11 f 2012 | Sinema
- Tür: Dram, Aile,
- Yönetmen: Çağan Irmak
- Yapım: 2011, Türkiye
- Oyuncular: Çetin Tekindor, Hümeyra Akbay, Mert Fırat, Ezgi Mola, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Zafer Algöz, Yiğit Arı, Ünal Silver, Ushan Çakır, Mehmet Ali Kaptanlar, Serkan Genç, Durukan Çelikkaya, Sacide Taşaner
“Ozan, Ege’nin sevimli ve küçük bir sahil kentinde geniş ailesiyle yaşayan 10 yaşında bir çocuktur. Ailesinin kökenleri şimdi Yunanistan’a bağlı olan Girit adasına dayanmaktadır ve dedesi Mehmet Bey zamanında mübadele ile Türkiye’ye göçmek durumunda kalan Giritli bir göçmendir. Bu yüzden mahallede Ozan’a arkadaşları “gavur” diye seslenmektedir. Dışlanmaktan korkan Ozan ise gavurluğu reddederek “Biz Türküz!” diye ailesine ve dedesine kafa tutar.Yaşadıkları kasabanın saygın eşrafından olan Mehmet Bey ise çevresindeki herkese el uzatan, yardımsever biriyken torununun bu hırçın haline üzülmektedir. Kendisi henüz 7 yaşında küçük bir çocukken Giritten İzmir’e göç etmek zorunda kalan Mehmet Bey, şimdi torununa atalarının geçmişini, doğduğu toprakları ve içinde sakladığı özlemi Ege’nin mavi sularına bıraktığı şişelerle anlatacaktır… “
Çağan Irmak son dönemin en başarılı yönetmenleri arasında sayılıyor. İnsan hikayelerini ve aile ilişkilerini çok kırılgan,naif duygularla anlatan yönetmen, çalıştığı oyuncuların başarısıyla beraber kendini üst sıralara taşıyor.
Dedemin insanları, kendi geçmişini araştıran Çağan Irmak’ı mübadele yıllarına götürüyor, dolayısıyla da bizi… Günümüzdeki Ozan’ı gördüğümüz sahneyle açılan film, daha sonra Ozan’ın küçüklüğüne, Ege’ye götürüyor bizi. Mahallenin göçmen tuhafiyecisi rolündeki Çetin Tekindor kariyerinin en masum , dürüst ve şık karakteriyle karşımızda. Açıkçası inanması zor iyilikte bu aile babasına pek ısınamadım.
Fakat torunu rolündeki Ozan’ın o çocuksu gelgitleri, mutsuzlukları, büyükleri anlama çabası ve tüm bunları inanılmaz bir başarıyla canlandırması takdire şayandı. Aynı şekilde Hümeyra, Zafer Algöz, Gökçe Bahadır ve Yiğit Özşener mükemmellerdi.
Fakat filmin en beğendiğim bölümleri; mübadele yıllarının anlatıldığı, Mert Fırat ve Ezgi Mola’nın inanılmaz performansları ile göz doldurduğu, çekim açıları ve sahne görsellikleriyle baştan sonra özenildiği belli olan, bir dönem dedelerimizin yaşadıklarını büyük bir çıplaklıkla ortaya koyan sahnelerdi. Sırf o sahneleri tekrar tekrar izlemek için filmin DVDsini merakla bekliyorum.
Türklerin duygusallık damarını çok iyi bilen ve bu filminde de bunu yakalayan yönetmenin, yer yer güldürdüğü, çoğunlukla hüzünlendirdiği bu aile hikayesi ve dönem filmini izlemenizi tavsiye ederim.
21 f 2011 | Sinema
- Tür : Polisiye / Gerilim /
- Gösterim Tarihi : 3 Aralık 2010 /
- Yönetmen : Yavuz Turgul /
- Yapım : 2010, Türkiye/
- Süre: 2saat 24 dk./
- Oyuncu: Şener Şen (Ferman) , Cem Yılmaz (İdris) , Çetin Tekindor (Battal) , Okan Yalabık (Hasan), Melisa Sözen (Asiye) , Rıza Kocaoğlu (Asit Ömer) , Nergis Çorakçı (Hatun) ,Mustafa Avkıran (Müslüm) , Mustafa Avkıran (Müslüm)/
“Tecrübesi, sezgileri ve takipçiliğiyle tüm teşkilatın ?Avcı? olarak bildiği Ferman (Şener Şen) ile yalnızca bakışlarıyla bile lakabının hakkını veren ?Deli? İdris (Cem Yılmaz) cinayet masasında görevli, baba-oğul kadar yakın iki polistir. Antropoloji mezunu, sessiz sakin Hasan (Okan Yalabık) ise bu ikiliye yeni katılmış bir ?Çömez?…
Öldürülen genç bir kız onları uyuşturucu taciri Asit?le, Türkiye?nin en zengin adamlarından Battal Çolakzade?yle (Çetin Tekindor), kızın ağabeyleri Abbas, Vakkas ve daha birçok farklı insanla karşı karşıya getirecektir.
Hayatını eşine adayan, onun hastalığıyla boğuşan Ferman, boşandığı eşi Asiye?ye (Melisa Sözen) tutkuyla bağlı İdris, yeni mezun ve bu dünyaya yabancı Hasan… Çözmeye çalıştıkları cinayet, bu üç polisin hayatını değiştirecektir.”
Her seferinde yazıyorum ama vallahi hislerim bu olduğundan: Ne olur abartılıp göklere çıkartılan bir Türk filmini çok başarılı bulayım. Ya bu kadar yürekten diliyorum, secret olsun, evrene enerji göndermek olsun hepsini yapıyorum ama sonu hep hüsran.
Şimdi diyeceksiniz ki “bu film de mi kötü be kardeşim?” Kötü değil. Bu kadar kaliteli oyuncuyu ve böyle bir yönetmeni senaryosuz koyun bir sete, yine izlenecek iş çıkar. Ama sorun tam da bu. Kadro süper, ekip süper ama ortada sanki bir kere yazılıp sonra hiç kontrol edilmemiş kötü bir senaryo var. Mantık hataları hat safhada. Seyriciye bu oyuncu kadrosu ile bu kadar çok şey vaadedip, sonra bu filmi ortaya çıkarmak ayıptır. Sonu ortasından belli, uzadıkça uzayan, hiçbir gerilim, polisiye v.s. bulamadığınız bir film olmuş.
Haklarını verelim.Filmin görüntü yönetimi başarılı. Sert ve net hatları çok güzel. Şener Şen o kadar sakin oynuyor ki, bir ara katil o diye düşündüm resmen. Cem Yılmaz çok çok başarılı. Fakat en başarılılar Çoğunluk’ta izleyip çok beğendiğim Bartu Küçükçağlayan ve Dot oyuncularından Rıza Kocaoğlu. Kesinlikle inanılmazlardı. Oyunculara denecek tek bir laf yok. Müziklerde çok iyi. Fakat yıllar önce Eşkiya, çok yıllar önce Muhsin Bey gibi filmleri çeken yönetmenin, şimdi çok daha iyi işler yapmasını beklerdim. O kadar saçma sahneler vardı ki spoiler olacak diye yazamıyorum. (Mesela o bileklere bakma olayı neydi yahu!!!? o el olmamış çok kötüydü! o polisler neydi öyle FBI gibi??)
Yani ne desem boş. Sinirlenip üzülüyorum şu potansiyellerin boşa harcanmasına. Türk filmleri hazır ivme kazanmışken hep ileri doğru gitsin istiyorum.
Umuyorum bir gün olur.
…