4.Yeşilçam Ödülleri Gecesi Yorumları

4.Yeşilçam Ödülleri Gecesi Yorumları

Bu yıl 4.sü düzenlenen Yeşilçam ödülleri sahiplerini buldu.Gece ile ilgili kısa bazı notlarım olacak.

  • Ne olur bir daha Halit Ergenç ve Cansu Dere herhangi bir tören sunmasın. Tamamı kağıttan okunarak gece mi sunulur yaaa???!?!? O kağıtlar arada bir bakmanız için elinize veriliyor yahu!
  • Meltem Cumbul’un Emek Sineması hatırlatması iyiydi de, Engin Günaydın’ın sesini küçümseyerek taklit etmesi çok kötü oldu. Engin Günaydın oldukça bozuldu.
  • Seren Yüce’nin Emek Sineması hatırlaması iyiydi de, Bartu Küçükçağlayan’ın saçı başı daha iyiydi. (Dağınık severim =)
  • En iyi yönetmen ödülünü takdim eden Tuncel Kurtiz’in, ” Bana da bir filminde rol verir misin” diye Reha Erdem’e sorması takdire şayandı. Reha Erdem’in konuşamaması ise olaydı.
  • Cem Yılmaz’ı çok beğenmeme rağmen, ödül onun hakkı değildi.
  • Halit Ergenç ve Cansu Dere’yi söylemiştim dimi? Aman diyim…
  • Çoğunluk filmini izleyin.

EN İYİ FİLM

Av Mevsimi
Çoğunluk *************************************************
Eyyvah Eyvah
Kavşak
Kosmos

EN İYİ YÖNETMEN
Selim Demirdelen (Kavşak )
Reha Erdem (Kosmos) *************************************************
Ömer Faruk Sorak (Yahşi Batı)
Yavuz Turgul (Av Mevsimi)
Seren Yüce (Çoğunluk)

EN İYİ ERKEK OYUNCU
Tansu Biçer (Beş Şehir)
GÜven Kıraç (Kavşak )
Bartu Küçükçağlayan (Çoğunluk)
Sermet Yeşil (Kosmos)
Cem Yılmaz (Yahşi Batı)*************************************************

EN İYİ KADIN OYUNCU
Demet Akbağ (Eyyvah Eyvah) *************************************************
Sevinç Erbulak (Prensesin Uykusu)
Demet Evgar (Yahşi Batı)
Esme Madra (Çoğunluk)
Türkü Turan (Kosmos)

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU
Zafer Algöz (Yahşi Batı)
Salih Kalyon (Eyyvah Eyvah)
Çetin Tekindor (Av Mevsimi)
Okan Yalabık (Av Mevsimi) *************************************************
Bülent Emin Yarar (Beş Şehir)

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU
Nihal Koldaş (Çoğunluk)
Özge Özpirinççi (Veda)
Şebnem Sönmez (Beş Şehir)
Melisa Sözen (Av Mevsimi) *************************************************
Selen Uçer (Büyük Oyun).

EN İYİ SENARYO
Av Mevsimi (Yavuz Turgul)
Beş Şehir (Onur Ünlü)
Çoğunluk (Seren Yüce) *************************************************
Eyyvah Eyvah (Ata Demirer)
Kavşak (Selim Demirdelen)
Kosmos (Reha Erdem)

EN İYİ MÜZİK
Av Mevsimi(Tamer Çıray)
Eyyvah Eyvah (Fahir Atakoğlu, Serkan Çağrı)
Kavşak (Selim Demirdelen) *************************************************
Prensesin Uykusu (REDD)
Veda (Zülfü Livaneli)

EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ
Türksoy Gölebeyi (Ses)
Mirsad Herovic (Yahşi Batı)
Florent Herry (Kosmos)
Uğur İçbak (Av Mevsimi) *************************************************
Barış Özbiçer (Çoğunluk)

EN İYİ KURGU
Mary Stephen (Çoğunluk)
Selim Demirdelen (Kavşak )
Reha Edem (Kosmos) *************************************************
Çağrı Türkan (Yahşi Batı)

EN İYİ SANAT YÖNETMENİ
Sırma Bradley (Av Mevsimi)
Meral Efe (Çoğunluk)
Ömer Atalay (Kosmos)
Hakan Yarkın (Yahşi Batı ve Veda)*************************************************

EN İYİ GENÇ YETENEK

Umut Kurt (Kavşak )
Esme Madra (Çoğunluk) *************************************************
Şenay Orak (Min Dit)
Büşra Pekin (Çok Filim Hareketler Bunlar)
Damla Sönmez (Mahpeyker: Kösem Sultan)

EN İYİ İLK FİLM
Ozan Açıktan (Çok Filim Hareketler Bunlar)
Selim Demirdelen (Kavşak )
KETCHE (Romantik Komedi)
Erhan Kozan (Çakal)
Aslı Özge (Köprüdekiler)
Seren Yüce (Çoğunluk)*************************************************

