- Tür: Casusluk, Gerilim, Gizem
- Yönetmen: Tomas Alfredson
- Yapım: 2011, Fransa, Almanya, İngiltere, Türkiye
- Süre: 127 dk
- Oyuncular: Gary Oldman, Mark Strong, John Hurt, Toby Jones, David Dencik, Ciarán Hinds, Colin Firth, Benedict Cumberbatch, Stephen Graham, Simon McBurney, Tom Hardy
“Birimin başındaki isim olan Control’ün sağ koluyken, görevden uzaklaştırılan İngiliz casusu George Smiley (Gary Oldman), hükumet tarafından gizlice tekrar kiralanır. Zira, İngiliz Gizli İstihbarat Servisi, Sirk’in içinde Sovyetler Birliği için çalışan ‘köstebek’ bir ajan olduğu şüphesi tüm örgütü sarmıştır… Smiley şimdi gözden çıkartılan kafatası avcılarını himayesine alma pahasına Budapşte’den İstanbul’a uzanan bir ihanet hikayesini çözerek itibarını geri kazanmaya çalışacaktır…
Klasikler arasına girmiş aynı adlı romanın uyarlaması ve televizyon için çekilen dizinin yeniden çevrimi olan yapım 1950’li yıllarda yaşanan soğuk savaş döneminin en keskin günlerine odaklanıyor.“
İzlediğim yüzlerce filmden sonra casusluk hikayelerine bayıldığıma kesin olarak emin oldum. Köstebek, hayatımda izlediğim en sakin casus filmiydi sanırım. O sakinlik içinde köstebeği bulmaya giden yolda ağır ama emin adımlarla ilerleyen bir kurgusu vardı.
Aslında başa dönmek gerekirse, filme girmeden elimize bir broşür verilmesi ve İngiliz Gizli İstihbarat Servisi Sirk’in organizasyon şemasını ve karakterlerini filme girmeden çalışmak değişik bir deneyimdi. Filmde gececek belli başlı tanımlamaları (örneğin Sirk, İngiliz Gizli İstihbarat Servisinin genel merkezi …gibi) açıklayan bu broşürü çok sevdim.
Sonra film öyle detaylı bir şekilde olayları incelemeye başladı ki, ara verilene kadar çoktan soğuk savaş dönemine girmiştik. Sirk’in olduğu bina müthişti. O dönemin atmosferi çok başarılı yaratılmıştı. Tüm karakterler çok derin ve incelikliydi. Kurgu, diyaloglar,müzikler ve ışıklar çok başarılıydı. Gary Oldman çok çok etkileyici bir performansa sahipti. İstanbul ve Budapeşte’de çekilmiş sahneler çok iyiydi.
Filmin bahsedebileceğim tek eksi yanı, en önemli karakteri, çok tahmin edilebilir bir oyuncuya oynatmalarıydı. Bunun dışında her şey çok çok iyiydi. Benim için bu senenin başarılı filmlerindendi.
İzlemenizi tavsiye ederim.
Not1: Kitabın/filmin adı bir İngiliz çocuk tekerlemesinden geliyor.
“tinker, tailor,
soldier, sailor,
rich man, poor man,
beggar man, thief”
Not2: Filmin Budapeşte sahnelerinde uzak çekimler çokça varken, İstanbul’da maalesef böyle çekimler yapılamamış. Çünkü silüetimiz 70li yıllardan beri çok değişmiş.