Sinemada İzlemeniz Gereken Film: Bulut Atlası / Cloud Atlas
- Yönetmen: Andy Wachowski, Lana Wachowski, Tom Tvkwer
- Tür: Dram, Bilim kurgu, Gerilim
- Yapım: ABD,2012
- Oyuncular: Tom Hanks, Hale Berry, Jim Broadbent, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Doona Bae, Ben Whishaw, James D’Arcy
- Süre: 170dk
1850 yılında Pasifik Okyanusu’ndayız. Adam Ewing Yeni Zelanda’daki takım adalardan zorlu bir deniz yolculuğu yaparak Californiya?daki evine dönmektedir. 1930’lu yıllarda Belçika’da yaşayan beş parasız ama yetenekli bir bestekar olan Robert Frobisher’ın elinde Adam Ewing’in günlüğü vardır. Luisa Rey ise Reagan yönetimindeki Amerika’da yaşayan isyankar ruhlu bir gazetecidir. Yayın evi sahibi Timothy Cavendish ise alıcaklılarından canını kurtarmaya çalışır. Kendisini var eden sisteme isyan eden android garson Sonmi~451 ise yakın gelecekte Güney Kore’dedir. Zachry ise medeniyetin çöküşüne ve ilkel kabilelerin insanlığa hükmetmesine şahit olmak üzeredir…
Alt başlığının da dediği gibi Bulut Atlası’nda Geçmiş, Şimdi, Gelecek, Her Şey Birbiriyle Bağlantılı…
Lana ve Andy Wachowski kardeşlerin Alman yönetmen Tom Tykwer ile ortaklaşa senaryosunu yazıp yönettikleri filmde Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Ben Whishaw, James D’Arcy, Doona Bae ve Susan Sarandon gibi her biri ayrı yıldız olan isimler yer alıyor.
Film ana mesajlarını direkt olarak gözümüze soktuğundan burada söylemekte bir çekince görmüyorum. Karma felsefesi, kapitalizmin Dünya’yı götürebileceği yer, hayatlarımızın bize ait olmadığı ve yaşayan diğer insanlara bağlı olması, reenkarnasyon, ayrımcılık en belirgin konular. Daha az yer alan konular ise kölelik, yamyamlık, putlaştırma, uzaylılar.
Meşhur söz “Adamlar yapmış yahu!” bu film için kullanılmak üzere üretilmiş gerçekten. Neresinden başlayacağımı bilemiyorum.
Davit Mitchell’in aynı adlı ve bol ödüllü kitabından uyarlanan film altı tane birbiriyle iç içe geçen ve 19.yüzyıldan başlayıp kıyamet sonrası geleceğine uzanan hikayeleri destansı bir havada anlatıyor.
Öykü&Senaryo: 1849’tan başlayıp 2346’ya kadar geçen öyküler başlı başına muhteşem. Mesaj vermek konusunda coşmuş vaziyette olmasına rağmen, öyle bir hayal gücü ile yazılmış ki insanı sürüklüyor. İnanılmaz özgünlükteki bu hikayenin senaryosu, muhtemelen bu sene Oscar’da en iyi uyarlama senaryo dalında adaylık getirecektir.
Kurgu: 6 hikaye ve neredeyse 3 saatten bahsediyoruz. Ve bu hikayeleri ortalama 5-10 dakikalık sekanslarda izledik. Dolayısıyla aynı oyuncuların oynadığı farklı hikayeler sürekli olarak değişti. Bence Oscar’ın en iyi kurgu ödülüne açık ara en yakın film Bulut Atlası olacaktır. (tabi Oscar’a kadar birçok film var ama olsun. Su anda heyecanlıyım =))
Makyaj: Üstteki fotoğraflar bile tek başına nasıl bir makyaj çalışması yapıldığını anlatmış. Tüm makyajlar iyiydi. Yalnız birkaçında fazla protezden kaynaklı sıkıntılar vardı.
Oyuncular: Hale Berry 5 farklı karakteri canlandırıyordu. Ki bunlardan 5.cisi olan Alman Jocasta rolünü Hale Berry’nin oynadığını filmden sonra öğrendim!! Tom Hanks ise sayamadığım kadar çok rolde oynadı! Filmi izledikten sonra İMDBye girip casta bakınca resmen şok geçirdim. İnanılmaz! Filmi bir kere daha izlemem lazım. Sırf kaçırdığım oyuncuları tekrar izlemek için! (Bir de Ben Whishaw vardı ki… Allah nazardan saklasın!)
Filmin görselliği de çok muazzamdı. Müzikler de çok iyiydi. Özellikle gerilim sahneleri çok çok iyiydi. Film ile ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey ana fikrin biraz fazla dile getirilmesiydi. Biraz sessiz kalıp, seyircileri biraz daha fazla düşündürtebilirdi.
Mutlaka izleyin derim.
İyi seyirler,
Kaynak: milliyet, beyazperde