 

Çoğunluk – Majority

Çoğunluk – Majority

  • Tür: Dram
  • Yönetmen: Seren Yüce
  • Yapım: 2010, Türkiye
  • Süre: 111dk
  • Oyuncular: Bartu Küçükçağlayan, Settar Tanrıöğen, Esme Madra, Nihal Koldaş

Yönetmenliğini Seren Yüce?nin yaptığı, Venedik Film Festivali?nde ‘Geleceğin Aslanı’ ödülünü alan Yeni Sinemacılar?ın yeni filmi “Çoğunluk” vizyondan kalkmadan izleyebildim. Vizyona girmeden katıldığı Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu, en iyi yönetmen ve en iyi film ödüllerini toplayan film İstanbul’da yaşayan orta-üst sınıf bir ailenin oğlu olan Mertkan’ın halini anlatıyor.

Filmin konusunda aile ‘orta sınıf’ olarak belirtilmiş. Müteahit bir baba, kendi işleri var ve iki kuşak çalışıyorlar ,filmdeki donelere göre ekonomik olarak orta sınıfın üzerinde gözüküyorlar. Fakat Mertcan’ın giyim tarzı ve davranış biçimi ile ekonomik düzeylerindeki tutarsızlık ailenin hangi sınıfa (sınıf varsa!) mensup olduğunu anlamamızı zorlaştırıyor.

Filmin adı çok anlamlı, afişi de öyle.

Konusu itibariyle Türkiye’nin büyük bir çoğunluğundaki aile yapısını sade-gerçekçi bir yaklaşımla gösteren filmde; çalışan-otoriter baba, ev hanımı anne, anneyle babanın ve oğulun olmayan ilişkisi, içinde bulundukları duruma üzülen ama hiçbir şey yapmayan (beyim bilir) anne, sofra kültürü, yemek yerken gözlerin dikildiği televizyon, her doğulunun ya komünist yada terörist olarak toplumda kabul görmesi ,aynı topraklarda yaşadığımız ayrım, arkadaşlarıyla beraber yaptığı aktiviteler: arabayla gezmek, kızları kesmek, kafede çay içmek ve bara gitmek olan gençler….defalarca tekrarlanan sahnelerle gözümüze bunlar sokuldu.

Filmin neredeyse tamamında kamera karşısında olan Bartu Küçükçağlayan az konuşmayla çok büyük işler başardı ve Mertkan’ın başlarda çokça içsel muhasebe yapan fakat sonlara doğru azalan acılarıyla çoğunluğa uyum sağlayan ruh halini müthiş yansıttı. ( içime sıkıntılar getirerek )

Erkek egemen toplumumuzda tek derdi para kazanmak olan, ailesine tüm sorumluluğu para kazanıp, eve ekmek getirip, onları koruyup kollamak sanan Türk erkeğini Settar Tanrıöğen büyük bir başarıyla oynadı. Duygusuz babanın tüm duygusuzluğu ileride tıpkı kendisi gibi olacak oğluna, gözlerimizin önünde geçiş yaptı.

Film, içinde bulunduğumuz bu durumlar için herhangi bir çözüm sunmuyor. Sadece değişmek için çaba sarfetmezsek bizim  de çocuklarımızın da torunlarımızın da yaşayacağı hayat budur dedirtiyor, farkındalığımızı arttırıyor.

Tüm bunları gösterirken de maalesef sıkıyor. Tamam gerçekçilik yeni akımımız ve seviyoruz ama yine de sahne geçişlerinin seyirciyi sıkması konusuna bir çözüm bulmak gerekiyor. Filmin sonu bir türlü gelemedi. Uzadıkça uzadı ve yordu. Hep aynı örneği veriyorum ama doğru düzgün diyologu olmayan George Clooney’in başrol oynadığı The American filmini izleyip örnek almalı.

Son olarak, Gül karakterinin kafamda oturmadığını belirtmek isterim. Doğudan gelmiş gibi değildi, sosyoloji okuyor gibi de değildi. Arada kalmış bir karakterdi. Aile bireylerinde yaşadığımız o “içimizden biri” hissini, Gül karakterinde yaşayamadım.

Koca bir salonda iki izlemiş olduğumuz “Çoğunluk” filmini, çoğunluğun izlemesini dilerim.

“Mertkan?ın hayatı basittir: babasının inşaatlarının getir götür işlerine bakar, arkadaşlarlaalışveriş merkezlerinde sağı solu keser, arabayla turlar. Bu basitliğe bir anlam bulmak için pek de hevesli değildir. Ne zaman ki Gül ile tanışır, boşluğu ve basitliği değerlendirmek için bir fırsat çıkar karşısına. Ancak babası Gül?ün kökenleri konusunda şüphecidir. Hayatta ayrımcılıkla karşılaştığı ilk anda ona teslim olan Mertkan, çoğunluğa uyar, babasının kendisi için çizdiği yolda hayatına bir anlam bulur.”