13 f 2011 | Sinema
” İlki 1968 yılında çekilen Planet of the Apes serisinin en yeni filmi olan Rise of the Planet of the Apes, safkan bir bilimkurgu/aksiyon…San Francisco’da ve günümüzde geçen hikayede genetik mühendislerinin, maymunların beyinlerini geliştirmek için yaptıkları deneyler sonucunda maymunların insanlar üzerinde üstünlük kurmak için açtıkları savaş konu ediliyor.Filmin kadrosunda geçtiğimiz yıl Oscar’a aday olan James Franco’nun yanı sıra,Freida Pinto, John Lithgow ve Brian Cox gibi isimler de var.Rupert Wyatt’ın yönettiği film, önceki orijinal filmlerin senaryosundan devam etmiyor ama onlardan bazı etmenler alarak daha da orijinal bir yeni hikaye yaratıyor. Mitolojinin bir kısmını ele alıyor diyebiliriz. Film aynı zamanda devamının çekilebilmesine yardımcı olacak öğeler de içeriyor.”
*
1968 yılında Franklin J. Schaffner tarafından ilki çekilen ve sinema tarihinin en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olan Maymunlar Cehennemi’nin eski versiyonlarını çok önce izlemiştim. Fransız yazar Pierre Boulle’nin kitabından uyarlanarak sinemaya aktarılan serinin yeni başlangıcını bu film açıyor.
Filmin başlangıcı çok güzel. İlk sekanstan itibaren oldukça seri ve hızlı gelişiyor olaylar. Herşey dozunda ve abartılmadan, gereksiz hiç bir sahne olmadan başarıyla gidiyor. Sadece, film sırf maymunlar ve erkeklerden oluşmasın diye, Slumdog Millioner’deki rolüyle tüm dünyayı etkileyen Freida Pinto’nun dahil edilmeye zorlandığı sahneler gereksiz ama allahtan kısa olduğundan çok rahatsız etmiyor.
*
İlk yarıda maymun Ceasar’ın annesinin ölümü, yanında kaldığı aileyi korumak isterken kafese kapatılması ve Harry Potter’daki Draco Malfoy karakteriyle aklımıza kazınan ve yine oldukça kötü bir karakterle karşımızda olan Tom Felton’un tarafından işkence görmesi sahneleri çok acıklı. Bir bilim kurgu yapımından beklenmeyecek derecede duygusu olan filmin bazı sahnelerinde gözlerim yaşardı, yüreğim ağzımda izledim.
*
Konu itibariyle “bir grup bilim adamı deney yapar ama sonuçları ve yan etkileri istedikleri gibi değildir” şeklindeki binlerce filmden biri gibi dursa da, hemen her sahnede verdiği mesajlar ve metaforlarla bu kategoriden ayrılan film, ciddi bir “düzen eleştirisi” bombardımanı yapıyor.
Oyunculuklar için, söylenecek sözlerin tamamını maymun Ceasar rolünü “performans yakalama” tekniği ile gerçekleştiren, deyim yerindeyse gözleriyle oynayan Andy Serkis’e söylemeli. Zira hem teknoloji anlamında, hem de oyunculuk bakımından inanılmaz bir iş çıkmış. (Aşağıda, yapılan işin önemini ve güzelliğini anlayabileceğimiz bir video mevcut.)
En son kayaların arasında sıkışmış halde 127 Saat’te, sonrasındaysa Oscar töreni sunumunda bıraktığımız James Franco ise standart bir oyunculuk performansı sergiliyor. Hiçbir gerçek hayvanın kullanılmadığı filmdeki tüm maymunlar ise inandırıcılık açısından inanılmazlar. Tüm fiziksel özelliklerin birebir maymunlarla eşit olduğu filmde, gelişmiş zekaları vurgulamak için insan gözleri kullanılmış. Filmi izleyen birçok kişi maymunlarda insan gözünün inandırıcılığı azalttığını düşünse de, benim fikrim tamamiyle tersi yönde.
*
Hemen herkesin gözüne batan, özellikle üretilen ilaçlarla ilgili bölümlerdeki mantık hatalarını, hızlı kurgusuyla unutturan film, senenin en başarılı Hollywood yapımlarından biri bence. Hem sunduğu görsel şölen, hem anlatılan hikayenin alt metnindeki mesajlar açısından herkese izlemesini tavsiye ediyorum.
