolda kazadan tam önce karşılaştığı iki dağcı kızı (Amber Tamblyn ve Kate Mara) hatırlamaktadır. 5 gün boyunca yaralı halde sıkışıp kalma hali ve içsel sorunlarıyla karşılaşmak zorunda kalan Aaron aynı zamanda cesareti ve kendisini metrelerce derinlikteki bu beladan kurtarmaya yarayacak tüm yönleriyle de yüzleşir ve sonunda kurtulur. Dinamizmini hiç kaybetmeyen film, izleyiciye daha önce hiç yaşamadıkları bir yolculuk vaat ederken hayattaki seçimlerimizle ilgili sıra dışı bir hikâye sunuyor.”

Aron Ralston’un hikayesini duymayan kalmadı sanıyorum. İnsanın hayatta kalabilmek için yapabileceklerinin neler olabileceğini anlatan filmin tamamını, bu seneki Oscar ödül töreni sunucularından James Franco götürüyor.

James Franco, büyük bir bölümünde sadece yüzünün göründüğü filmde, müthiş bir performans sergiliyor. Gerçek bir hikayeden esinlenen film, bir mekan, bir kaya ve bir adam dışında ögelerin azlığına rağmen Danny Boyle’un kamera açıları ve renkleri sayesinde kendini  izlettiriyor.

Franco ruh halini perdeye öyle güzel taşıyor ki, kolum uyuştu, içim sıkıldı, daraldım, bunaldım… Sıkışma sahnesi uzunca olduğundan bir ara kopar gibi oldum ama filmin süresi zaten kısa olduğundan toparlandı. Duygusu o kadar yüksek bir filmdi ki,  Aron su içtiği matarayı yere düşürür gibi olduğunda çığlık attım resmen.

Ayrıca unutmadan belirtmeliyim, kamerayla konuşup program sunduğu (talkshow yaptığı) sahnede Franco inanılmaz bir iş çıkartıyor. Tek kelimeyle müthiş!

Kalbi kaldırabileceklerin (kanlı sahneler mevcut) muhakkak izlemesini tavsiye ederim. Hayatla ilgili birçok ders çıkartacağınıza eminim.

İyi seyirler,

Ye Dua Et Sev – Eat Pray Love

Ye Dua Et Sev – Eat Pray Love

  • Tür: Dram
  • Yönetmen: Ryan Murphy
  • Yapım: 2010, ABD
  • Oyuncular: Julia Roberts, James Franco, Javier Bardem, Billy Crudup, Richard Jenkins

Filmi o kadar başarısız buldum ki, bir şey yazmak gelmedi içimden. Kitabın “bestseller” olmasının rüzgarını arkasına alarak ve ünlü Hollywood oyuncularını kullanarak sinemaya izleyici çeken filmde maalesef hiçbir konuda başarı yok.

Tam olarak yazmak istediğim herşey zaten yazılmış, o yüzden affınıza sığınarak sahneyi Ali Ercivan’a bırakıyorum.

Eleştrileri için tıklayınız.

“Elizabeth Gilbert’in filmle aynı ismi taşıyan ve kendi hayat deneyiminden yola çıkarak yazdığı kitaptan beyazperdeye uyarlanan filmde, acılı bir boşanmanın ardından kendini bulma ümidiyle İtalya, Hindistan ve Bali’yi kapsayan uzun bir gezi turuna çıkan Elizabeth’in hikayesini anlatıyor.”