“Ah kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya”

Gülten Akın

Haliç silueti gösterişli camileri ve tersanesiyle dikkat çeker. “Kırmızı Mektep” ise tüm bu siluetin içinden rengi ve ihtişamıyla çıkıntılık yapar.

Bugünün detayında Kırmızı Mektep var:

Mimar olunca gittiğiniz her yerde ama özellikle yaşadığınız şehirde, gördüğünüz nitelikli her bina ile ilgili fikir sahibi olma ihtiyacınız oluyor. Ve yaşadığınız şehir İstanbul gibi ucu bucağı olmayan bir metropol olunca, bazen sinir bozucu bir hal alıyor işler.

Ben her vapur yolculuğumda İstanbul siluetine bakıp yeni inşaatları ve tarihi yapıları gözden geçiririm. “Şu karşıda görünen x firmasının ikiz kuleleri, yanında Osmanlı döneminden kalma şu cami…” diye içimden cümleler kurarken geçer yolculuklarım.

Geçtiğimiz Cuma ArtInternational Fuarına giderken Haliç hattı motorunu kullandım her zamanki gibi. Ve yine her zamanki gibi iki yakaya bakıp binaları incelerken kıpkırmızı rengi ve heybetiyle Fener Rum Erkek Lisesini gördüm. Öğrencilik yıllarımda binayı yakından da görmüştüm ve Allah bilir kaç kere Haliç’ten de siluetini gördüm ama bu sefer bir başka çarpıcı geldi gözüme ve eve gelince biraz daha detaylı araştırmak istedim:

 

 İstanbul’un fethinden sonra şehirden ayrılan Ortodoksları, Fatih Sultan Mehmet’in 1454 yılında şehre geri çağırmasıyla kurulan okul, Osmanlı dönemi boyunca bir çok önemli kişinin yetişmesini sağlamış. Döneminin önemli kişilerinden biri olan şair, yazar ve tarihçi Dimitri Kantemir‘e ait arsa üzerine yapılmış olan binanın bugünkü halinin mimarı ise Kostantin Dimadis.

Bugünkü halinin inşası 1900lü yıllarda olan bina cumhuriyetten sonra Fener Rum Erkek Lisesi, günümüzde ise Özel Fener Rum Lisesi adıyla halen okul olarak kullanılmakta. Kuş bakışı görünümü kanatlarını açmış bir kartala benzeyen, Haliç’in her iki tarafından da kırmızı rengi ve kubbeli/kuleli mimarisiyle dikkat çeken bu bina, halk arasında “Kırmızı Mektep” olarak da anılmakta.

Fransa’dan getirtilen özel kırmızı ateş tuğlalardan, granit ve görkemli süslemelerden oluşan cephesi, iki katlı kulesi ve geniş kanatlarıyla İstanbul’un tepelerinden birinde bulunan bina gerçekten yakından da görülmeye değer. Fener-Balat arasındaki o dar ve yokuş sokaklarda yürürken insana Hogwarts’ı hatırlatan binaya ulaşmak, sonrasındaysa aynı dışı gibi etkileyici iç mekanlarını gezmek güzel bir gezi planı olabilir.

Bazı günler ziyarete açık olan (zaman zaman günü değiştiğinden, gitmeden önce arayıp bilgi almanızı tavsiye ederim.) okulla ilgili son vereceğim bilgi ise gezinize merak ve gizem katabilecek bir söylenti: Okulun Fener Rum Patrikhanesi ve Yerebatan Sarnıcı’na gizli yer altı tünelleri ile bağlı olduğu!

İyi gezmeler, bol keşifler!