12 Senede Çekilen Film: Boyhood / Çocukluk

12 Senede Çekilen Film: Boyhood / Çocukluk

  • Yönetmen: Richard Linklaterboyhood
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Ellar Coltrane, Patricia Arquette, Ethan Hawke
  • Süre: 165 dk

?En son Before Midnight filmiyle izleyici karşısına çıkan Richard Linklater’ın senaryosunu yazıp yönettiği film, çıkış noktası olarak yakın zamanda boşanmış bir çiftin, Mason ve Olivia’nın hikayesine odaklanıyor. Sahip oldukları tek çocukları ise artık anne ve babasının bir arada yaşamadığı gerçeğine alışmak ve bu yabancı düzen içerisinde yaşamayı öğrenmek zorunda. Çocuğun 6 yaşında başlayan bu yeni tecrübesini 12 yıl boyunca sürecek olan bir büyüme evresine yayan yönetmen, bu süreç boyunca yaşananları beyaz perdeye aktarıyor.”

Richard Linklater benim için her şeyden önce Before Sunset, Before Sunrise ve Before Midnight demek… Aynı hikayeyi zamana yayarak çekmeyi seven deneyimli yönetmen, bu defa daha önce denenmemiş bir çalışma ile karşımızda.

12 yıl boyunca aynı oyuncular ve aynı ekiple çekilen hikaye, bir çocuğun 12 yıllık hayatını ve büyürken yaşadıklarını seyirci ile belgesel tadında paylaşıyor. Her geçen sahnede gözümüzün önünde büyüyen Ellar Coltrane, kariyerine çok derin bir giriş yaparken, pek sevdiğim oyuncular Patricia Arquette ve tabi ki Ethan Hawke’ın yaş almalarını seyretmek enteresan bir deneyim oluyor.

Fikir itibariyle oldukça parlak görünen film, iş kurguya gelince sınıfta kalıyor. Birbirinden kopuk geçişler ve uzun süresi filme konsantre olmayı zorlaştırıyor. Keşke bunca sene çaba harcarken, zamanlar arasındaki geçişler için de daha zekice bir formül bulunsaydı. Nedenini anlamadığım bir şekilde kurgu ve senaryo dalları dahil 6 dalda Oscar adayı olan film malesef 12 yıllık emek ve iyi bir fikir sahibi olmaktan öteye gidemiyor.

Yine de bu deneyimi yaşamak için izlemenizi tavsiye edeceğim film için, beklentilerinizi düşürmenizi de hatırlatmalıyım.

İyi seyirler,

Kısa Kısa #24: Dramlar: The Judge, Deux Jours, Une Nuit ve A Day Late and A Dollar Short

Kısa Kısa #24: Dramlar: The Judge, Deux Jours, Une Nuit ve A Day Late and A Dollar Short

Yine bir dram serisi ile karşınızdayım ama bu sefer daha hafif olanları ile. Duyguların hepsi insana ait, kaçış yok, buyurun:

The Judge / Yargıçthejudge

  • Yönetmen: David Dobkin
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Robert Downey Jr., Robert Duvall, Billy Bob Thornton
  • Süre: 141 dk

?Hank Palmer parlak bir kariyeri olan, Chicago’da yaşayan bir avukattır. Önemli bir davasının arifesinde, annesinin kaybettiğinin haberini alır. Babasıyla çok uzun zamandır görüşmeyen Hank, aileden iletişimde olduğu tek insanı da kaybetmiştir. Üstelik doğup, büyüdüğü Carlinville kasabasından başka kimseyle de görüşmemiştir. Annesinin cenazesi için geri dönen Hank’ı, burada cenaze töreninden daha fazlası beklemektedir. Pek de sıcak karşılanmadığı kasabadan bir an önce uzaklaşmaya çalışırken kendisini, 42 yıllık yargıç olan babasını savunmak üzere mahkemede bulur… “

İçinde Robert Downey Jr.’ın olduğu herhangi bir şeyi sevmemem mümkün değil. Her ne kadar filmin enteresan bir hikayesi olmasa da, çoook uzun olsa da, yer yer sıksa da, Robert’ı gördüm bana iyi geldi.

Baba-oğul ilişkisi hikayesi, iyi oyunculuklar ve RD Jr sevenlere tavsiye edebilirim.

