Bu sene iyi “dahi” filmi yaptı… Elimize nereye atsak bir mucit, bir sanatçı, bir bir şey… Bunlar arasından en ses getiren üçü için, buyurun:
The Theory of Everything / Her Şeyin Teorisi
- Yönetmen: James Marsh
- Tür: Dram, Biyografi
- Yapım: 2014, İngiltere
- Oyuncular: Eddie Redmayne, Felicity Jones, Tom Prior
- Süre: 123 dk
?Film, modern bilim ve teknoloji tarihini değiştiren İngiliz fizikçi ve teorisyen Stephen Hawking’in hayatından bir kesiti ele alıyor. Odak noktası olarak Hawking’in 1965 ve 1991 yılları arasında evli kaldığı ilk eşi Jane Wilde ile olan ilişkini konu alan filmde, öğrencilik yıllarında başlayan ilişkilerine, birlikte bilim adına yaptıklarına ve hastalık teşhisiyle yaşadıkları sarsıntılara tanık olacağız.”
Son olarak My Week with Marilyn ve Les Misérables?de izlediğimiz Eddie Redmayne’nin Hawking’i oynadığı değil, adeta “olduğu” film, çoğunlukla ünlü bilim adamının hastalığına ve duygusal hayatına odaklanmış bir biyografik yapım. Genel anlamda tüm oyuncuların istenilenden fazlasını verdiği ve müzikleriyle akılda kalan filmin final sahnesi dışında kurgusu ve senaryosu pek iç açıcı değil, hatta oldukça sıradan. Hawking’in ilk eşi Jane Wilde’ın kitabına sadık kalan ve bu yüzden eleştrilerin hedefi olan senaryonun uyarlama dalında, Redmayne ve Jones en iyiler dalında aday olduğu, ayrıca en iyi özgün müzik ve en iyi film dallarında da Oscar adaylığı bulunan filmin akıbetini hep birlikte göreceğiz.
Benim fikrime göre sadece Eddie Redmayne’in performansı ve Hawking’in hayat azmi için izlenebilecek ortalama bir film…
The Imitation Game
- Yönetmen: Morten Tyldum
- Tür: Dram, Biyografi
- Yapım: 2014, İngiltere, ABD
- Oyuncular: Benedict Cumberbatch, Keira Knightley, Matthew Goode
- Süre: 114 dk
?Ünlü matematik dehası Alan Turing’in hayatının anlatıldığı filmde, Turing’i Benedict Cumberbatch canlandırıyor. Filmde, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların şifreli haberleşmelerinin kodlarını çözen Alan Turing’in Nazileri durdurma başarısı anlatılıyor.”
Yine bir dahinin konu edildiği film, Alan Turing’in tüm hayatına değil, sadece bir bölümüne dair bölümler içeriyor. Sherlock Holmes rolü ile tüm dünyada büyük hayran kitlesi kazanan Benedict Cumberbatch’in başrolünde olduğu film, merkezine savaş sırasındaki şifreli haberleşmelerin çözülmesini koyuyor olsa da dönemin İngiltere’sinde eşcinsellerin yaşadıklarına da odaklanıyor.
Gerek oyunculukları, gerek senaryo,kurgu ve görselliğiyle eli yüzü düzgün ve sakin bir iş olan ve de sonuna kadar büyük bir zevkle izlenen film, senenin iyileri arasında. İyi seyirler,
Mr.Turner / Bay Turner
- Yönetmen: Mike Leigh
- Tür: Dram, Biyografi
- Yapım: 2014, İngiltere
- Oyuncular: Timothy Spall, Paul Jesson, Dorothy Atkinson
- Süre: 150 dk
?Manzara ve doğa olaylarını resmettiği yağlıboya ve suluboya tablolarıyla tanınan, Romantizm akımının en önde gelen sanatçılarından biri olarak kabul edilen, aynı zamanda Empresyonizm akımının da öncülerinden olan İngiliz ressam J.M.W. Turner’ın hayatı ilk defa bu kadar detaylı bir biçimde beyazperdeye taşınıyor!
Yaşadığı dönemde, hayatı en çok merak edilen sanatçılardan biri olan 19. yüzyılın en sevilen ressamlarından biri olan Turner’ın yapmış olduğu seyahatleri, sanatının içeriğini, sosyal çevresini ve aşk hayatını perdeye taşıyan film; ünlü ressamın hayatının son 25 yılını konu alıyor.
Londra’da dönemin sanat dünyasını da gözler önüne seren film, Turner’ın yaşlı babası, birlikte yaşadığı hizmetçisi, metresi ve iki yetişkin kızı ile olan ilişkisini ön plana alıyor.”
Söze bu şekilde başladığım için üzgünüm ama benim gibi bir obsesif için izlemesi zor filmlerden biriydi. Nedeni ise filmin başından sonuna kadar homurdanan Timothy Spall ve diyalogların yarısı kadar yer kaplayan “indeed” kelimesi. O yıllarda İngilizler henüz “ok, yes, all right” gibi kelimeleri keşfetmemişler sanırım, vara yoka “indeed” dediler, bitmek bilmedi… Bir noktadan sonra konuşulanları kaçırıp, kelimeyi her söylediklerinde atak geçirdim sanıyorum.
Neyse kişisel hassasiyetlerim bir yana, Cannes’dan ödülle dönen Spall, kariyerinin en iddialı işlerinden birine imza atıyor. Yönetmen Mike Leigh ise elindeki oyuncunun kıymetini bilerek ona adeta yaşabileceği bir arka plan sunuyor. Kusursuz görselliği, ışık kullanımı ve deneyimli oyuncu kadrosunun toplu başarısı filmin en büyük artıları. Konu sanatçılar olduğunda biyografik yapımları ve belgeselleri izlemeye doyamadığımdan ben pek fazla sıkmamış olsa da süresinin bir miktar uzun olduğu söylenebilir fakat buna rağmen, özellikle ilgililerine, senenin izlenmesi gereken yapımlarından olduğunu belirtmek isterim.
İyi seyirler,
Trackbacks/Pingbacks