Soytarılar Lear’ın Hikayesini Anlatırsa
- Yazan: W. Shakespeare
- Uyarlayan – Yöneten: Yiğit Sertdemir
- Sahne, Kostüm, Maske, Kukla, Makyaj Tasarımı: Candan Seda Balaban
- Müzik: Tuluğ Tırpan
- Işık Tasarımı: Yüksel Aymaz
- Ses Tasarımı: Meriç Şeker, Aras Tüysüz, Okan Yalabık
- Oyuncular: Tomris İncer, Berkay Ateş, Demet Evgar, Okan Yalabık, Sezin Akbaşoğulları, Umut Kurt, Yiğit Sertdemir
- Akordeon: Hakan Ali Toker
- Kontrbas: Aydın Balpınar, Çiğdem Tachouli
” Bu güçlü ve şimdiye dek belki de binlerce kez sahnelenmiş oyun, bir tragedya. Ancak biz yolculuğumuza, Lear’ın ve çevresindekilerin hikâyesini; Lear’a en yakın kişi olan, bütün gerçekleri ve fikrini hiç çekinmeden dillendirebilen, fakat her nasılsa oyunun bir yerinde kaybolan ve bir daha adı bile geçmeyen, Soytarı’nın gözünden başladık. Oyunun o bilinmedik anında kaybolan Soytarı, yanına aldığı bu hikâyeyi, başka soytarılarla yeniden anlatmayı seçse; Lear’ın yaşadıklarını, hem de kendi gözünden paylaşmayı tercih etse, ortaya ne çıkardı. Bu nedenle oyunu grotesk dille yeniden yaratmak ve seyirciyle ‘soytarıca’ bir Lear hikayesini paylaşmak istedik. Groteskin o acıtıcı gerçekliğiyle baş başa kalmak! Jan Kott, Çağdaşımız Shakespeare adlı kitabında şöyle der: ‘Tragedya rahiplerin, grotesk soytarıların tiyatrosudur.’ Belki de yapmaya çalıştığımızı en iyi özetleyen sözleri de buradan yola çıkarak dillendirebiliriz: ‘Biz, Kral Lear’ı rahiplerden çalıp, soytarılara teslim ettik! “
Yiğit Sertdemir ile tanışmam pek keyifli değildi. Benim yalnızca ilk yarısına dayanabildiğim fakat o senenin önemli ödüllerine aday gösterilen “Leonce ile Lena” oyununda yönetmen ve oyuncuydu. Sonrasında hiç bir oyununu izlemedim.
İKSV geçtiğimiz seneki 19.Uluslararası Tiyatro Festivali’nde 450. doğum yılı sebebiyle Shakespeare oyunlarına yer vermişti. Festival için Sertdemir’den de oyun istenmiş ve ortaya Altıdan Sonra Tiyatro ve Pangar Tiyatro ortak yapımı “Soytarım Lear” çıkmış. Meşhur “Kral Lear” tragedyasını soytarılara anlattırıp çok daha grotesk ve karanlık bir hale getirirken, aynı zamanda soytarıların hareketli ve çılgın enerjisini sahneye taşımak istemiş. Yiğit Sertdemir ile ikinci karşılaşmam işte bu oyun ile oldu.
Hiç kimsenin gerçekçi davranmadığı sarayda tüm doğruları dile getiren, tiyatro literatürünün en ünlü soytarısından yola çıkarak hikayeyi soytarılara anlattırmak oldukça zekice bir fikir. Şenlikli soytarıların giriş sahnesinde postere yaptıkları sprey çizimin sonrasında kızlar tarafından posterin (ülkenin) aç kurtlar gibi bölüşülmesi son dönemde izlediğim en etkileyici açılışlardan. Fakat böylesine iyi bir açılışa rağmen bu mükemmel fikrin ve castın çok daha iyi yorumlanabileceğini düşünüp durdum oyunun devamında.
Çoğu kişinin pek beğendiği sahne tasarımını yetersiz, kostümleri ise gereksiz bulduğumu öncelikle belirtmek isterim. Çok beğendiğim maskeler haricinde kostümlerin göz yormaktan başka bir amaca hizmet etmediğini düşünüyorum. Keşke bu denli alternatif bir yoruma yakışacak, daha sade ama etkili kostümler olsaydı ve maskeler çok daha ön planda kalsaydı. Zira yenilikçi fikirlere bu denli uyum sağlayan bir ekibin çok daha sade kıyafetler ile çok daha yoğun ve yüksek performanslar sergileyebileceğini düşünüyorum. Her ne kadar grotesk ve şatafatlı bir iş yaratılmaya çalışsa da bazen “less is more (az çoktur) ” istenileni daha iyi verebilir ve soytarılık kıyafetlerle değil oyunculuklarla canlandırılabilirdi.
Ayrıca kısa ve vurucu bir anlatım yerine uzun tutulan metini çok yorucu buldum. Yaklaşık 3 saat süren oyun keşke daha kısa tutulan iki perde olarak tasarlansaydı da, bu denli anlamsız ve zorlama görünen soytarı hallerine ve kostümlerine gerek kalmasaydı. Oldukça dokunaklı olması planlanan finalin duygusunu bir miktar kaybetmesi ve soytarılıkların zaman zaman sıkıcı hale gelmesi bu uzun tutulan süreyle doğru orantılıydı.
Son olarak soytarının krala dönüştüğü değil de kralın soytarıya dönüştüğü bir versiyonun çok daha etkileyici olduğunu düşündüğümü ekleyerek; oyuncuların tercih edilen bu versiyonda ellerinden gelenin en iyisini yaptığını, müziklerin sanki bir diğer oyuncuymuşcasına uyumlu eşlik ettiğini ve ışık düzeninin de oldukça başarılı olduğunu hakkıya hakkını teslim etmek adına belirtmeliyim. Tüm eleştirilerime rağmen yine de izlemesi keyifli bir iş çıkardıklarını belirtip, tiyatroda parlak fikirleri merak edenlerin umut vaad eden bu oyunu izlemesini tavsiye ederim.
İyi seyirler,