İyi seyirler,
*
Not: Gece seanslarını oldukça severim. Bu sefer genelde gittiğim Capitol yerine Nautilus’ta izledim filmi. 00.00 seansına gittiğimde üstkat giriş kapatılmış, yürüyen merdivenlerse çalışmıyordu. Çıkıştaysa sadece bir otopark çıkışı açık bırakılmıştı. Hem gece seansına film koyup, salonun yarısını doldurmak, hem de düzgün yönlendirmeler yapmayıp çalışmayan merdivenlerden bir aşağı bir yukarı dolandırmak olmuyor. Nautilus-Cinebonus yöneticilerinin Capitol’e gidip bir gece seansı izlemelerini ve çıkışta nasıl yönlendirme levhaları ve bariyerlerle misafirlerini yormadan kontrol altında çıkışlara yönlendirdiklerini görmelerini tavsiye ederim.
17 f 2011 | Sinema
- Tür: Aksiyon, Macera, Gizem, Gençlik, Fantastik /
- Yönetmen: David Yates /
- Yapım: 2011, ABD, İngiltere /
- Süre: 2 saat 10 dk /
- Oyuncular: Emma Watson, Helena Bonham Carter, Daniel Radcliffe, Rupert Grint, Gary Oldman, Alan Rickman, Ralph Fiennes , Bonnie Wright, Evanna Lynch, Tom Felton, Michael Gambon /
“Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2? Harry Potter film serisinin son macerası ve merakla beklenen son filmin ikinci bölümü. Destansı finalde, iyi ile kötünün mücadelesi büyücüIük dünyasını büyük bir savaşın içine sokmuştur. Tehdit hiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştır ve artık hiçbir yer güvenli değildir. Bu arada, Lord Voldemort ile son karşılaşmasına gittikçe yaklaşan Harry Potter?ın en büyük fedakarlığı yapması gerekecektir. Herşey burada sona erecektir.”
Bütün bölümlere kısa kısa yorumlar yazdım. Zira tüm yorumlarımı son filme saklamıştım. Serinin 8 filminden ilk 3 ünün kitabını da okumuştum. Kitaplarla karşılaştırınca her kitapta gittikçe artan sayfa sayısı nedeniyle, filmlerle kitapları karşılaştırmak çok saçma olacak gibi. O kadar çok sayfada yazan detayın tamamını filmlerde görmemiz mümkün değil.
Kısa bir özet geçmek gerekirse, ilk iki filmi müthiş çocuk filmleri olan seri sonraki 6 filmde dozajı yavaş yavaş artan fantastik ögelere, karanlık sahnelere geçiş yaptı. Son film ise resmen savaş sahneleri ile doluydu. Bu 10 yıllık süreçte, filmlerin bu şekilde yol alması aslında çok isabetli olmuş. Çünkü düşününce ilk filmi 8 yaşında izleyenler, son filmde 18 yaşındalar. Dolayısıyla filmlerle büyüyen çocuklara uygun bir geçiş yapılmış.
David Yates’in ipleri ele almasıyla ciddi bir görsel şölene filmler, son 4 filmde en yukarılara çıkıyor. Görsel efektleri ve yaratılan dünyayı beğenmemek mümkün değil.
Oyuncuların içinden beğenmediğim bir tanesi bile yok. Başrol üçlü tüm filmlerde büyük başarı gösteriyorlar. Kariyerlerine sinema ve tiyatroda devam eden genç oyuncuların başarılarının devamlı olacağı çok belli. Helena Bonham Carter, Gary Oldman, Alan Rickman, Ralph Fiennes ve Maggie Smith deneyimli oyunculuklarıyla genç oyuncuları destekliyorlar.
Son filmde beni rahatsız edenler sahne geçişlerindeki sorunlar ve bazı sahnelerin gereğinden uzun, bazılarınınsa kısa oluşuydu. Bazı önemli ve can alıcı sahnelerin çok hızlı geçmesi ve geçişlerin akıcı olmaması zaman zaman filmin zevkini azalttı. Bunu 700 sayfalık kitabı filme sığdırmaya çalışmalarına bağlayabiliriz belki.
