Kim Ki-duk’tan izlemesi zor film: Moebius!
“Konusu nedeniyle ülkesi Kore’de sansür tartışmaları yaratan ve zar zor gösterim izni koparan Moebius, Kim Ki-duk’un geçen yıl Pieta ile Altın Aslan’ı kazandığı Venedik Film Festivali’nde Eylül’de ilk kez izleyici karşısına çıktı. Bir ailenin parçalanmasını cinsellik üzerinden ele alan Moebius, arzularına teslim olan bir baba, babasını kıskanan bir oğul ve ikisinin de trajik bir sona sürüklenmesine neden olan bir anneyi izliyor. Anne, kocasının sadakatsizliğini oğlunun cinsel organını kesip, onu yaralayarak cezalandırır. Suçlulukla ezilen baba, tüm bu felaketlerin kaynağı olan kendi cinsel organını keser ve kendini oğluna adar. Yaralar iyileşir, fakat felaketlerin sonu gelmez.”
- -“Deneysel seviyoruz tamam da bu nedir yahu?!”
- -“Bir daha film izleyebilecek miyiz acaba? Sinemaya küsmüş olabilirim!”
- -“Neden?!?!”
Bunlar filmden çıktığımızda söylediğimiz ilk cümleler!
Kim-Ki-Duk izlemeye bu filmle başladığım için mutsuzum şu an. Zira Acı (Pieta) , Zaman (Shi gan) ve İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış… Ve İlkbahar (Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom) filmlerini bir çok kişiden duydum fakat henüz izleyememiştim. Şu saatten sonra da izleyebilir miyim bilemiyorum.
Hiç bir sanat eğitimi olmaması ve 30lu yaşlarında ilk filmini izlemesine rağmen Uzak Doğu’nun en önemli iki yönetmeninden biri sayılan Kim Ki-Duk’u tek bir filmiyle değerlendirmemeliyim belli ki ama… ama…
Öncelikle Moebius izlemesi çok çok zor bir film. Yanlış anlaşılmasın, zorluğu konuşmanın olmamasından değil. Hatta konuşmasız olmasından hemen hemen hiç rahatsız olmadım. Yönetmenin de belirttiği gibi ağlama, gülme ve bağırmalar diyaloglardan daha fazla şey anlatabiliyor. Zorluğun nedeni, filmin uç konuları (ensest, tecavüz, yaralama, kavga…vb) bir araya getiren ağır mı ağır bir senaryoyu oldukça sansürsüz bir biçimde ve hatta gözümüze sokarak anlatıyor olması. Sahnelerin hemen hemen tamamında kan ve şiddet vardı. Bahsettiğim kan ve şiddet sahnelerinde penis kesildi, acı ile de orgazm olunabileceği öne sürülerek sırta bıçak saplanarak bir çeşit seks yapıldı, anne ile çocuk arasındaki ensest ilişki gösterildi… Zaten film, bu ve benzeri sahnelerin sıralanmasından mütevellitti.
Salonun hemen hemen tamamı ilk 15 dakikadan sonra habire fısıldaştı. Ama bu sefer ben bile kızamadım. Zira filme konsantre olmayı bırakın elimi yüzümden çekmeden izleyemedim resmen. Bir kere anlatılan hikaye parça parça düşünüldüğünde bile, yani sadece ensest, sadece tecavüz, sadece penis kesilmesi, sadece aldatma… başlı başına dikkat çeken konularken, bunların tamamını tek bir aile üzerinde toplama çabası oldukça zorlama duruyordu. Yönetmenin seyirciyi zorlamak istediği aşikar ve tabi ki dozajı yüksek bir film izleyeceğimizi bilerek gittik ama bir noktadan sonra gerçeklikten o kadar uzaklaştı ki her şey, seyirciler olayı şakaya vurup gülmeye başladı. (Ben gülmekten ziyade elimdeki bir yudum alıp gerisini içemediğim ice teanin içine kusmayı planlıyordum. Anne, oğlunun penisini uyurken bıçakla kesti, üstüne bir de dikilmesin diye yuttu!! Bu yazıya rağmen okumak isteyen olur diye giriş sahnesinden örnek verdim. Yarı spoiler! )
Hadi filmin konusunu bir kenara bıraktım diyelim, bir hafta da mı çekilmiş anlamadım ama en az bir düzine devamlılık hatası vardı. Ve bilerek yapıldığını umuyor olsam da titreyen görüntüler, orantısız çekimler, zoomlar çok rahatsız ediciydi. Amaç buysa; tebrikler! Film genel olarak rahatsız edici olmuştu!!!
Yazabileceğim pek bir şey yok. 2 esas mekan vardı. Çekimler kötüydü. Oyunculuklar eh işteydi. Bir an evvel unutmak istiyorum. Kalan tek sözüm: İzleyeceklere şimdiden sabır diliyorum!