Kısa Kısa #21 ? Gerilelim! Gone Girl, The Double, Nightcrawler ve The Treatment

Kısa Kısa #21 ? Gerilelim! Gone Girl, The Double, Nightcrawler ve The Treatment

Karşınızda senenin iyileri arasından seçtiğim 4 gerilim filmi:

Gone Girl / gonegirl Kayıp Kız

  • Yönetmen: David Fincher
  • Tür: Gerilim
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris
  • Süre: 149 dk

?Amerika’nın Missouri eyaletlerinden birinde sıcak bir yaz sabahı, Nick ve Amy evliliklerinin beşinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlanmaktadırlar. Fakat o gün Amy aniden ortadan kaybolur. Geri dönmeyince, polisin gözünde kocası Nick tüm şüpheleri üzerine çeker. Nick’in ise kafası karışmıştır zira Amy’ye ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktur ama bir anda kendisini Amy’nin ailesinin haızlradığı bir yardım operasyonu içerisind epiyon olarak bulur! Nick masum olduğu konusunda ısrar etse de üstündeki şüpheleri tamamen yok edemez. Amy’nin hayatta olup olmadığı ise büyük bir muammadır…”

Açıkçası başrolde Ben Affleck olunca minimum beklentiyle izlemeye başladım fakat bence Gone Girl senenin iyilerinden biri olmuş. Yorumların çoğu Fincher gibi bir yönetmen için ortalama ve hatta vasat bir film olduğundan bahsetse de, bence hem komedi hem de gerilim dozuyla gayet ortalamanın üstünde, keyifli bir seyirlik olmuş.

İzlemenizi tavsiye ederim.

The Double / Ötekithedouble

  • Yönetmen: Richard Ayoade
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2013, İngiltere
  • Oyuncular: Jesse Eisenberg, Mia Wasikowska , Wallace Shawn
  • Süre: 93 dk

?Simon’ın işyeri ve evi arasındaki mesafeden ibaret olan hayatı, hayallerini kurduğu kadına ulaşamayarak, annesine tahammül etmeye çalışarak ve en önemlisi çevresi tarafından görmezden gelinerek geçip gitmektedir. Çekingenliği ve içine kapanıklığı kendini daha fazla güçsüz hissetmesinden başka bir sonuca hizmet etmez, yalnızlığı günden güne derinleşir. Bir gün işyerine James adında, tıpatıp kendisine benzeyen bir çalışanın gelmesiyle bu rutinleri yok olmaya başlar. James dış görünüş olarak kusursuz bir şekilde Simon’a benzer, karakter anlamındaysa tam tersidir. James’in karizması, neşeli kişiliği ve centilmen halleri birkaç gün içerisinde çevresindeki herkes tarafından sevilmesini sağlasa da esasında Simon’ın hayatını ele geçirmeye başlamıştır…
Dostoyevski’nin yazdığı dönemde sert eleştirilere maruz kalan eseri Öteki’nin beyazperde uyarlaması olan film, bir adamın yaşarken kendi “öteki”siyle tanıştıktan sonra hayatında erimeye başlayan akli sınırları ve deliliğin kontrolü ele alışını anlatıyor.”

Aylar evvel festivalde izlediğim film, ciddi Wes Anderson izleri taşıyan bir distopya. Retro fütüristik mekanları ile bilinmez bir dünyada Simon ve James ile bizi tanıştıran ve sonra bildiğimiz dünyanın iş hayatına ve sosyal hayatına dair eleştirileri üzerine yoğunlaşan film, Dostoyevski’nin aynı adlı zamansız eserinden uyarlama.

Son dönemin parlayan genç aktörlerinden Jesse Eisenberg’in yine mükemmel iş çıkardığı filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Nightcrawler / Gece Vurgunu nightcrawler

  • Yönetmen: Dan Gilroy
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Rene Russo, Riz Ahmed
  • Süre: 117 dk

?Lou Bloom kariyer peşinde, genç ve hırslı bir adamdır. Hayatta “amaca giden her yol mübahtır” düsturunu benimseyen bu hırslı adam, geceleri şehirde yaşanan suç olaylarını tüm açıklığı ile kamerasına kaydetmeye başlar. Şehrin önde gelen televizyon kanallarından birinde gece muhabiri olarak işe girmesi de uzun sürmez. Fakat ne var ki, kariyerinde benimsediği yolun da bir faturası elbet olacaktır… “