Deux jours, Une nuit / İki Gün, Bir Geceikigünbirgece

  • Yönetmen: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014, Fransa, Belçika, İtalya
  • Oyuncular: Marion Cotillard, Fabrizio Rongione, Catherine Salée
  • Süre: 95 dk

?Küçük bir şirkette çalışan ve maddi anlamda pek de parlak bir dönemden geçmeyen Sandra’nın işi tehlikededir. İşini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır ve ailesini zor günler beklemektedir. Şirket patronunun çözüm planına göre ya Sandra işten çıkarılacak ya da şirket çalışanları ekstra maaş bonuslarından vazgeçeceklerdir. İlk oylama yapılır ve çalışanlar oylarını maaş bonuslarından yana kullanırlar. Sandra resmi olarak işini kaybetmiş sayılır. Ancak hemen sonrasında tekrar oylama yapılmasına ikna eder. Sandra’nın elinde sadece bir hafta sonu vardır; bu iki günlük süreçte çalışma arkadaşlarını maaş bonuslarından vazgeçip çalışmaya devam etmesinden yana oy kullanmaları için tek tek ikna etmek durumunda kalacaktır.”

Aslında bu filme “Kısa Kısa” bölümünde değil de ayrı bir yazı da değinmeliydim ama böyle oldu. Dardenne kardeşlerin bir başyapıt olarak değerlendirilen filmleri, senenin en öne çıkan yapımlarından ve haklı bir üne sahip.

Son dönemde izlediğim en başarılı kapitalist eleştirisini, izlerken gırtlağınızın sıkıştığını hissedecek kadar gerçekçi bir hikayeyle seyirciye aktarırken, insana dair çok şey anlatmışlar.

Marion Cottilard’ın her zamanki başarılı performanslarının bile kat kat üstünde olan oyunculuğu, zaten çok iyi olan senaryoyu daha da yukarılara çıkarırken, belgesel havası veren kameraları ve sinematografisiyle de temiz bir işe imza atmışlar.

Senenin mutlaka izlenmesi gereken işlerinden…

A Day Late A Dollar Shortadaylateadollarshort

  • Yönetmen: Stephen Tolkin
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular:  Whoopi Goldberg, Ving Rhames, Kimberly Elise
  • Süre: 85 dk

?Sağlığı giderek kötüleşen Viola, son bir görev olarak dağılmanın eşiğindeki ailesini yeniden bir araya getirmeye çalışacaktır.”

Bu filmi nereden kimden duydum da izledim hatırlamıyorum. Tv için yapılmış bir aile filmi. Sıradan.

Kısa Kısa #22 – Dram: Still Alice, The Fault In Our Stars, The Immigrant ve The Disappearance of Eleanor Rigby :Them

Kısa Kısa #22 – Dram: Still Alice, The Fault In Our Stars, The Immigrant ve The Disappearance of Eleanor Rigby :Them

Gerilimdir, senenin öne çıkanlarıdır derken bir kadın olarak kare asım ağlatmalı romantikleri unutmamam lazım. İşte sırada bu senenin romantik dramları.

Still Alice / Unutma Benistillalice

  • Yönetmen: Richard Glatzer, Wash Westmoreland
  • Tür: Dram
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Julianne Moore, Alec Baldwin, Kristen Stewart
  • Süre: 101 dk

?Alice Howland, Columbia Üniversitesi’nde ünlü bir dilbilim profesörüdür. Bir gün doktor muayenesinde kendisine Alzheimer’ın başlangıç evresinde olduğu teşhisi konur. Alice’in hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Geçirdiği hastalık, eşi ve üç çocuğuyla birlikte sürdüğü hayata yeni bir gözle bakmasını sağlayacaktır. İnsan ilişkilerini sorgularken öte yandan da en genç kızıyla olan ilişkisiyle de onu yeniden kazanmak için mücadele verir. Alice, uzmanlaştığı bölüm gereği hayatı boyunca yeni şeyler öğrenmektedir ve bu yüzden hastalığını başta kabullenmek istemez. Manhattan sokaklarında kayboluşuyla durumu kavramaya başlayan Alice, zamanla Alzheimer’la mücadele etmenin yollarını arayacaktır.”

Hani cenazelerde derler ya, herkes kendi başına gelme ihtimalini düşünüp kendine ağlar diye. Bu film de benim empatimin tavan yapmasına neden oldu gerçekten.

Gerçek bir hikayeden yola çıkan film Julianne Moore’un müthiş oyunculuğuyla seyirciye inanılmaz geçen bir yapım olmuş. Normalde oyunculuğunu pek donuk bulduğum Kristen Stewart’ın bile enteresan bir biçimde sırıtmadığı oyunculuklar dışında, hikayenin akışı da kurgu da dinginlikleriyle bu denli etkili olmalarından dolayı gayet başarılıydı.

