1 f 2016 | Film Tavsiyeleri
Captain Fantastic, Kaptan Fantastik // Özellikle anne babaların kesinlikle izlemesi gereken ebeveynlik, eğitim sistemi, şehir-medeni hayat konularında çok çok güzel bir film. Tüm oyunculara ayrı ayrı bayıldım. Bir de sonunda bir cenaze uğurlaması var ki ağlar mısın güler misin, çok acayip.
Moonlight, Ayışığı // Little, Chiron ve Black. Bir adamın 3 farklı yaşından kesitler izlediğimiz film, insanın doğduğu andan itibaren yaşadıklarının onu nasıl bir insana dönüştürdüğünü az diyalog, çokça hisle anlatıyor. Ekrana girip o çocuğa, gence, adama sarılmak hissiyle ağlamaktan, iç çekmekten helak olarak izledim. Bir çocuk özelinde o kadar genel sıkıntılar ki…. Çocukları üzmeyin yaa. Çünkü o üzüntüler hep içlerinde kalıyor, ve onları taşıyarak büyüyorlar.
Belgica // The Broken Circle Breakdown filminin yönetmeninden kulaklarınızın pasını silecek bir müzik şöleni ve derin bir aile-kardeşlik hikayesi… Senenin izlenmesi gereken filmlerinden…
Korkunun Gölgesi, Under The Shadow // Ben korku filmlerini aşırı saçma bulduğumdan pek sevmem ve izlemem. Ama iyi gerilim filmlerini severim. Bu film İran-Irak savaşı sırasında Tahran’da bir apartmanda geçiyor. O savaş psikolojisi, yalnızlık, sanrılar, kurmacalar, ay valla yazarken bile filmi hatırladım içim sıkıştı. Gerilim-korku severler kaçırmamalı.
Hunt For The Wilderpeople, Vahşiler Firarda // Dram, macera, komedi ögelerini müthiş bir şekilde harmanlayan ve Yeni Zelanda’da gişe rekorları kıran film, bizi geleceğin önemli aktörlerinden biri olmaya aday Jullian Dennison ile tanıştırıyor. Çok keyifli ve sıcak bir film, senenin “en”lerinden…
Manchester By The Sea, Yaşamın Kıyısında // Kendini suçlayarak ve sevdiklerini kaybederek ruhunu öldürebilir misin? Sadece bedenen yaşıyor ama ruhen ölmüş olabilir misin? Peki tekrar yaşamaya başlamak mümkün mü? Bu filmi izlerken empatinin dibine vurup vurup çıktım. Casey Affleck’in başlarda donuk bulduğum ama ilerleyen dakikalarda mükemmel olduğunu keşfettiğim oyunculuğu (unless his brother Ben!) için bile izlenir.
Nocturnal Animals, Gece Hayvanları // Bu senenin “ya çok sevilen, ya çok nefret edilen” Tom Ford filmi karşınızda! Ben beğenenlerdenim ve uzun zaman sonra bir filmle ilgili uzun uzun yazasım var. Bir kere, bence oyunculuklar efsane! Özellikle afişteki Aaron Taylor-Johnson! Adamı şu an görsem oyuncu filan demem iki tokat patlatırım, öyle bir nefretim var. Filmin kurgusu… İç içe geçmiş gerçeklik ve roman… Sonra o otoyol sahnesi. Böyle bir gerilim yok. Ve pişmanlıklar, ve final ve bir sürü şey. İzleyin. Mümkünse yalnız.
Lion // İlk yarısı son zamanlarda izlediğim en iyi çocuk oyuncu (Sunny Pawar) performanslarından birini içeren bu gerçek hayata dayalı hikayenin ikinci yarısı bir o kadar uzun ve yorucuydu. Yoğun enerji göndere göndere vardığımız finalde ise, göz yaşları sel oldu. Ah Guddu ah!
Kung Fu Panda 3 // Artık boğazımıza düşkünlüğümüzde mi bilmiyorum Po’ya bayılıyorum! Yeni macera yine aşırı komik. Kahkahalarla izledim.
Deadpool // Deadpool’u iyi yapan ve onu diğer süper kahramanlardan ayıran en önemli yanı zekası ve mizahı. Marvel canımızdır, lafımız yok ama benim listemde normalde bu sıraları zor görür. Fakat Deadpool, tam da biz kadınların seveceği türden zeki, ahlaksız, yakışıklı bir serseri… O yüzden torpil yaptım.
