Kısa Kısa #15 – 2013 Dünya Sinemasından: No se aceptan devoluciones, Tracks ve Neposlusni

Kısa Kısa #15 – 2013 Dünya Sinemasından: No se aceptan devoluciones, Tracks ve Neposlusni

Geçen seneden kalma filmlerle ilgili kısa notlarıma devam ediyorum. Şimdi sırada dünya sinemasından izlediğim, birbirinden tamamen farklı 3 film var:

instructionsnotincludeNo se aceptan devoluciones / Instructions not included / Çocuk Büyütme Rehberi

  • Yönetmen: Eugenio Derbez
  • Tür: Dram, Komedi
  • Yapım: 2013,Meksika
  • Oyuncular: Eugenio Derbez, Loreto Peralta, Jessica Lindsey
  • Süre: 115 dk

?Valentin, bir gün kapısında sahipsiz bir bebek bulur. Bebeğin annesinin izinden Meksika?dan Los Angeles yollarına düşer, kendisine ve yeni kızı Maggie?ye yeni bir yuva bulur. Valentin, ideallerdeki gibi bir baba olmasa da Maggie?ye 6 yıl boyunca bakar ve onu büyütür. Bu sırada kendisi de geçimlerini sağlamak için Hollywood’da dublörlük yapmaktadır. Baba-kız keyifli ve sorunsuz bir şekilde yaşayıp birbirlerini büyütürken, birden Maggie?nin annesi beklenmedik biçimde ortaya çıkar!”

Çalışırken bir yandan sıradan bir komedi izleyeyim diye seyretmeye başladığım film, başlarda tam da tahmin ettiğim gibi gitse de, ortalarda seyir değiştirmeye başladı. Ters köşe finali ise oldukça dramatikti. Özellikle minik oyuncu Loreto Peralta’nın müthiş oyunculuğuyla beklentilerimin üzerinde bir film izledim. “Baba ve kız çocuk” hikayelerini sevenlerin, mendilleri ile birlikte izleyebileceği bir yapım…

Tracks / Çöldeki İzlertracks

  • Yönetmen: John Curran
  • Tür: Dram, Biyografik
  • Yapım: 2013,Avustralya
  • Oyuncular: Adam Driver, Mia Wasikowska , Emma Booth
  • Süre: 112 dk

?1977 yılında Robyn Davidson adında genç bir kadın, Batı Avusturalya?da  Brisbane’den çölün ortasındaki Alice Springs’e gitmek ister. 24 yaşında bir genç kadın olan Robyn Davidson, bu yolu yürüyerek katetmeyi ailesine ve arkadaşlarına rağmen gerçekleştirmeye kararlıdır. Öncelikle yolculuğu için gerekli ekipmanı ve yiyeceği ayarlaması gerekmektedir. Bir köpek ve dört deveyle çıkacağı 2700 km’lik yolculuk için her şeyini tamamlaması 2 yılı bulur. Vahşi hayvanlar ve susuzluk gibi faktörleri de barındıran bu uzun yürüyüşüne ona National Geographic fotoğrafçısı Rick Smolan da eşlik edecektir. Büyük yolculuktan hemen önce tanışan ikilinin uzun bir yolu, doğayla ve birbirleriyle ilgili de keşfedecek pek çok şeyi vardır.”

Avustralyalı yazar Robyn Davidson?ın kendi anılarını yazdığı otobiyografik kitabından uyarlanan filmin konusu itibariyle Into The Wild’ı hatırlatsa da, ayrıştığı noktalar çok fazla. Bu filmde Davidson’ın kendisi dahil yolculuğun neden yapıldığı veya karakterin derinliğiyle ilgili pek fikriniz olmuyor, fakat çöl yollarındaki günleri ve bir kadın olarak çıktığı macerayı izlemek pek keyifliydi.

Pek çok yerde kitabın daha anlamlı olduğunu okudum, film, amacı anlamak niyetindekiler için yetersiz kalabilir. Fakat hangi yoldan olursa olsun bu hikayenin varlığıyla tanışmak güzel. İyi seyirler,

Neposlusni / The Disobedient / Haylazneposlusni2

  • Yönetmen:Mina Djukic
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2013,Sırbistan
  • Oyuncular: Hana Selimovi?, Mladen Sovilj, Danijel Sike
  • Süre: 112 dk