Bu sene tüm yapımlar benim önyargılarımı yıkmak için yapılmış sanki. Sıfır beklenti, hatta Jake Gyllenhaal’ın yine bayık bayık bakacağı sıkıcı film negatif beklentisiyle izlediğim film, senenin en iyi işlerinden biriymiş meğerse. Konusu, medya eleştirisi, düşmeyen temposu ve Gyllenhaal’ın yarattığı muazzam karakter ile senenin mutlaka izlenmesi gerekenlerinden.

İyi seyirler,

De Behandeling / The Treatment thetreatment

  • Yönetmen: Hans Herbots
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2014, Belçika
  • Oyuncular: Geert Van Rampelberg, Ina Geerts, Johan van Assche
  • Süre: 125 dk

?Dedektif Nick Cafmeyer mükemmel kariyere sahip, başarılı bir müfettiştir. Ancak dokuz yaşındayken kardeşi Bjorn belirsiz bir şekilde ortadan kaybolunca, karanlık bir bulut çökmüştür yaşamına. Plettinckx ise herkes tarafından tanınan şeytani zevkleri olan bir seksomanyaktır. Dedektif Nick, Plettinckx’i sorgulamaya alır ama delil yetersizliğinden bırakmak zorunda kalır. Nick, kardeşinin bu seksomanyak adamla bir bağlantısı olduğunu düşünür ve amansız bir takip başlar..”

Belçikalı sinemacıların karanlık filmler çekmek konusunda tıpkı İslandinav ülkeleri gibi bir yeteneği var sanıyorum. Film bitsin de bu işkenceden kurtulayım diye dua ettim. Gerilmekten mideme ağrılar filan girdi. Kaldırabilecekseniz izleyin derim…

Kısa Kısa #19 – 2013’ten Kalanlar: Starred Up, The Invisible Woman, The Book Thief ve Night Moves

Kısa Kısa #19 – 2013’ten Kalanlar: Starred Up, The Invisible Woman, The Book Thief ve Night Moves

Yine Oscarlar yaklaşıyor ve ben yine izlediğim tüm filmlerin yorumlarını buraya yazmaya çalışırken helak olacağım ama yapacak bir şey yok. Neticede silah zoruyla yazdırmıyorlar, para kazandığım da yok, sırf kendi zevkime kendimle yarışıyorum. Bu sefer 2013’ten kalan 4 film ile ilgili yorumlarımı ileteceğim:

starredup Starred Up / Yüksek Risk

  • Yönetmen: David Mackenzie
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2013, İngiltere
  • Oyuncular: Jack O’Connell, Rupert Friend, Ben Mendelsohn
  • Süre: 105 dk

?Şiddet olaylarına karıştığı için çocuk hapishanesine düşen fakat kısa sürede şiddete duyduğu şaşırtıcı eğilim nedeniyle yetişkin bölümüne transfer edilen Oliver’ın öyküsüne odaklanan filmde, Oliver, yerleştirildiği bu yeni bölümde, babasının başına gelenler hakkında bir şeyler bilen bir kişiyle tanışır. Oliver, her adımda babasının başına gelen olayların sır perdesini aralarken, tahmin bile edemeyeceği bir öykünün öznesi haline gelecektir. ?

En iyi hapishane filmleri arasında yerini alan Starred Up, Perfect Sense ve Spread filmlerinden hatırladığım İngiliz yönetmen David Mackenzie’nin son işi. Şiddet içeren sahneleri ile gözümüze sokulan gerçeklik, Jack O’Connell’ın pek beğendiğim performansı, müziksiz ve kadınsız olması en aklımda kalanlar. İzlerken bu denli içine girdiğim, neredeyse yaşadığım film sayısının az olduğunu düşünürsek, benden büyük bir geçer not alan filmi izledikten sonra bir müddet etkisinden çıkamadım.