Neerja // Ay ben sonunda bir ağla, bir ağla… Hint sineması bu arebesk ve ajite durumunu çok başarılı yapıyor bence. Bu film izlenesi klasmanda olandı. Etkileyici bir gerçek hikaye…
The Fundamentals Of Caring // Paul Rudd’un korkunç donuk oyunculuğuna rağmen güzel bir yolculuk hikayesi. Başkalarının hayatlarına dokunmanın sizi değiştirdiğine, geliştirdiğine ve iyileştirdiğine inananlardansanız, mutlaka izleyin. Bu arada Craig Roberts çok çok başarılı ama Selena Gomez’i de yabana atmamalı.
Eddie The Eagle, Kartal Eddie // Çok alışılmadık bir “inanırsan olur” hikayesi. Hayalleri peşinde koşan sıradan bir adamın dünya için sıradan ama kendi için sıradışı başarısı ilham verici. Motivasyona ve biraz gülümsemeye ihtiyaç duyanlar için…
How to be Single, Bekar Yaşam Klavuzu // Olay tam olarak klavuzu karga olanın başına gelenlerle alakalı. Kız kıza izlenesi, erkeklere sövülesi, hepimiz aslında yalnızız hüleeyn diye coşulası bir bekar kadın filmi.
Finding Dory, Kayıp Balık Dory // Finding Nemo ile neredeyse aynı senaryoya sahip olmasına rağmen bir şekilde macera dolu bir animasyon olmuş. Ve Dory o kadar tatlı ki, sevmemek imkansız.
The Jungle Book, Orman Çocuğu // Hikaye bildiğimiz hayvanlar tarafından yetiştirilen insan yavrusu hikayesi. Fakat filmin öyle bir görselliği var ki! Yani kimse bana o hayvanlar animasyon demesin, inanamıyorum zira. Bir noktadan sonra film mi izliyoruz, belgesel mi sorguladım. Bir de, çocuk da mı animasyondu acaba diye bir ince şüphelendim ama o gerçekmiş şükür.
7 Anos, 7 Yıl // Netflix’in yapımcısı olduğu İspanyol filminin 12 Angry Men’e benzer ve enteresan bir tarafı var. Çoğunluğu tek mekanda geçen filmin konusu şöyle: yolsuzluğa karışan şirketlerini kurtarmak için 4 ortaktan birisinin suçu üzerine alıp 7 yıl hapis yatması gerekiyor. Film boyunca tanık olduğumuz şey bu suçu kimin üstleneceğine karar verme süreçleri. Böyle bir konuya göre bence kısa tutulan bir film olduğundan geçişleri sıkıntılı olsa da, izlenebilir.
Julieta // Pedro Almodovar diyince bir akar sular duruyor, bir müthiş kadın hikayesi daha diyor insan. Julieta da onlardan biri. 20 yıl önceki kendisiyle hesaplaşan bir kadının hikayesi. Julieta karakterinin yıllar içindeki tutarsızlıkları biraz kafamı kurcalasa da, ki aslında insanın her yaşta farklı bakışları olduğun kabullenmiş biriyim, Altın Palmiye için yarışan film izlenmeli.
Popstar Never Stop Never Stopping // Son yılların en popüler şarkılarına ve şarkıcılarına taşlamalarla değil adeta kayalamalarla dolu, ölümüne hiciv yapan, muhtemelen çoğunluğa hitap etmeyen ama beni çok güldüren bir komedi. Andy Samberg’e Brooklyn 9-9’dan aşırı hayranım zaten, adam absürt komedi için doğmuş resmen. Filmi de sanatsal açıdan değil bu müthiş mizahı açısından sevdim, ama tarzı size göre mi, ona siz fragmandan karar verin.
Other People // Aslında şöyle bir bakınca senaryo bir aile dramında gereken bütün başlıkları içermesi için tasarlanmış gibi duruyor: Kanserli anne, muhafazar baba, 30lu yaşlarda ve hayatının yönünü bulamamış gay bir evlat, lüzumsuz akrabalar ve insanların kapanmayan çeneleri vs. Ama filmin başarısı bu kadar klişeyi bir araya getirip gerçekten sempatik, sıcak, yer yer komik bir bağımsız yaratabilmesinde olmuş. Keyifle izlenen, sürpriz olmayan ama bir şekilde ferahlatan bir sonla…. İzleyin derim.
Arrival, Geliş // İnsanların uzaylılarla iletişime geçmesi her zaman oldukça enteresan bir konu olmuştur. Peki ya dillerini nasıl çözeceğiz? Hem bu iletişime, hem insanoğlunun birlikte hareket etme çabasına, hem de kişisel kararlarla insanlığın geleceğinin çatışmasına bakışlar var filmde. Açıkçası çok bayılmadım ve Amy Adams ilk defa biraz abartılı oynuyor gibi geldi. Yani bi içine giremedim filmin ama izlenesi olduğu kesin (gibi).