İzlemenizi tavsiye ederim,

The Fault In Our Stars / Aynı Yıldızın Altındathefaultinourstars

  • Yönetmen: Josh Boone
  • Tür: Dram, Romantik
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Shailene Woodley, Ansel Elgort, Nat Wolff
  • Süre: 125 dk

?16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel’ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam’a gidecek ve Hazel’ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten’i bulmaya çalışacaklardır…”

Kesin bayık bir ergen filmidir, kitabı bestseller bari filmini izleyeyim gibi düşüncelerle izledim fakat ağlamaktan içim dışıma çıktı. Zaten çok zor ağlayan biri olduğum söylenemez ama hikaye gerçekten dokunaklıydı. Üzerine son dönemin en parlak oyuncularından Shailene Woodley’in pek başarılı oyunculuğu eklenince, süresine rağmen amacına hizmet eden bir dram ortaya çıkmış.

İyi seyirler,

The Immigranttheimmigrant

  • Yönetmen: James Gray
  • Tür: Dram, Romantik
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Marion Cotillard, Joaquin Phoenix, Jeremy Renner
  • Süre: 113 dk

?1920’lerdeyiz Ewa Cybulski ve kardeşi Magda doğdukları ülke olan Polonya’yı terk ederek New York’un yolunu tutarlar. Ellis Ada’sına geldiklerinde Magda verem hastalığına yakalanır ve karantinaya alınır. Ewa yalnız ve kaybolmuş bir şekilde Bruno’nun ağına düşer , Bruno kadın ticareti yapmaktadır, ve başarılı olmayı da kafasına koymuştur. Kız kardeşini kurtarmak için Ewa bütün fedakarlıklara hazırdır ve fahişelik yapmaya başlar. Bruno’nun kuzeni Orlando’nun gelişiyle birlikte , Ewa kendine güvenini geri kazanır fakat Bruno’nun kıskançlığı onları ölümcül bir deliliğe sürükler…”

Bazı filmlere konsantre olamıyorum. Başrolünde en beğendiğim Phoenix ve Cotillard olsa bile…

Zaten dönem filmlerinde sıkılıyorum, bir de üstüne karanlık atmosfer, sürekli “eeee yani?” diye sorup durduğum sahneler, uzayıp duran bir hikaye… Ben sıkıldım, sizi bilmem…

The Disappearance Of Eleanor Rigby: Them / Aşkın Hallerithedissappearanceof

  • Yönetmen: Ned Benson
  • Tür: Dram, Romantik
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Jessica Chastain, James McAvoy, William Hurt
  • Süre: 123 dk

?Conor ve Eleanor aşkla evlenmiş ve beraberliklerini mutlu bir biçimde sürdüren bir çifttir. Ta ki bir gün yine birbirlerine ne kadar yabancılaştıklarını fark edene kadar? Daha önce karşımıza The Disappearance Of Eleanor Rigby: Him ve Her başlıklarında iki ayrı bakış açısına sahip iki farklı film olarak çıkan yapıt, bu sefer çiftin hayatı yeniden keşfedişini subjektif bir bakış açısıyla yeniden beyazperdeye taşıyor.”

Yönetmenin 2013 yılında Him ve Her olarak çektiği iki filmin birleştirilmiş hali olan Them, bu versiyonundaki kurguyla yoruyor olsa da ortalamanın üstü bir senaryoya sahip. İzlenmesi çok gerekli filmlerden değil ama iyi bir ayrılık filmi izleyenlere tavsiye edebilirim…

Kısa Kısa #21 ? Gerilelim! Gone Girl, The Double, Nightcrawler ve The Treatment

Kısa Kısa #21 ? Gerilelim! Gone Girl, The Double, Nightcrawler ve The Treatment

Karşınızda senenin iyileri arasından seçtiğim 4 gerilim filmi:

Gone Girl / gonegirl Kayıp Kız

  • Yönetmen: David Fincher
  • Tür: Gerilim
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris
  • Süre: 149 dk

?Amerika’nın Missouri eyaletlerinden birinde sıcak bir yaz sabahı, Nick ve Amy evliliklerinin beşinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlanmaktadırlar. Fakat o gün Amy aniden ortadan kaybolur. Geri dönmeyince, polisin gözünde kocası Nick tüm şüpheleri üzerine çeker. Nick’in ise kafası karışmıştır zira Amy’ye ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktur ama bir anda kendisini Amy’nin ailesinin haızlradığı bir yardım operasyonu içerisind epiyon olarak bulur! Nick masum olduğu konusunda ısrar etse de üstündeki şüpheleri tamamen yok edemez. Amy’nin hayatta olup olmadığı ise büyük bir muammadır…”

Açıkçası başrolde Ben Affleck olunca minimum beklentiyle izlemeye başladım fakat bence Gone Girl senenin iyilerinden biri olmuş. Yorumların çoğu Fincher gibi bir yönetmen için ortalama ve hatta vasat bir film olduğundan bahsetse de, bence hem komedi hem de gerilim dozuyla gayet ortalamanın üstünde, keyifli bir seyirlik olmuş.

