Kısa Kısa #2 – Oscar’14 Adayları: Blue Jasmine, August:Osage Country ve Before Midnight
İlk Kısa Kısa yazısından sonra ikincisi ile karşınızdayım efenim. Malum Oscarları kimlerin kucaklayacağını öğrenmemize az kaldı. Hal böyle olunca günde 1-2 film izleme ortalamasıyla yaşamaya başladım. Üstüne bir de !F başlayacak. İşim çok dolayısıyla… O nedenle hakkında uzun uzun yazmayı düşünmediğim filmleri tek bir yazıda irdeleyeceğim.
Blue Jasmine
- Yönetmen: Woody Allen,
- Tür: Romantik, Dram,
- Yapım: 2013, ABD
- Oyuncular. Cate Blanchett, Alec Baldwin, Sally Hawkins
- Süre: 98 dk
“New York’lu çekici ve göz alıcı bir ev kadını olan Jasmine, milyarder kocası Hal ile birlikte son derece gösterişli bir yaşam sürmektedir. Yatırımcı olarak çalışan Hal, son işlerinden birinde battığında, parasını bu denli cömertçe harcaması nedeniyle büyük bir mali krizin içine sürüklenir ve iflas etmenin eşiğine gelir. Jasmine evi terk eder ve bir süreliğine, San Francisco’nun taşrasında yaşayan üvey kız kardeşinin yanına gider. Tek çıkış yolu burada hayatını tekrar düzene sokup, zenginlik ve lüks içerisinde yaşamaktır. Bu süreçte modacı olarak kısa yoldan zengin olmayı ya da varlıklı birileriyle tanışmayı dener ancak içerisinde bulunduğu depresyona alkol ve antidepresan bağımlılığı da eklenince kendisini büyük bir karmaşanın tam ortasında bulur.”
Bu sene üç dalda Oscar adayı olan film, ortalama-vasat arası Woody Allen işlerinden biri. Sırtını Cate Blanchett’in üstün performansına dayayan film, mizah-dram dozajları dengeli duygusu ve kurgusuyla artı puanları alsa da, karikatürize edilmiş yan rolleri (Woody Allen klasiği absürd tarz) ve sıradan hikayesiyle puanlarını kaybediyor. Filmle ilgili tek aklımda yer eden Cate Blanchett’in oynamaktan ziyade yaşadığı nevrotik kadın performansı ve özellikle final monologu. Filmi izlemek için en önemli (belki tek) neden de bu oyunculuk başarısı.
Agust : Osage Country / Aile Sırları
- Yönetmen: John Wells,
- Tür: Dram,
- Yapım: 2013, ABD
- Oyuncular. Meryl Streep, Julia Roberts, Ewan McGregor
- Süre: 121 dk
“Weston ailesi tam bir karmaşa ve kaos içerisindedir. Beverly ve Violet Weston’ın üç kızı ve bir torunu vardır ve günleri bir hayli şamatalı geçmektedir. Tüm aile biraraya gelir ve Ağustos ayında Oklahoma’da büyük bir evde geçirecekleri bir tatile çıkar. Ancak bu kalabalık bir araya geldiğinde cennet gibi bir tatili hayal etmek imkansızdır. İlaç bağımlısı Violet’ın çocuklarıyla, özellikle de Barbara ile pek de iyi bir ilişkisi yoktur ve sürekli tartışmaktadırlar. Ailenin en büyük kızları ise, kendisini aldatan kocasıyla ve ergenliğe giren kızının sorunlarıyla uğraşmaktadır. Her bir aile ferdinin kendini aşacak sorunları vardır ve gidişat tüm ailenin dengesini sarsar. Weston ailesi, geleceklerini tamamen değiştirecek bir yere doğru sürüklenmeye başlar…”
Senaryoyu okuyacak olsak dramı dozu çok fazla gelir, fakat olan biten öyle bir karmaşa içinde ve Meryl Streep öyle çatlak bir kadını oynuyor ki, izlediğimiz hikaye dram-kara mizah-komedi üçgeni içinde bir yerlerde gidip geliyor. Tony ödüllü Brodway oyunun sinema uyarlaması olan filmin oyuncu kadrosu yıldız takımı gibi, görüntü (özellikle ışık) yönetimi mükemmele yakın, tek aile üzerinden anlattığı bir dolu hikaye ile içi dolu bir senaryosu var fakat Streep’in oyunculuğunu biraz abartılı buldum. Bu nedenle, Streep’in ekrana geldiği sahnelerde hikayeye konsantrasyonumu çok kaybettim. Julia Roberts ne denli doğal bir oyunculuk sergilediyse, Meryl Streep de o derece yapaydı bence.
Before Midnight / Geceyarısından Önce
- Yönetmen: Richard Linklater,
- Tür: Dram, Romantik
- Yapım: 2013, ABD, Yunanistan
- Oyuncular. Julie Delpy, Ethan Hawke, Seamus Davey-Fitzpatrick
- Süre: 108 dk
“Paris’teki ikinci buluşmanın ardından Jesse ve Celine bir kez daha vedalaşıp kendi yollarına devam eder. İlk buluşmanın ardından geçen uzun yılların ardından tekrar, bu kez Yunanistan’da karşılaştığımız ikili, bu süreçte bir yığın değişim yaşamış, çeşitli sürprizlerin yaşanacağı bir hayata doğru yelken açmıştır. Tüm sorunlara ve değişikliklere rağmen, değişmeyen tek şey ise birbirlerine duydukları naif aşktır. Yunanistan’da geçirdikleri bir tatil günü, geçmişlerini muhakeme edip ilişkilerini masaya yatırdıkları içten bir sohbete tanık olacaktır.”
Before Sunrise ve Before Sunset’ten sonra üçlemenin son filminde çiftimiz evli ve çocuklu haldeler. Uzun sohbetlere tanık olduğumuz kesintisiz planlarla pek keyifli bir film olan Before Midnight, oyuncuların upuzun sahnelerdeki performanslarıyla göz dolduruyor. Bu kadar gerçek hissiyatı veren ilişki film(ler)i daha izlememişizdir sanıyorum, zira Julie Delpy çok beğendiğim ve ünlü bir oyuncu olmasına rağmen, her “before” filminde gerçekten Jesse ve Celine’in aşık olduklarını ve bir filmi değil de, gerçekten olanları izliyormuşum hissine kapılıyorum. İkilinin her filmde gelişen ve değişen hayat görüşleri, aşkları, pişmanlıkları, olgunlukları öyle doğru tespitlerle aktarılıyor ki, senaryo ayakta alkışlanmayı hak ediyor. Diyalog filmi sevenlere üç filmi kronolojik sırayla izlemelerini tavsiye ediyorum. Hatta sinefil çiftler için güzel bir 14 Şubat planı bile olabilir…