Günümüz dünyasında insanlık hallerine odaklanan Şimdinin Peşinde adlı koleksiyon sergi 2018-2020 yılları arasında İstanbul Modern’in Beyoğlu’ndaki geçici mekanında ziyarete açıktı.
33 sanatçının 42 çalışmasına yer veren, insanın kentle, doğayla, fiziki çevresiyle ve kendi benliğiyle olan ilişkisini; tarihsel, toplumsal ve kişisel bağlamda irdeleyen yapıtları bir araya getiren sergi pandemi döneminde online ziyarete açıldı.
Sanki sergiyi gerçekten geziyormuşçasına hareketlenen kamera ile belirlenen yerlerde durup, yakınlaşıp uzaklaşarak bir kamera gözünden dokusu, hissi ne kadar algılanabilirse, o kadar algılanıyor eserler. Ayrıca eser açıklamalarının kimini yazı olarak okuyabiliyorsunuz, kimini ise sanatçının sesinden kendi açıklamasıyla dinleyebiliyorsunuz.
Ne kadar süre daha açık kalır bu online sergi bilmiyorum ama fırsatınız varken güzel bir zamanınızı ayırıp ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Sergi linki için tıklayınız.
Sergide özellikle dikkatimi çeken bazı eserlerle ilgili bir iki kelam edeceğim.
Yandaki bu eser Necla Rüzgar‘a ait. 2015 yılında tual üzerine yağlı ve akrilik boya ile yapılmış İç Fauna adlı 130x200cm boyutundaki bu eser aslında yurtlarından ettiğimiz hayvanlardan yola çıkan bir üst anlatıya sahip. Sanatçının kendi sesinden anlattığı yorumunda yerinden ettiğimiz hayvanlarla aramızda oluşan uçurumdan ve kimi hayvanları ise evcilleştirerek artık hayvan bile diyemeyecek hale getirişimizden bahsediyor. Eserinin temel anlatısında ise içimizde yaşayan farklı hayvanları, bunların farklılıklarından beslendiğimizi ve uykunun uyanmaya yakın evresinde geleceğe hazırlanma halimizi resmettiğini söylüyor.
Bu çalışma vahşi hayvanları içerse de garip bir huzur ve sakinliğin yanında, resimdeki kadının gücünü ve doğayla uyumunu da insana geçiriyor. Oldukça etkilendiğim, bir çok hisler bütününü oluşturan bir eser.
Yandaki eser ise Murat Akagündüz‘e ait. 2015 yılında tual üzerine reçine ile yapılmış Soma adlı 200x300cm boyutundaki bu eseri ilk gördüğüm an, kompozisyon oldukça dikkatimi çekti. Hikayesini okumadan önce dakikalarca inceledim fakat sonra hikayesi gerçekten uzun süre aklımdan çıkmayacak şekilde beni etkiledi.
Anadolu^da ağrıların giderilmesi için tülbent üzerine sürülerek uygulanan çam reçinesini kullanarak yaptığı eserinde Akagündüz, 2013 yılında Soma faciasında hayatını kaybedenler anısına Soma’nın Google Earth’teki harita görselini resmeder. Dünyadaki diğer madenler gibi kuşbakışı bakıldığında cerrahi bir yaraya benzeyen bu coğrafyada gelişme ve kalkınma adı altındaki hedeflere giderken insan hayatına verilen değeri sorguladığı eseri. beni anlam, amaç ve yöntemleri bakımından derinden etkiledi. Sanatçının bundan sonraki eserleri yakın takibimde olacak.
Bu eser Taner Ceylan‘a ait. 2015 yılında tual üzerine yağlı boya ile yapılmış. Beyaz Fonda Alp adlı 115x180cm boyutundaki bu eser iki an arasındaki arayı ve sonsuz olanakları resmeden, hiperrealist çalışmalarına aşina olduğumuz Ceylan’ın “an” dışında zamanı resme dahil etmeye çalıştığı bir deneme.
Bir erkeğin bir Prima Donna’ya dönüştüğü anı, içimizde bizden kaç tane olduğu sorusunu ve gerçeği/gerçekçiliği sorgulamayı hedefleyen eser, tekniği ve yarattığı etki ile oldukça değerli.