yozgatblues

  • Yönetmen : Mahmut Fazıl Coşkun
  • Tür: Dram, Komedi
  • Yapım: 2013, Türkiye/ Almanya
  • Oyuncular: Ercan Kesal, Ayça Damgacı, Tansu Biçer, Nadir Sarıbacak
  • Süre: 96 dk

“Yetmişli yılların popüler şarkılarını söyleyen Yavuz artık kariyerinde bir çöküş eşiğine düşmüş ve bir alışveriş merkezinin zemin katında, küçük bir ses sistemi eşliğinde, düzensiz aralıklarla müşterilere şarkılar söylemektedir. Bunun yanı sıra bir belediyenin düzenlediği ücretsiz müzik kursunda katılımcılara müzik dersleri vermektedir.

Neşe, Yavuz?un belediye kursundan öğrencisidir. Marketlerde sucuk standında müşterilere sucuk tanıtımı yapmaktadır.

Yavuz, Yozgat?ta açılan bir gazinoda şarkı söylemesi için teklif alır. Neşe, Yavuz?a kendisinin de çalışmak istediğini söyleyip, birlikte gidebilmek için teklifte bulunur.

Yavuz ve Neşe birlikte Yozgat?a giderler. İkili bir süre sonra Yozgat?ta yaşayan berberlik yapan Sabri?yle (30) tanışırlar. Sabri?nin hayatında iki amacı vardır; bir kızla evlenmek ve kendi kuaför dükkanını açmak.

Yozgat?ta, İstanbul?dan gelen iki şarkıcı ve bir berber arasında kimi zaman dramatik kimi zaman da komik olaylar gelişmeye başlar.”

İstanbul Film Festivali’nde “Uzak İhtimal” filmi ile Altın Lale En İyi Yönetmen ödülü alan Mahmut Fazıl Coşkun‘un ikinci filmi olan Yozgat Blues, sıcak ve  samimi bir hikayeyi beyaz perdeye taşıyor. İstanbul Modern’deki Biz De Varız! sinema günlerinde izlediğim film için ciddi bir kalabalığı yarmamız ve yer bulmak için koşturmamız gerekti.

Film sonunda senaryoyu Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun ile birlikte yazan Tarık Tufan ve Yapımcı Halil Kardeş söyleşi için geldiler. Dolayısıyla yazıda onlardan aldığımız bilgileri de ekleyeceğim.

Film, ilk dakikasından son ana kadar izleyiciyi yakalamayı Ercan Kesal‘ın mükemmel oyunculuğuyla başarıyor. Dolayısıyla önce kendisiyle başlamalıyım. İstanbul ve Altın Koza Film Festivallerinde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü bileğinin hakkıyla alan oyuncu, filme sonraları dahil olmuş, çokta iyi olmuş. Sevdiği kıza açılamayan, hakettiğini düşündüğü değeri bulamayan, kendini zor ifade eden, yaşı ilerlemiş ve birçok şeyi kaçırmış olan adamı bu kadar iyi oynayabilirdi. Çok çok çok iyiydi.

Kesal’a başrolde eşlik eden ve aslında hikayenin ana karakteri olan Neşe’ye hayat veren Ayça Damgacı‘da benzer şekilde oyunculuğuyla göz doldurdu. Fakat bu noktada, Neşe’nin Yozgat’tan önceki hayatıyla ilgili sadece bir-iki dakikada; sucuk sattığını ve belediyenin verdiği ve Ercan Kesal’ın canlandırdığı Yavuz’un hocalık yaptığı müzik kursuna katıldığını görüyoruz. Hikayenin devamındaki tüm gelişmeler Neşe’ye bağlı olduğundan, onun geçmişiyle ilgili biraz daha bilgimiz olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Çünkü ben filmin sonuna kadar Neşe’yi kafamda oturtamadım. Bir adamla aynı otel odasında kalacak kadar açık görüşlü, blues yapacak kadar müzik bilgisi var, ama Yozgat’ta evlenmeyi düşünüyor? Pek eşleştiremedim parçaları.

Bu eşleştirememeler benim fazla deşmemle ilgili, bunu da belirteyim. Zira film su gibi akıyor ve son dönemde izlediğim en iyi Türk filmlerinden ama takıldığım şeyleri de yazmam lazım değil mi? =)

Örneğin Nadir Sarıbacak‘ın oynadığı karakter. Çok güldürdü fakat bu kadar gerçek bir hikayenin içinde fazla absürd kaldı maalesef. Keşke bu derece abartılı bir mizahı olmasaydı karakterin. Biraz daha tadında bırakılabilse, çok çok güzel olacaktı eminim.

***

Geneline baktığımızda, Yozgat Blues mesaj kaygısı olmayan, durumu olduğu gibi, abartmadan anlatma derdinde olan bir film.  Bu yüzden gerçekliğine hemen alışıyorsunuz. Yönetmenin dediği gibi melankolik bir komedi. İnsan hikayeleri, taşra, gün gün kaybolan ve gerçekleşen hayaller… Hepsi çok güzel bir seyirlik yaratmıştı.

Ayrıca gerçekliği bu kadar hissetmemize yardımcı olan ışık ve mekanlardaki başarı için Görüntü Yönetmeni Barış Özbiçer‘i de kutlamalı. Sinemanın büyüsüne kapılıp abartılı ışıklar, abartılı güzellikler yapmak yerine tıpkı filmin anlatımı gibi saf gerçeği göstermeyi başarmış.

Yalnız artık kabak tadı vermeye başlayan omuz kamerası kullanımı, yine bu saf gerçeği gösterme derdine hizmet etme çabasıyla, o kadar yorucu olmaya başladı ki, başımız dönmeden film izleyemez olduk. Yani filmin içinde bir iki yerde kullanmanın bir esprisi oluyor, evet ama bu kadar çok kullanılması, titreyen görüntüler ve başı dönen seyirciler yaratmaktan başka bir işe yaramıyor. Bunu da şahsi fikrim olarak ekleyeyim.

***

Daha iyisi bulunana kadar, şu ana kadar duyduğum en iyi film isimlerinden birine sahip olan Yozgat Blues henüz vizyona girmedi. Girerse muhtemelen az salonda az kopya ile seyircisiyle buluşacaktır. Kaçırmayınız.

Şimdiden iyi seyirler,