- Yönetmen: Perihan Bayraktar
- Tür: Belgesel
- Yapım: 2013 Türkiye
- Süre: 98 dk
“Türkiye’nin ilk şehir plancısı Aron Angel’in (1916-2010) onurlu yaşamı çerçevesinde, yaptığı planlar, çalışmalar ve İstanbul örneği ile Türkiye’de şehircilik anlatılıyor. erken Cumhuriyet döneminden günümüze kadar şehirlerimiz, özellikle İstanbul nasıl bir değişim geçirdi. Huzurlu bir kent yaratmaya nereden başlamalı?”
Benim için festivallerin en önemli kısmı genelde belgeseller oluyor. Zira diğer filmleri bir şekilde bulup buluşturup izleme şansımız olsa da, belgeseller için sınırlı gösterim tarihlerini kovalamak gerekiyor.
Daha önce varlığından haberdar olmadığım İstanbul Hayali’ni İf’in listesinde görünce hemen biletimi aldım. Daha önce odalarda, üniversitelerde, Mimarlık ve Kent Festivali’nde, Gezi Parkı’nda ve park forumlarında gösterimleri yapılan film, tek bir seansla İf’in İstanbul ayağında yer aldı. Ve gündüz seansı olmasına rağmen dolu bir salonda izleyiciyle buluştu.
Filmi izlerken ufak ufak notlar aldım ve üzerine bir hayli fazla okuma yapmak istiyorum/ihtiyacındayım. Fakat yazıyı hemen yazmak istedim, zira sizin de henüz haberiniz yoksa ve bir şekilde bir yerlerde yeniden gösterimi olursa kaçırmanızı istemem.
İstanbul Hayali, aslında hem Aron Angel’in İstanbul şehircilik planlamasına katkısı çerçevesinde Angel Bey’in hayatını, hem de İstanbul’un cumhuriyetin kuruluşundan itibaren başına gelenleri kısa bir özet olarak sunuyor.
1916 yılında İstanbul’da doğan Aron Angel’in ailesinin İstanbul’a gelişi, ki hayli enteresan bir “dişçi” hikayesi, filmin başlangıcı. Önceleri Yeldeğirmeni’nde, sonraları ise Avrupa yakasında ikamet eden Angel Bey, Galatasaray Lisesi’nden sonra 1934-37 yıllarında Yüksek Mühendis Mektebinde mühendislik, Paris Ecole Speciale d’Architecture’da mimarlık, Institut d’Urbanisme’de şehircilik, Güzel Sanatlar Akademisinde mimarlık yüksek lisansı ve son olarak 1945 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Bizantoloji dalında doktorasını yapar.
Paris’e mimarlık okumaya gittiği yıllarda tanıştığı Henri Prost’un yönlendirmesiyle girdiği şehircilik bölümü eğitimi, Paris’de II.Dünya Savaşı yıllarında zorlu geçer. Okulları bitirip İstanbul’a döndüğü 1942 yılında, Henri Prost da Mustafa Kemal Atatürk’ün özel davetiyle İstanbul’un nazım planlarını yapmak üzere şehirdedir. Prost’un yanına giden Angel Bey kendisinin yardımcısı olarak çalışmaya başlar.
Bu çalışmalar şimdiki Unkapanı Köprüsü’nün devamındaki Atatürk Bulvarı’nın düzenlenmesi, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi ve çevresinin düzenlenmesi, hayata geçirilmeyen Karaköy ve Eminönü meydanlarının düzenlenmesi ve Galata Köprüsü’nün aksının kaydırılması, Bağdat Caddesi ve etrafının düzenlenmesi gibi önemli projeleri içerir.
Belgesel, İstanbul’un bugünkü haline gelişindeki önemli noktaları hem tarihsel bilgiler, hem akademisyenlerin ve Angel Bey’in eleştirel yaklaşımlarıyla anlatıyor. Bir çok konu başlığını daha detaylı araştırma yapmak için filmi izlerken not ettim. Notlarımı aşağıda paylaşacağım.
Filmin sonundaki söyleşide yönetmen Perihan Hanım, bundan sonraki gösterimler için “talep gelen her yerde seve seve filmimizi gösteririz” dedi. Tüm İstanbulluları ilgilendiren konular olsa da, özellikle şehircilik, mimarlık ve inşaat bölümlerinden profesyonellerin, akademisyenlerin ve öğrencilerin izlemesi dileğiyle,
İyi seyirler,
Notlar:
- 1936larda İstanbul nüfusunun yarı yarıya azalması ve yeni şehircilik planlaması ihtiyacı
- “Bakırköy sahil yolunun yaya kullanımında olması ve yolun altından giden araç yolu” şeklindeki Angel Bey’in projesi
- Prost’un İstanbul silüetini koruma çabası! (bugün hala bir silüet varsa, onun sayesinde…)
- Günümüzde yeni bir korumacılık anlayışı olarak tarihi binaların üstüne, cam cepheli katlar çıkmak!
- Erken cumhuriyet dönemi planlarında yeşile saygı.
- Angel Bey’in Levent bölgesi için önerdiği yüksek kullanım yoğunluğu olan bina alternatifi: Bodrumda otopark, girişte çarşı, üstü kreş (çalışan kadınlar için) ve üst katlarda istenilen yemeklerin sipariş de edilebileceği restoranlar. Reddedilen proje, o günün gerçekliğine hizmet etmiyor olsa da, çalışan kadın düşünülerek planlama yapması.
- Angel Bey’in Hilton Oteli’ne itirazı ve istifası. (195oler)
- 1955-56 yıllarında Menderes yönetimi ve imar planları… sürekli açılan yollar ile artan kentleşme.
- Tekeli’nin açıklaması : O dönemlerde para (sermaye) yok, fakat büyüyen bir ülke ve İstanbul’da iş gücü ihtiyacı var, Anadolu’dan göç edenlerin barınma ihtiyacı var = sonuç gecekondular.
- 1961 yılında Odtü’de ülkenin ilk şehircilik bölümünün açılması.
- Dalan dönemi
- Angel Bey’in İstanbul’un bir “zone”laması olmaması üzerine eleştirisi.
- 12 Eylül ve 70ler sonrası
- Şehircilikten kopuk site (özellikle Ataşehir bölgesi gösterildi.) anlayışı ve TOKİ!
- Kentsel dönüşümün mali yükü ve olumsuz sonucu olarak sosyal eşitsizlik.
- Kent merkezlerinin boşalması, yeni kamusal alanların AVMler olması, kendi içine kapanan bir sosyal yapı kuran şehirden kopuk siteler, bu sitelerde bulunan (aslında yaşadışı olduğu söylenen) özel güvenlikler, hem lüks sitelerin hem yoksul mahallelerin gettolaşıp yalnızlaşması ve kendi içine kapanması, aradaki uçurumun artması
- David Harvey’in İstanbul’daki panelinde söylediği iki cümle:
- İstanbul’da her yerde vinçler var!
- Kredilerle yaşıyorsunuz!
Not2: İlgilenenler için H.Tarık Şengül ile İstanbul Hayali üzerine söyleşi. Tıklayın.
Trackbacks/Pingbacks