?Lazar, yurtdışında geçirdiği 3 yıldan sonra doğduğu topraklara geri dönmüştür. Gittiği bir cenazede de eski arkadaşı Leni’ye rastlar. Kendisi gibi 20’lerinin ortasında olan Leni depresifliğe kaçan melankolik bir yapıya sahiptir ve tıpkı Lazar gibi henüz hayatına tam olarak şekil verebilmiş değildir. Leni ya mevsimini eczacı olan babasının yanında çalışarak geçirecektir. Uzun süre sonra gerçekleşen karşılaşmaları, ikili arasında bir elektriklenme yaratır. Öyle ki bisikletlerine atlayıp on günlük bir yolculuğa çıkmaya karar verirler. Çok iyi anlaşmalarına rağmen aralarındaki bağın çocukluktan gelen masum bir dostluk mu yoksa filizlenen derin bir aşk mı olduğuyla ilgili gelgitler söz konusudur. Ancak bu belirsizliğin nereye kadr gideceğiyle ilgili başta ikisinin de bir fikri yoktur. “

Sundance film festivali dahil bir çok festivalde gösterilen filmi, İF sayesinde izledim. İlk yarısı derli toplu olsa da, tıpkı hikayenin başrolleri gibi savrulan ikinci yarı nedeniyle film bir miktar hayal kırıklığı yarattı. Çok “değişik” karakterler olmalarına karşın ilk dakikadan itibaren Leni ve Lazar’ı  kabullenmemizi sağlayan oyuncular, filmdeki o hüzünlü yaz havası, görüntü yönetimi ve bisiklet sahneleri için izlemeye değer.

İyi seyirler,

Kısa Kısa #3 – İf2014 – Neposlusni, Under The Skin ve Siddharth

Kısa Kısa #3 – İf2014 – Neposlusni, Under The Skin ve Siddharth

Bu sene İf’in açılışını “İstanbul Hayali” isimli belgeselle yapmıştım. O kadar sevdim ki, ayrı bir yazı olarak ele aldım, hatta üzerine kitaplar alıp okumalar yapacağım. Başka çok seveceğim ve/ya hakkında uzun yazmak isteyeceğim filmler olursa yine ayrıca yazarım, fakat kısa bahsetmek istediklerimi Kısa Kısa serisinde bulabilirsiniz.

Neposlusni / Haylaz

  • neposlusniYönetmen: Mina Djukic
  • Tür: Romantik, Macera,
  • Yapım: 2013, Sırbistan
  • Oyuncular: Hana Selimovic, Mladen Sovilj, Daniel Sike
  • Süre: 106 dk

“Sırbistan’dan gençlik isyanı ve ruh ikizliği üzerine yenilikçi bir film.

Leni ve Lazar, 20?li yaşlarının ortalarında, hayatlarına daha yön verememiş iki eski arkadaştır. Leni hafif depresiftir ve yaz mevsimini babasının eczanesinde çalışarak geçirecektir. Lazar 3 sene yurtdışında kaldıktan sonra kasabaya geri dönmüştür. Bir cenazede karşılaşan iki gencin aralarında bir kıvılcım çakar ve bisikletlerine atlayıp 10 günlük bir gezintiye çıkarlar. Bir yandan çok iyi anlaşıyorlardır, ama diğer yandan ilişkilerinin adını koymazlar. Arkadaşlık ve aşk, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki buğulu bölgede gezinen Leni ve Lazar daha ne kadar böyle devam edebileceklerdir? Dünya prömiyerini Sundance Film Festivali?nde yapan Sırbistan filmi Haylaz, hikâye yerine anlara, tatlara ve hislere odaklanırken, yer yer bir müzik klibini, yer yer bir performansı, yer yer de Terrence Malick filmlerini andırıyor. Mina Djukic?in bu ilk filmi, gençlik isyanı, masumiyet ve özgürlüğe yaklaşımıyla da Çek Yeni Dalgası ve eski Yugoslav sinemasından izler taşıyor.”

Yönetmenin ilk filmi olan Haylaz, diyaloglar yerine vücut dilini ön plana çıkaran bir çocukluk aşkını Amerikan bağımsızları tadında anlatıyor. Haylaz, anı yaşayan, içlerindeki çocukla büyümüş bu ikiliye ilk dakikalarda alışıp, sonrasında yaptıkları bir çok abartı şeyi bile normal karşılayabiliyorsunuz.

İnsanın yüzünde bir gülümse bırakan yolculuk filminin, müziklerini, sinematografisini, oyunculuklarını beğendim. Senaryosu ise kendi içinde dengeliydi ama amacın bir hikayeden çok, hikayenin bir kısmını anlatmak olduğu kanısındayım. Ayrıca filmin içinde zamansız olarak beliren anlatıcıyı da çok sevdiğimi eklemeliyim.

Yönetmenin sonraki filmlerini merakla bekliyorum.