Filmin teknik sorunları dışında rahatsız eden bir başka konu ise “Lost”ta yaşadığım tramvadan sonra bende oluşan “son” bölüm fobisiydi. Tam olarak olmasa da finale yakışacak derecede orjinal bir son gibi gelmedi bana. Yani seyirciyi şaşırtan 1-2 şey oldu evet ama yine de daha çarpıcı olmasını beklerdim.
Tüm bunlara rağmen 10 yıllık bir efsanenin sonuna geldik. İyisiyle kötüsüyle bu macerayı izlemek çok güzeldi.
Herkese iyi seyirler,
17 f 2011 | Sinema
- Tür: Aksiyon, Macera, Gizem, Gençlik, Fantastik /
- Yönetmen: David Yates /
- Yapım: 2010, ABD, İngiltere /
- Süre: 2 saat 26 dk /
- Oyuncular: Emma Watson, Helena Bonham Carter, Daniel Radcliffe, Rupert Grint, Alan Rickman, Ralph Fiennes , Bonnie Wright, Evanna Lynch, Tom Felton, Michael Gambon /
“Bölüm 1, Harry, Ron ve Hermione?nin Voldemort?un ölümsüzlük sırrını barındıran Hortkuluklar?ın izini sürmek ve yok etmek görevini üstlenerek yola çıkmaları ile başlıyor. Profesörlerinin yönlendirmeleri ve Profesör Dumbledore?un koruması olmaksızın, tek başlarına yola çıkan üç arkadaş şimdi herzamankinden daha fazla birbirlerine güvenmek zorundadır. Ancak, onları tehdit ederek ayrı düşmelerini sağlamak isteyen Karanlık Güçler de aralarındadır.
Bu arada, büyücülük dünyası Karanlık Lord?un tüm düşmanları için tehlikeli bir yer haline gelmiştir. Uzun zamandır korkulan savaş başlamış ve Voldemort?un Ölüm Yiyicileri Büyü Bakanlığı?nın kotrolünü zorla ele geçirerek terör estirmekte ve kendilerine karşı olabilecek herkesi tutuklamaktadırlar. Ama, Voldemort için en değerli olan ganimeti; Harry Potter?ı hala bulamamışlardır. Seçilmiş kişi artık aranan kişidir ve Ölüm Yiyiciler Voldemort?a ?canlı? olarak teslim etmek üzere onu aramaktadırlar.
Harry?nin tek umudu Voldemort onu bulmadan önce Hortkuluklar?ı bulmaktır. Ama, ip uçlarını araştırdıkça neredeyse unutulmuş olan eski bir efsaneyi ortaya çıkartır ? Ölüm Yadigarları?nın efsanesi. Eğer bu efsane gerçekleşirse, Voldemort aradığı üstün güce erişebilecektir.
Aslında Harry?nin geleceği, geçmişte yaşadığı ve tüm geleceğini etkileyen ?sağ kalan çocuk? olduğu kader gününde belirlenmiştir. O, artık sadece bir çocuk değildir, Harry Potter, Hogwarts?a ilk adımını attığı günden beri hazırlanmakta olduğu Voldemort?la nihai mücadelesine giderek daha da yaklaşmaktadır.”
Sondan ikinci film, bana göre serinin en iyisiydi. 18 adet Oscar kazanıp , onlarca ödüle aday gösterilen film Voldemort ve Harry arasında resmen başlayan savaşın 1.bölümünü anlatıyor. Ne yazsam spoiler olacağından seriyi bu zamana kadar takip etmişler için müthiş bir görsel şölen vaad eden filmi izlemenizi tavsiye ederim.
İyi seyirler,
17 f 2011 | Sinema
- Tür: Aksiyon, Macera, Gizem, Gençlik, Fantastik /
- Yönetmen: David Yates /
- Yapım: 2009, ABD, İngiltere /
- Süre: 2 saat 33 dk /
- Oyuncular: Emma Watson, Helena Bonham Carter, Daniel Radcliffe, Rupert Grint, Alan Rickman, Ralph Fiennes , Bonnie Wright, Evanna Lynch, Tom Felton, Michael Gambon /
“Voldemort hem Muggle hem de büyücüler dünyasındaki kıskacını daraltmaktadır ve Hogwarts artık bir zamanlar olduğu güvenli liman değildir. Harry tehlikenin kalenin içinde bile olabileceğinden şüphelenirken, Dumbledore da Harry?yi hızla yaklaşmakta olduğunu bildiği nihai savaşa hazırlamaya her zamankinden kararlıdır. Birlikte, Voldemort?un savunma hattını kırmanın yollarını ararlar. Bu amaçla, Dumbledore eski bir dostu ve meslektaşı olan, çok önemli bilgilere sahip olduğunu düşündüğü Profesör Horace Slughorn?u görevlendirir. Profesör iyi bağlantıları olan, iyi yaşamayı seven, saf bir insandır.
