Maymunlar Cehennemi: Başlangıç – Rise of the Planet of the Apes
- Yapım: 2011 ~ ABD
-
Tür: Aksiyon, Bilim Kurgu, Dram, Macera
- Yönetmen: Rupert Wyatt
- Süre: 2 saat
- Oyuncular: James Franco, Tom Felton, Freida Pinto, Andy Serkis, Don Cheadle, Brian Cox, John Lithgow
” İlki 1968 yılında çekilen Planet of the Apes serisinin en yeni filmi olan Rise of the Planet of the Apes, safkan bir bilimkurgu/aksiyon…San Francisco’da ve günümüzde geçen hikayede genetik mühendislerinin, maymunların beyinlerini geliştirmek için yaptıkları deneyler sonucunda maymunların insanlar üzerinde üstünlük kurmak için açtıkları savaş konu ediliyor.Filmin kadrosunda geçtiğimiz yıl Oscar’a aday olan James Franco’nun yanı sıra,Freida Pinto, John Lithgow ve Brian Cox gibi isimler de var.Rupert Wyatt’ın yönettiği film, önceki orijinal filmlerin senaryosundan devam etmiyor ama onlardan bazı etmenler alarak daha da orijinal bir yeni hikaye yaratıyor. Mitolojinin bir kısmını ele alıyor diyebiliriz. Film aynı zamanda devamının çekilebilmesine yardımcı olacak öğeler de içeriyor.”
*
1968 yılında Franklin J. Schaffner tarafından ilki çekilen ve sinema tarihinin en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olan Maymunlar Cehennemi’nin eski versiyonlarını çok önce izlemiştim. Fransız yazar Pierre Boulle’nin kitabından uyarlanarak sinemaya aktarılan serinin yeni başlangıcını bu film açıyor.
Filmin başlangıcı çok güzel. İlk sekanstan itibaren oldukça seri ve hızlı gelişiyor olaylar. Herşey dozunda ve abartılmadan, gereksiz hiç bir sahne olmadan başarıyla gidiyor. Sadece, film sırf maymunlar ve erkeklerden oluşmasın diye, Slumdog Millioner’deki rolüyle tüm dünyayı etkileyen Freida Pinto’nun dahil edilmeye zorlandığı sahneler gereksiz ama allahtan kısa olduğundan çok rahatsız etmiyor.
*
İlk yarıda maymun Ceasar’ın annesinin ölümü, yanında kaldığı aileyi korumak isterken kafese kapatılması ve Harry Potter’daki Draco Malfoy karakteriyle aklımıza kazınan ve yine oldukça kötü bir karakterle karşımızda olan Tom Felton’un tarafından işkence görmesi sahneleri çok acıklı. Bir bilim kurgu yapımından beklenmeyecek derecede duygusu olan filmin bazı sahnelerinde gözlerim yaşardı, yüreğim ağzımda izledim.
*
Konu itibariyle “bir grup bilim adamı deney yapar ama sonuçları ve yan etkileri istedikleri gibi değildir” şeklindeki binlerce filmden biri gibi dursa da, hemen her sahnede verdiği mesajlar ve metaforlarla bu kategoriden ayrılan film, ciddi bir “düzen eleştirisi” bombardımanı yapıyor.
Oyunculuklar için, söylenecek sözlerin tamamını maymun Ceasar rolünü “performans yakalama” tekniği ile gerçekleştiren, deyim yerindeyse gözleriyle oynayan Andy Serkis’e söylemeli. Zira hem teknoloji anlamında, hem de oyunculuk bakımından inanılmaz bir iş çıkmış. (Aşağıda, yapılan işin önemini ve güzelliğini anlayabileceğimiz bir video mevcut.)
En son kayaların arasında sıkışmış halde 127 Saat’te, sonrasındaysa Oscar töreni sunumunda bıraktığımız James Franco ise standart bir oyunculuk performansı sergiliyor. Hiçbir gerçek hayvanın kullanılmadığı filmdeki tüm maymunlar ise inandırıcılık açısından inanılmazlar. Tüm fiziksel özelliklerin birebir maymunlarla eşit olduğu filmde, gelişmiş zekaları vurgulamak için insan gözleri kullanılmış. Filmi izleyen birçok kişi maymunlarda insan gözünün inandırıcılığı azalttığını düşünse de, benim fikrim tamamiyle tersi yönde.
*
Hemen herkesin gözüne batan, özellikle üretilen ilaçlarla ilgili bölümlerdeki mantık hatalarını, hızlı kurgusuyla unutturan film, senenin en başarılı Hollywood yapımlarından biri bence. Hem sunduğu görsel şölen, hem anlatılan hikayenin alt metnindeki mesajlar açısından herkese izlemesini tavsiye ediyorum.
İyi seyirler,
*
Not: Gece seanslarını oldukça severim. Bu sefer genelde gittiğim Capitol yerine Nautilus’ta izledim filmi. 00.00 seansına gittiğimde üstkat giriş kapatılmış, yürüyen merdivenlerse çalışmıyordu. Çıkıştaysa sadece bir otopark çıkışı açık bırakılmıştı. Hem gece seansına film koyup, salonun yarısını doldurmak, hem de düzgün yönlendirmeler yapmayıp çalışmayan merdivenlerden bir aşağı bir yukarı dolandırmak olmuyor. Nautilus-Cinebonus yöneticilerinin Capitol’e gidip bir gece seansı izlemelerini ve çıkışta nasıl yönlendirme levhaları ve bariyerlerle misafirlerini yormadan kontrol altında çıkışlara yönlendirdiklerini görmelerini tavsiye ederim.