Zootopia, Zootropolis // Bazen iş yaparken çocuk filmleri izlemeyi seviyorum. Bu filmi de o şekilde açtım ve sonuna kadar izledim. (genelde olmaz) Keyifli klasik bir animasyon. Bu arada, orjinal adı Zootopia olan filmi Zootropolis olarak Türkçeleştirme nedenini nedir acaba!?!
Allegiant, Uyumsuz Serisi:Yandaş Bölüm 1 // Shailene Woodley’i izlemelere doyamıyorum. Kadının böyle bakışı duruşu çok asil ve orijinal geliyor bana. Yani seri ilk filminden beri düşüşte ama fanatik bir destekleyici kitlesiyle devam ediyor gibi. Ben de sırf sonu nereye bağlanacak merakıyla izliyorum sanırım.
A Hologram For The King, Kral için Hologram // Tom Hanks oyunculuk kariyerini bi 6-7 sene önce daha da batırmadan bırakmalıydı. Niçin ısrar ediyor anlamıyorum. Film bir “kendini buluş” hikayesi ama kopuk dağınık. Tek orjinalliği çölde geçiyor oluşu sanırım.
Alice Harikalar Diyarında : Aynanın İçinden, Alice in Wonderland: Through the Looking Glass // Görselliğe söyleyecek lafım yok, zira yaratıcılıkta zirveler. Fakat o görselin altına sağlam bir hikaye koymayınca anlamsız olma sorunu başlıyor. Sadece güzel ve yaratıcı bir dünya görmek isteyenlere tavsiyemdir, hikayeye takılmayın.
Moana // Aşırı tatlış bir kız Moanacık ve hikaye de çok sempatik. İlkokul çağlarıma dönüp bu Disney şaheserlerini izlemeye bayılıyorum. Açın çor çocuk izleyin, büyükler için de müzikleri süper. Karlar Ülkesi vs. Pocahontas =)
Doctor Strange // Marvel’in çok da Marvel gibi olmayan hikayesi görsel olarak efsane ötesi! Fakat iş hikayeye gelince vasat, komedi desen zorlama şakalar, duygusallık serpiştirilmiş filan derken biraz akışı zor ama görsel tatmini bol bir iş olmuş.
Dedemin Fişi // Başıma gelecekleri az çok biliyordum ama çok yabancı film izleyip yerli filmlere burun kıvırıp şans vermiyor olmayayım diye izleyeyim dedim. Bu kadar komedyen/oyuncu bir araya gelip hiç güldürmeyen komedi yapmışlar, tebrik ediyorum.
Sheep&Wolves, Kurtlar Kuzulara Karşı // Yaaani. Aslında çocuklar için gerçekten güzel bir film düşününce. Hikayesi var, görseli var, bir önermesi var filan ama büyükler için, nasıl desem, yeterince sevimli değil.
Elvis and Nixon, Elvis ve Nixon // Filmin beğeneni çok ama ben aşırı sıkıldım. Bir kere Michael Shannon daha az benzeyemezdi heralde Elvis’e. Filmin bir yerinde sahte Elvis olduğuna dair bir espri var, espri olduğunu anlamadan önce “aaaa demek taklidiymiş bee, ben de niye böyle garip diyorum.” diye içimden geçirdim o derece. Yani neyi anlatıyor, amacı ne, hiç anlam veremediğim bir film.
Ice Age 5 Collison Course, Buz Devri 5 Büyük Çarpışma // İlk filmlerin hatrına seriyi izlemeye devam ediyorum ama git gide daha da kötü oluyor. Neredeyse konusu olmayan, tamamen karakterlerin sevimliliyle ittire kaktıra yapılmış bir film olmuş. Ama Sid candır, o ayrı!
Pete’s Dragon, Pete ve Ejderhası // Yani bu filmi izledim ve hayatımda ne değişti. Görsellik desen bu kadarına çok alıştık. Hikaye desen adeta bir Tarzan. Ormana yeşile de doyduk. Yaniiii….
Karanlık Görev, The Age of Shadows, Miljung // Güney Kore’nin Oscar adayı olan film. 1920’lerin sonunda geçen film, bağımsızlığını kazanmak için şiddete başvuran direnişçi bir örgütü ve onları durdurmaya çalışan Japon ajanları arasındaki kedi-fare oyunlarını anlatıyor. Çok çok başarılı bir prodüksiyon, çok etkili atmosfer filan ama valla konuyu bile anlayamadım. Adamların hepsi birbirinin kopyası gibi. İlk 1 saatinden sonrasını maalesef izleyemedim.