Bu arada, öğrenciler bambaşka bir rakibin kuşatması altındadırlar: Gençlik hormonları zirveye tırmanmaktadır. Harry, Ginny?ye gitgide daha çok aşık olmaktadır; ama Dean Thomas?ın da durumu aynıdır. Lavender Brown ise kendisi için doğru kişinin Ron olduğuna karar verir. Hesaba katmadığı şey ise Romilda Vane?in çikolatalarıdır! Diğer yandan Hermione da kıskançlıktan çatlamaktadır ama duygularını göstermemeye kararlıdır. Romantizm dallanıp budaklanırken, bir öğrenci tüm bunların dışında kalır. O, karanlık bir şekilde de olsa ismini hafızalara kazımayı kafasına koymuştur. Havada aşk kokusu vardır ama trajedi kapıdadır ve Hogwarts bir daha asla aynı olamayabilir.”
Bir önceki filmde Karanlık Güçler ile başlayan savaş, bu film ile birlikte Hogwartsın içine bile sızar. İşte bu durum olayları iyice karmaşık ve gizemli hale getirir. Serinin en çok sır öğrendiğimiz filminde, son iki filme hazırlık olarak seyirciye ciddi bir altyapı yüklemesi yapılıyor. Diğer yandan bu filmden önceki 3 filmde, müthiş fantastik filmler izlerken, bu bölümde kahramanların başına gelen onlarca olaya rağmen gençlik ateşi ortaya çıkıyor. Yer yer bir gençlik filmine dönüşsede hikayenin kırılma noktası olan ve birçok Harry fanatiğinin en sevdiği film olan Melez Prensi izlemenizi tavsiye ederim.
İyi seyirler,
17 f 2011 | Sinema
- Tür: Aksiyon, Macera, Gizem, Gençlik, Fantastik /
- Yönetmen: David Yates /
- Yapım: 2007, ABD, İngiltere /
- Süre: 2 saat 18 dk /
- Oyuncular: Emma Watson, Helena Bonham Carter, Daniel Radcliffe, Rupert Grint, Gary Oldman, Alan Rickman, Ralph Fiennes , Bonnie Wright, Evanna Lynch, Tom Felton, Michael Gambon /
?Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı?nda, beşinci öğretim yılı için Hogwarts?a dönen Harry, büyücü camiasının büyük çoğunluğunun onun kötü Lord Voldemort?la karşılaştığını inkar ederek, Lord Voldemort?un döndüğü haberine kulak tıkamayı tercih ettiklerini görür. Hogwarts?ın saygın müdürü Albus Dumbledore?un kendisinin konumunu zayıflatarak yerine geçmek için Voldemort?un döndüğü yalanını söylediğini düşünen Sihir Bakanı Cornelius Fudge, Dumbledore ve Hogwarts öğrencilerinin hareketlerinden haberdar olabilmek için okula yeni bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni atar. Ama Profesör Dolores Umbridge?in Bakanlıktan onaylı savunma büyüsü dersi onları ve tüm büyücü camiasını kendilerini tehdit eden karanlık güçlere karşı ne yazık ki savunmasız bırakır; bu yüzden, arkadaşları Hermione ve Ron?un teşviki üzerine, Harry konuya el atar. Kendilerine ?Dumbledore?un Ordusu? adını veren küçük grupla buluşan Harry, onlara Karanlık Güçlere karşı nasıl savunacaklarını öğreterek, bu genç ve cesur büyücüleri kendilerini bekleyen olağanüstü savaşa hazırlar.”
David Yates’in yönettiği 2. Harry Potter filmi olan Zümrüdüanka Yoldaşlığı Harry Potter ve karanlık güçler arasında 4 film boyunca sürecek sıcak savaşın iyiyden iyiye ortaya çıktığı film. Görsel yönü diğer filmlere göre oldukça kuvvetli olan film, önceki filmleri kaçıranlar için iyi bir başlangıç olabilir.
İyi seyirler,