2013’ün izlenmesi gereken filmlerinden.

theinvisiblewomanThe Invisible Woman / Görünmeyen Kadın

  • Yönetmen: Ralph Fiennes
  • Tür: Biyografik, Romantik
  • Yapım: 2013, İngiltere
  • Oyuncular: Ralph Fiennes, Felicity Jones, Kristin Scott Thomas
  • Süre: 111 dk

?Kariyerinin en parlak günlerini yaşayan Charles Dickens, genç ve güzel bir kadınla tanışır. Ünlü yazara aşkla bağlı olan kadın, Dickens?ın ölümüne kadar onun gizli sevgilisi olarak kalacaktır. Yönetmenliğini Ralph Fiennes?ın üstlendiği film, Claire Tomalin?in kitabından Abi Morgan tarafından uyarlandı.”

Dönem filmlerini izlerken çoğunlukla sıkılıyorum. Her ne kadar konu büyük usta Charles Dickens olsa da, Felicity Jones dünyanın en duygulu ve aşık bakan kadınını oynamayı başarsa da, çok dikkat çekici ve güzel bir sanat yönetimi olsa da bu filmde de çok sıkıldım. Süresi uzun geldi, bitse de gitsek diye bekledim.

thebookthiefThe Book Thief / Kitap Hırsızı

  • Yönetmen: Brian Percival
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2013, ABD, Almanya
  • Oyuncular: Geoffrey Rush, Emily Watson, Sophie Nélisse
  • Süre: 131 dk

?Liesel Meminger?in, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya?da henüz dokuz yaşındayken bir ailenin manevi kızı olur. Çok sevdiği ailesi ve evlerinde kalan sığınmacı Max sayesinde okumayı öğrenen ve çok seven Liesel kitaplarla derin bir  bağ kurar. Max ve cesur Liesel için çevrelerinde dünyada yaşanan tüm kötülüklerden uzaklaşmanın tek yolu, kitapların ve kelimelerin ikisine sunduğu hayal dünyasıdır. Fakat bodrum katında saklanan Yahudi Max, sürekli diken üstündedir?”

İlk cümlede sinematografiyi ayakta alkışladığımı belirtip övgü sıramı hemen savuyorum. Zira Geoffrey Rush’ın başarılı performansına rağmen tüm Almanların mükemmel İngilizce konuşmasıyla ilk golü kendine atan, tam derinleşip filmin içine girecekken bölük pörçük kurgusuyla dikkatinizi dağıtarak ikinci golü de kendine atan film malesef beklentilerimi karşılamayan, vasat-orta bir İkinci Dünya Savaşı filmi olarak aklımda kaldı.

nightmovesNight Moves / Gece Planı

  • Yönetmen: Kelly Reichardt
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2013, ABD
  • Oyuncular: Jesse Eisenberg, Dakota Fanning, Peter Sarsgaard
  • Süre: 117 dk

?Üç çevre aktivisti Josh, Dena ve Harmon yaşadıkları toprakların geleceği için endişelenen ve dahası isyan eden insanlardır. Çevrelerindeki insanların umursamazlığı canlarına tak etmiştir, bir şeyler yapmak için harekete geçmek gerektiğini hissederler. Farklı toplumsal tabanlardan gelen bu üçlü dikkat çekmek amacıya beraber bir barajı havaya uçurmayı planlarlar.”

Popüler filmlerin seyircileri için oldukça yavaş ve sıkıcı sayılabilecek, fakat ben gibi bağımsız sinemaya da ucundan da olsa gönül vermiş seyircilerin ayakları yere basan ve soğukkanlı bulacağı film, son dönemin en başarılı oyuncularından Jesse Eisenberg’in ve pek beğendiğim Peter Sarsgaard’ın kendinden emin oyunculukları ve Amerikan bağımsız sinemasının önemli yönetmenleri arasında anılan Kelly Reichardt’ın yönetmenliği ve senaristliğinde senenin oldukça iyi işlerinden biri.

İzlemenizi tavsiye ederim.