Under The Skin / Derinin Altında

  • under the skinYönetmen: Jonathan Glazer
  • Tür: Gerilim, Bilimkurgu
  • Yapım: 2013, İngiltere
  • Oyuncular: Scarlett Johansson, Antonia Campbell-Hughes, Paul Brannigan
  • Süre: 107 dk

“Jonathan Glazer’ın Birth’ün devamı niteliğindeki bu nefis filminde, ?dünyaya düşen kadın’ Scarlett Johansson’ın ta kendisi.

Scarlett Johansson dünyaya erkek otostopçuları yakalamak için gönderilmiş bir uzaylıyı oynuyor. Ne kadar donuk ve buz gibi görünse de, dolgun kırmızı rujlu dudaklardan kürk mantosuna noir filmlerinden çıkma bir femme fatale?den çok farkı yok aslında. İskoçya?nın ıssız mahallelerinde araba süren bu seksi kadının neyin peşinde olduğu ya da kim olduğu hakkında bir fikrimiz yok. Kült filmleri ve videolarıyla tanıdığımız Jonathan Glazer uzun yıllar sonra gene tuhaf ve görselliğiyle zihin açıcı bir filmle karşımızda. Halüsinatif ve rüya gibi sıfatlarını sonuna kadar hak eden film, sosyal gerçekçi bir arkaplanda oldukça tensel ve duyusal bir biçimde sizi yavaş yavaş içine çekiyor. Michel Faber?in aynı adlı kült romanından uyarlanan film, insan olmaya ve hissetmeye dair bir meditasyon adeta. Yarattığı etkiyle uzun bir süre derinizin altında kalacağı kesin!”

Bu filmi sevmeyenler olarak ana akım sinema insanı, deneysel ve sanatsal işlere kapalı kişi yaftası yiyeceğimizi biliyorum ve herkesin fikrine sonsuz saygılıyım ama sırf sinematografisi güzel diye bir filmi beğenemeyeceğim. Çok sıkıldım. “İnsana dair her şeyi anlatıyor” denilen konusundan hiçbir şey anlamadım, insana dair bir çıkarım da yapamadım. Tek ilgimi çeken Johansson’un oynadığı karakterin geçirdiği değişimi izlemek oldu.

Deneysel bir şeyler izleyeceğimizi bilerek gittik tabi ki ama en azından bir senaryosu olsaydı da o güzelim görüntüler, teknik açıdan çok başarılı sahneler ve Scarlett Johansson gibi bir oyuncu anlam kazansaydı.

Siddharth

siddharth_ver2_xlg

  • Yönetmen: Richie Mehta
  • Tür: Dram,
  • Yapım: 2013, Kanada
  • Oyuncular: Rajesh Tailang, Tannishtha Chatterjee, Geeta Agrawal Sharma, Naseeruddin Shah
  • Süre: 96 dk

“Oğlunun peşindeki bir babanın bitmek bilmeyen arayışı, hiç gitmek istemeyeceği bir yerde mi sonlanacak?

Sokaklarda fermuar tamiri yaparak hayatını kazanmaya ve iki çocuğuyla karısına bakmaya çalışan Mahendra, kendini bir anda ülkenin öte yanında bir yerlerde, karanlık sokaklarda oğlunu ararken bulacaktır. Mahendra, evin geçimine yardım etmesi için 12 yaşındaki oğlu Siddharth?ı başka bir kasabadaki bir fabrikaya kaçak işçi olarak göndermiştir. İki hafta sonra dönmesini beklediği oğlu gelmeyince, Mahendra kendini sokaklara vurur. Siddharth belki de çocuk tacirlerinin elindedir. Ebeveynlerin çocuk sevgisinin sınırsızlığını, umutsuzluk çizgisini umuda çevirmeye çalışarak anlatan film, Hindistan?ı köşe bucak dolaşan bir babanın, gerçeği asla kabullenememe hikâyesini anlatıyor. Film, yönetmen Mehta?nın bir taksiciyle gerçekleştirdiği sohbetten esinlenerek beyazperdeye uyarladığı gerçek bir olaya dayanıyor.”

Digiturk Galaları kapsamında gösterilen filmi yönetmeni ile birlikte izledik. Film başlamadan önce “Çok kişisel bir hikaye gibi görünebilir, ama değil. Dünyaya dair bir göndermesi yok gibi gözükebilir, ama var.” diyerek ipucu veren yönetmenin ne demek istediğini, film boyunca anladık.
Hepimizin elimizden telefonunu düşürmediği bir çağda, kaybolan oğlunun bir resminin bile olmaması, oğlunu kaçırdıklarını tahmin ettiği pek bilinmeyen bir bölgeyi sora sora öğrenme çabası, çocuk işçiler, çocuk kaçırılmaları, parasızlık ve geçim sıkıntısı gibi konuları hikayenin odağına alan film, oldukça hüzünlü, bir o kadar da düşündürücü bir çalışma olmuş.