İzlemenizi tavsiye ederim.

The Double / Ötekithedouble

  • Yönetmen: Richard Ayoade
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2013, İngiltere
  • Oyuncular: Jesse Eisenberg, Mia Wasikowska , Wallace Shawn
  • Süre: 93 dk

?Simon’ın işyeri ve evi arasındaki mesafeden ibaret olan hayatı, hayallerini kurduğu kadına ulaşamayarak, annesine tahammül etmeye çalışarak ve en önemlisi çevresi tarafından görmezden gelinerek geçip gitmektedir. Çekingenliği ve içine kapanıklığı kendini daha fazla güçsüz hissetmesinden başka bir sonuca hizmet etmez, yalnızlığı günden güne derinleşir. Bir gün işyerine James adında, tıpatıp kendisine benzeyen bir çalışanın gelmesiyle bu rutinleri yok olmaya başlar. James dış görünüş olarak kusursuz bir şekilde Simon’a benzer, karakter anlamındaysa tam tersidir. James’in karizması, neşeli kişiliği ve centilmen halleri birkaç gün içerisinde çevresindeki herkes tarafından sevilmesini sağlasa da esasında Simon’ın hayatını ele geçirmeye başlamıştır…
Dostoyevski’nin yazdığı dönemde sert eleştirilere maruz kalan eseri Öteki’nin beyazperde uyarlaması olan film, bir adamın yaşarken kendi “öteki”siyle tanıştıktan sonra hayatında erimeye başlayan akli sınırları ve deliliğin kontrolü ele alışını anlatıyor.”

Aylar evvel festivalde izlediğim film, ciddi Wes Anderson izleri taşıyan bir distopya. Retro fütüristik mekanları ile bilinmez bir dünyada Simon ve James ile bizi tanıştıran ve sonra bildiğimiz dünyanın iş hayatına ve sosyal hayatına dair eleştirileri üzerine yoğunlaşan film, Dostoyevski’nin aynı adlı zamansız eserinden uyarlama.

Son dönemin parlayan genç aktörlerinden Jesse Eisenberg’in yine mükemmel iş çıkardığı filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Nightcrawler / Gece Vurgunu nightcrawler

  • Yönetmen: Dan Gilroy
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2014, ABD
  • Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Rene Russo, Riz Ahmed
  • Süre: 117 dk

?Lou Bloom kariyer peşinde, genç ve hırslı bir adamdır. Hayatta “amaca giden her yol mübahtır” düsturunu benimseyen bu hırslı adam, geceleri şehirde yaşanan suç olaylarını tüm açıklığı ile kamerasına kaydetmeye başlar. Şehrin önde gelen televizyon kanallarından birinde gece muhabiri olarak işe girmesi de uzun sürmez. Fakat ne var ki, kariyerinde benimsediği yolun da bir faturası elbet olacaktır… “

Bu sene tüm yapımlar benim önyargılarımı yıkmak için yapılmış sanki. Sıfır beklenti, hatta Jake Gyllenhaal’ın yine bayık bayık bakacağı sıkıcı film negatif beklentisiyle izlediğim film, senenin en iyi işlerinden biriymiş meğerse. Konusu, medya eleştirisi, düşmeyen temposu ve Gyllenhaal’ın yarattığı muazzam karakter ile senenin mutlaka izlenmesi gerekenlerinden.

İyi seyirler,

De Behandeling / The Treatment thetreatment

  • Yönetmen: Hans Herbots
  • Tür: Dram, Gerilim
  • Yapım: 2014, Belçika
  • Oyuncular: Geert Van Rampelberg, Ina Geerts, Johan van Assche
  • Süre: 125 dk

?Dedektif Nick Cafmeyer mükemmel kariyere sahip, başarılı bir müfettiştir. Ancak dokuz yaşındayken kardeşi Bjorn belirsiz bir şekilde ortadan kaybolunca, karanlık bir bulut çökmüştür yaşamına. Plettinckx ise herkes tarafından tanınan şeytani zevkleri olan bir seksomanyaktır. Dedektif Nick, Plettinckx’i sorgulamaya alır ama delil yetersizliğinden bırakmak zorunda kalır. Nick, kardeşinin bu seksomanyak adamla bir bağlantısı olduğunu düşünür ve amansız bir takip başlar..”

Belçikalı sinemacıların karanlık filmler çekmek konusunda tıpkı İslandinav ülkeleri gibi bir yeteneği var sanıyorum. Film bitsin de bu işkenceden kurtulayım diye dua ettim. Gerilmekten mideme ağrılar filan girdi. Kaldırabilecekseniz izleyin derim…