İyi seyirler,

Woody Allen bu kez Roma’dan bildiriyor: Roma’ya Sevgilerle – To Rome With Love

Woody Allen bu kez Roma’dan bildiriyor: Roma’ya Sevgilerle – To Rome With Love

  • romaya sevgilerleYönetmen: Woody Allen
  • Yapım: 2011, ABD, İspanya, İtalya
  • Süre: 111 dk
  • Oyuncular:  Woody Allen, Alec Baldwin, Roberto Benigni, Penelope Cruz, Judy Davis, Jesse Eisenberg, Greta Gerwig, Ellen Page 

Woody Allen Avrupa turunun Roma durağı olan To Rome with Love’da, seyircisini ölümsüz bir şehir olan Roma da birbirinden farklı karakterlerin birbirinden farklı hikayelerinin içine sokarak, bazen şehrin herhangi bir sakini bazen de yazın gelen herhangi bir turistin hayatına girerek romantik ve macera dolu bir geziye çıkarıyor. Film İtalya da bir grup Amerikalı ve İtalyan ın başlarından geçen romantik anlar ve maceraları konu alıyor.

Woody Allen sineması, tarzı, görselliği diye bir şey var. İşte o filmlerden biri daha karşımızda.

Londra, Barcelona ve Paris’ten sonra olayların merkezine bu kez Roma’yı alan yönetmen, 4 farklı hikayeyi  anlatıyor.

Hikayelerin hepsinin kendine has bir sevimliliği var, fakat özellikle Woody Allen’ın da dahil olduğu hikaye oldukça komikti. Oynadığı rol ile müthiş bir iş çıkaran ve kendine hayran bıraktıran Allen (ki kendisi 78 yaşında oldu), film ile tüm izleyicilerde Roma’ya gitme hissi uyandırıyor.

Filmin verdiği birden fazla mesaj var. Allen, yarattığı her karakter ile bir şeyler anlatmak istemiş ve bunları iyice gözümüze de soktu. Fakat kendisinin farkı bu noktada ortaya çıktı: hiç sıkılmadan, iki saat boyunca izlenebilen, güldüren bir romantik komedi film izledik.

Her yerde bu filmin, Woody Allen’ın bir önceki filmi “Midnight in Paris / Paris’te Gece yarısı” ile karşılaştırmalarını okuyorum. Açıkçası bu karşılaştırmaların iki filme de haksızlık olacağını düşünüyorum. Zira Paris’te geçen filmin senaryosu inanılmaz bir yaratıcılıktaydı. Roma’daki bu film ise yine Allen yaratıcılığından nasiplenmiş olsa da, romantizmi,aşkı ve seksi daha çok merkez alan bir romantik-komedi.

İzlemenizi tavsiye ederim.

İyi seyirler,

Sosyal Ağ – The Social Network

Sosyal Ağ – The Social Network

  • Tür : Dram / Tarihi /
  • Yönetmen : David Fincher /
  • Yapım : 2010, ABD /
  • Oyuncular: Jesse Eisenberg, Joseph Mazzello , Justin Timberlake , Andrew Garfield, Rooney Mara, Rashida Jones, Armie Hammer /

Benjamin Button?un tuhaf hikayesinden sonra yine çarpıcı bir film ile karşımızda David Fincher. Facebook?un kuruluş hikayesini anlatan ?The Social Network?, kurucuların birbirlerine açtıkları dava süreçlerini geriye dönüp olanları bizlere özetleyerek sunuyor.

Facebook?un asıl mucidi olan dünyanın en geç milyarderi Marc Zuckerberg?in kız arkadaşıyla ayrılma sahnesiyle açılıyor film. (kendisi bu sahnenin gerçekte olmadığını söylemiş olsa da.. ) Tüm diyalalogların nasıl bir hızda olacağını bu güzel açılış sahnesinden anlayabiliyoruz. Daha sonra Zuckerberg?in ikizlerle tanışıp (neden tek bir oyuncu oynamış ikizleri??) bir sosyal ağ fikrinin kafasında nasıl geliştiğine şahit oluyoruz. Zuckerberg?in asosyal-dahi portresini Oscar?da en iyi aktör adayı olarak gösterilen Jesse Eisenberg hakkıyla oynuyor.

Zaman zaman fazlasıyla karanlık sahneler ve yoğun diyaloglarla seyirciyi yorsa da, günümüzde hemen herkesin alışkanlığı olan sosyal ağların yaratılış süreçlerini izlemek keyif veriyor. En iyi film olmasa bile en iyi aktör ve kurgu dallarında iddialı olan filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Konu:

?Tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bir fenomene dönüşmüş, milyonların sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının öyküsü.?